DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
GBP 41,0337 -0.05%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21715150,29%
“YOL HARİTASI MEVCUT”

“YOL HARİTASI MEVCUT”

Avukat Aslı Murat, her gün en az iki tane kadına yönelik şiddet olayı ile karşı karşıya kalındığını belirterek, kadına yönelik şiddetin önlenebilir bir toplumsal sorun olduğunu, atılacak adımların belli olduğunu söyledi

ABONE OL
28 Eylül 2023 08:19
“YOL HARİTASI MEVCUT”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Avukat Aslı Murat, devlet yetkilileri ve özellikle hükümet edenlerin maalesef gereken zaman ve parayı kadına yönelik şiddet problemlerine ayırma gibi bir iradeye sahip olmadığını söyleyerek, “hatta tasarruf yapılmak istendiğinde de kısıtlı da olsa elde edilen ileri adımların geriye gitmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir” dedi

 

 

Avukat Murat, cinsiyetler arasındaki yasal ve fiili eşitliğin gerçekleşmesi, kadına yönelik şiddeti önleyen önemli bir unsur olduğunu belirterek, devletin bu alanda üç temel görevi olduğunu, bunun “önleme”, “koruma- destek sağlama”, suç işlendikten sonra ise “soruşturma ve cezalandırma” olduğunu kaydetti

 

 

Murat, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eğer irade gösterir, TOCED yasasını uygular ve sadece adli yardım ile ‘alo yardım hattı’ dışındaki hizmetleri verebilmek için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ni teşkilatlandırırsa, iki temel şubesi yani Şiddeti Önleme ve Ayrımcılıkla Mücadele ile Ekonomi Planlama ve Eğitim Şubeleri faaliyete geçebilecek” diye konuştu 

 

 

Murat, “Yaşanan sorunlara çözüm üretilmedikçe, toplum da her gün gündeme düşen şiddet vakalarını bir şekilde normalleştiriyor” diyerek, “toplum olarak kaybolan umudumuzu yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Şu anki idarecilerle, hükümet edenlerle bunu gerçekleştirmek mümkün değil” şeklinde konuştu

 

 

Yeni Bakış

 

Avukat Aslı Murat, mahkeme haberlerinden de takip edilen kadarıyla, her gün en az iki tane kadına yönelik şiddet olayı ile karşı karşıya kalındığını belirterek, bunların sadece mahkeme gündemine taşınabilen meseleler olduğunu söyledi. Murat, çok daha fazlasında kadınların kendini güvende hissetmediğini, kendini ve çocuğu varsa onu koruyacak mekanizmalar olmadığı için şikayete gitmediğini, bazı olaylarda polis şikayetinde ileri işlem yapılmadan ötelenip kapatıldığını kaydetti. Murat,  “Bir kısmında ise şikayet alınıyor ama şiddet uygulayıcısı polis tarafından teminata bağlanmak için mahkemeye çıkarılmıyor” diyerek,  “o kısmı anca davası getirilip yargılama başladığında tespit edebiliyoruz” dedi.

 

“Güç ilişkisi; kadınlar üzerinde tahakküm kurulmasına ve kadınlara ayrımcılık yapılmasına zemin yaratıyor”

Murat, kadına yönelik şiddetin önlenebilir bir toplumsal sorun olduğunu ifade ederek,  öncelikle bunu tespit etmek ve kişiler arasındaki husumetten kaynaklanan özel bir problem olmadığını idrak etmek zorunda olduğumuzu söyledi. Kadına yönelik eril şiddetin tek bir nedeni olduğunu, onun da cinsiyetler arasındaki eşitliği kabullenememiş zihniyet olduğunu belirten Murat, son zamanlarda aşırı muhafazakar, özgürlükleri rafa kaldırmayı hedefleyen ve yobaz toplum mühendisliğine dayanan icraatlar olduğunu, olan ataerkil zihniyete tuz biber ektiğini söyledi.  Murat, kadınların hayatının, bedeninin ve tercihlerinin belki de en önemlisi özgür iradesi üzerinde kurulmak istenen kontrolün, güç ve kuvvet fiillerinin bildiğimiz şiddet hareketlerine neden olduğunu belirterek, “bu güç ilişkisi; kadınlar üzerinde tahakküm kurulmasına ve kadınlara ayrımcılık yapılmasına zemin yaratıyor” dedi.

Avukat Murat, şöyle devam etti; “Bazen basında da şiddetin sanki meşru bir nedeni olabilirmiş gibi aktarılan örnekler oluyor. Çoğu zaman şiddet uygulayıcıları “kıskançlık, ayrılmak – boşanmak istememe, aşk vb” gibi savunmalar yapıyor. Sanki bunlardan herhangi biri şiddetin ortaya çıkmasında neden olabilirmiş gibi. Aslında ileri sürülen bu gerekçeler bile bir kadın üzerinde kontrol sağlamak istendiğinin kanıtı niteliğindedir. Gerek anayasamızda, gerek yasalarımızda veya iç hukukumuza dahil ettiğimiz insan hakları sözleşmelerinde en temelde kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı korunmakta, devlete bu noktada pek çok sorumluluk yüklenmektedir.”

Avukat Murat, cinsiyetler arasındaki yasal ve fiili eşitliğin gerçekleşmesi, kadına yönelik şiddeti önleyen önemli bir unsur olduğunu belirterek, devletin bu alanda üç temel görevi olduğunu, bunun önleme, koruma- destek sağlama, suç işlendikten sonra ise soruşturma ve cezalandırma olduğunu kaydetti.

 

“Kimse parmağının arkasına saklanıp gerekçe uyduramaz”

Aslı Murat, “Mevzuatımıza 2011 yılında dahil ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi ve ardından 2014 yılında yasası geçirilen ama hala tam olarak teşkilatlanıp faaliyete geçirilemeyen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi (TOCED) Yasası, bu yönde devletin atacağı adımları tek tek söyler. Kısacası kadına yönelik şiddetle mücadele etmek isteyen bir siyasi irade için uygulanabilir bir yol haritası mevcut. Yani kimse parmağının arkasına saklanıp gerekçe uyduramaz. Atılacak adımlar bellidir” diye konuştu.

 

 

“Devletin sivil toplum örgütleri ile istişare içinde çalışacağı mekanizmalar kurulmalı”

Murat, şunları kaydetti; “Bu hususta hem sözleşmeden hem de ilgili dairenin yasasından örnekler verilebilir. Mesela önleme başlığı altında; Devletin sivil toplum örgütleri ile istişare içinde çalışacağı mekanizmalar kurması, veri toplaması ve uygulanan hizmetleri takip etmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçe yapması (mesela sığınma evi, adli yardım, sosyal yardımlar, ekonomik hayatta kadınların güçlü şekilde var olabilmesi, kamusal çocuk ve hasta bakımı merkezlerinin açılması için gereken bütçeyi ayırması gibi), cinsiyetler arası eşitliği ve kadınları güçlendiren politikaları teşvik etmesi ve şiddete dayalı davranış kalıplarını değiştirmek için eğitim programları oluşturması, müfredatını, uzman (özellikle polis, yargı mensupları, avukatlar, doktorlar gibi) meslek gruplarına toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlığı hizmet içi eğitimler vermesi gerekir. Koruma ve destek sağlama başlığı altında ise devletin ikinci mağduriyeti önlemek için özelikle polis ve hastanelerde özel birimler kurması (örneğin cinsel şiddete maruz kalan kadınların poliste birden fazla kişiye defalarca ifade vermek zorunda kalmaması, hastanede gerek cinsel gerek fiziksel şiddet vakası geldiğinde çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının ilgili birimleri ile işbirliği içinde çalışacak bir bölümün açılması – kişinin şikayetine gerek duymadan polisin hastaneye giden şiddet vakalarında direkt işlem yapması), kadınlara şiddete maruz kaldıktan sonra güçlenmesi için hukuki, psikolojik danışmanlık, maddi yardım, konut – eğitim – öğrenim ve iş bulma imkanı yaratması, sığınak – alo yardım hattı kurması, cinsel şiddet durumunda tıbbi ve adli muayene, travma desteği için tecavüz kriz merkezleri kurması gerekir. Bunlardan sadece polisteki kadına yönelik şiddetle mücadele birimi 2018 yılında faaliyete geçirilmiştir. Son olarak suç işlendikten sonra soruşturma ve cezalandırma aşamasında, başta mahkemelerindeki yargılamalar sürecinde ve devletin tüm kurumlarında kültür, örf, adet, namus gibi gerekçelerin şiddeti meşrulaştırmak için kullanılmaması, yine polisin şikayete gerek duymadan ihbara bağlı olarak da şiddete müdahale edip soruşturma başlatması gerekir.”

 

“Şikayet olmazsa polis dava açmıyor”

Avukat Aslı Murat, hukuk sistemimizde şikayete bağlı suçlar olmamasına rağmen, maalesef yıllardır aynı sorunu yaşamakta olduğumuzu belirterek, suça maruz kalan kişinin şikayet içeren bir ifade vermemesi durumunda polisin gereken dosyayı açıp dava dosyalamadığına dikkat çekerek, “bu doğru değil” dedi. Murat, özellikle doktor raporları ve diğer emarelerin, çevre şahadet dediğimiz şiddete tanık olan kişilerin ifadeleri ile de soruşturma başlatılıp davanın hazırlanabileceğini söyledi.

 

“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi teşkilatlandırılmalı”

Murat, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eğer irade gösterir, TOCED yasasını uygular ve sadece adli yardım ile ‘alo yardım hattı’ dışındaki hizmetleri verebilmek için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ni teşkilatlandırırsa, iki temel şubesi yani Şiddeti Önleme ve Ayrımcılıkla Mücadele ile Ekonomi Planlama ve Eğitim Şubeleri faaliyete geçebilecek” diyerek, “her ilçeye Şiddeti Önleme ve Danışma Merkezleri açılabilecek. Özellikle bugün daha da görünür olduğu için arttığını düşündüğümüz kadına yönelik şiddet meselesini önlemek, en azından büyük bir oranda engellemek için işletilmesi gereken yapı güçlendirilecek. Eğer yasalarımızda da bu alanda eksiklikler varsa (ki vardır) onları da giderecek yasal metinleri hazırlayıp öneri geliştirmek de bu Dairenin görevleri arasındadır” diye konuştu.

 

“Birebir koruma vermek, polis personelinin yetersizliği sebebiyle mümkün olmuyor”

Mevcut sorunlar arasında şiddet tehdidi veya şiddetin gerçekleşmesi ardından Aile Mahkemeleri tarafından verilen koruma emirlerinin uygulanması aşamasında da sorunlarla karşılaştığımızı ifade eden Avukat Murat, “mesela tatil günü yaşadığınız bir şiddet varsa, acil olarak emir almanız mümkün değil. Emri aldıktan sonra hem polis hem de şiddet uygulayıcısına tebliğ ettirmeniz gerekiyor. Bu konularda da personel yetersizliği veya uygulayıcıların zihniyetinin konuya gereken önemi vermemesi nedeniyle süreç aksıyor. Birebir koruma vermek, polis personelinin yetersizliği sebebiyle mümkün olmuyor” dedi.

 

“Bir sığınma evinin devlet tarafından açılması gerekir”

Aslı Murat, zaman zaman koruma emrine rağmen şiddet uygulamaya devam eden kişilerle de karşılaşmanın mümkün olduğunu ifade ederek, bu noktada koruma emirlerinin bir kağıttan öteye gitmek için daha efektif şekilde uygulanmasını sağlayacak mekanizmalara ihtiyaç olduğunu söyledi. “Keza tek bir sığınma evi (ki merkezi idare tarafından yasada kurulması gerektiği söylense de uygulanmıyor) şu anki nüfus oranı ve yapısı ile kesinlikle yeterli değildir” diyen Murat, vakit kaybetmeden şiddete maruz kalacak kadınların sosyal ve ekonomik olarak da güçlenerek oradan ayrılabilecekleri bir sığınma evinin devlet tarafından açılması gerektiğine vurgu yaptı.

 

“Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir”

Avukat Aslı Murat, devlet yetkilileri ve özellikle hükümet edenlerin maalesef gereken zaman ve parayı bu alanda yaşanan problemlere ayırma gibi bir iradeye sahip olmadığını söyleyerek, “hatta tasarruf yapılmak istendiğinde de kısıtlı da olsa elde edilen ileri adımların geriye gitmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir” dedi.

 

 

“Şu anki idarecilerle, hükümet edenlerle bunu gerçekleştirmek mümkün değil”

Murat, şöyle devam etti, “Bu perspektiften meseleye bakmak ve kadınların sosyal ve ekonomik manada yaşadığı şiddetin önüne geçmek gerekir. Alanda yaşanan sorunlara çözüm üretilmedikçe, toplum da her gün gündeme düşen şiddet vakalarını bir şekilde normalleştiriyor. Sadece ölüm olduğunda (ki o da yabancı bir kadın olduğunda çok etki yaratmıyor) konu alevlenip birkaç gün gündemi meşgul ediyor, bizlerce yapılması gerekenler sıralanıyor ama ardından hayatımıza hiçbir şey olmamış gibi devam ediyoruz. Ta ki tanıdığımız, bizden biri ciddi bir şekilde şiddet yaşayana kadar. Toplum olarak kaybolan umudumuzu yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Şu anki idarecilerle, hükümet edenlerle bunu gerçekleştirmek mümkün değil.”

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam