DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 2044900-0,34%

Pirim vermeyelim

ABONE OL
19 Kasım 2015 09:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Güney Lefkoşa’da Kıbrıslı Türklerin araçlarına saldırın yapıldığı ve her iki tarafta da gerginliğe neden olan olaylar vatandaşı tedirgin etti. Müzakerelerde devam eden iyi havanın bu tarz olaylarla gölgelenmemesi gerektiğine işaret eden vatandaşlar, bu tarz olayların tekrarlanmaması için önlemler alınmasını istiyor. Yeni Bakış’a konuşan vatandaşlar, acıların kolay unutulmadığını ancak nefretten ve saldırganlıktan uzak durulması gerektiğini söyleyerek, genç nesillerin eğitiminde milliyet-ırkçı söylemlerden vazgeçilmesi ve Kilise’nin sorunlu yaklaşımının gençlerden uzak tutulması gerektiği görüşünde. Vatandaşlardan bazıları bu saldırının çözüm içinde yaşamak konusunda kuşkulara neden olduğunu düşünürken bazıları ise saldırılara prim verilmemesi ve barış söyleminde ısrar edilmesi gerektiği üzerinde durdu.

Özlem ÇİMENDAL-Sılay TAŞKAN

Şevket Sarıhan: Toplumların sağduyulu olması gerekir

“Savaşların olmadığı barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak tüm insanların ortak görüşüdür eminim. Bazı güçlerin çıkar odaklı planlarının halkı mağdur edip birbirine düşürdüğünü açıkça görüyoruz. İnsanlar artık o benden bu benden değil diyerek bölücülüğe ötekileştirmeye çanak tutmasın. Eminim ki biz barış içinde yaşamaya bireyler olarak karar verirsek bu kirli eller ve güçler de bir yerde daha ileriye gidemeyecekler. Kendi amaçladıklarını bizim üzerimizden yaptıramayacaklar. Kıbrıslı Türklerin Güney’de saldırıya uğraması da işte bu tarz dolduruşlar nedeniyle gerçekleşmiştir. Duyduğuma göre saldırıyı başlatanların da yaşları oldukça küçükmüş. Bu da çok üzücü bir gerçek. Çocukların beyni daha o yaşta yıkanıyor demek ki.”

Serap Özdemir: Saldırılara bir önlem alınmalı

“Yapılan saldırıyı kınıyorum. Biz çok önceden birlik içinde yaşardık sonra savaş başladı. Savaş demek yıkım acı demek. Biz bu süreçleri yaşadık. Şimdi barış deniliyor evet mutlaka biz de isteriz barışı ama artık eskisi gibi olunabilir mi? O acılar unutulur mu? Unutsak bile en küçük bir kıvılcımda derinlerdeki kayıplar, ölümler unutulur mu? Barışı tabii ki istiyoruz. Ama barış demekle barış olmuyor maalesef. Kıbrıslı Türklere Güney Kıbrıs’ta yapılan bu tarz çirkin saldırılara bir önlem alınmalı. Bazı somut adımlar atılmalı ki biz de Güney’in  barış konusunda ne kadar samimi olduğunu görebilelim. Halkların barış içinde yaşamayacağı bir yeni devletin varlığı bana pek inandırıcı gelmiyor.”

Ezgi Akdağ: Saldırganlar çocuk yaşta

“İster Güney’de olsun ister Kuzey’de olsun insan haklarına ve yaşam haklarına yapılan bu saldırılar kabul edilemez. Herkes düşünmekte evet özgürdür ama bu özgürlük bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamaya başladığı anda biter. İnsanların her şeyden önce birbirilerine, düşüncelerine saygı duyması gerekir bence bu her şeyin temelidir. Güney Kıbrıs’ta KKTC plakalı arabalara yapılan saldırıları zaman zaman duyuyoruz. Bu son yaşanan olayda gördüm ki saldırıyı gerçekleştirenler daha lise öğrencisi. Bu çocuklar okullarında olması gerekirken sokaklarda ırkçı bir yapıyla başka insanlara zarar verme peşinde. Aslında olaya geniş olarak baktığınızda mantaliteyi daha rahat çözebiliyorsunuz.”

Osman Sakallı: Din, dil, ırk fark etmez barış için

“Savaşların ya da insana saldırının kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Savaş ya da saldırının dini, dili, ırkı da yoktur. Günümüzde ne kadar da canlı örneklerini görsek de savaş döneminin artık kapanması gerektiği görüşündeyim. İnsan öldürerek ya da birilerine zarar vererek hiçbir yere varılamaz. Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere yapılan saldırıyı çok üzücü bir şekilde gördüm. Camlar kırılmış arabaları zarar görmüş.”

 

“Beyinleri nasıl yıkanıyor?”

Hele de barış havasının bu kadar olumlu olarak estiği bir dönemde bunların yaşanması ırkçı hareketin ne kadar tahrip edici olduğunu bize açıkça gösteriyor. Saldırıda bulunanların çocuk yaşta olması beni daha da derinden üzdü açıkçası. Burada insan şunu düşünmeden de edemiyor tabii ki, bu çocuklara neler anlatılıyor da bu çocuklar bu kadar öfke ve şiddetle bir başka insana saldırabiliyor. Burada asıl düşünülmesi ve üzerine eğinilinmesi gereken nokta aslında budur.”

 

Suzan Güzel: Yaşanmış acılar kolay unutulamaz

“Bu sürtüşmelerin son bulacağına inanmıyorum. Ben diğer tarafa geçtiğimde hala siyahlar içinde eşlerini aramaktan vazgeçmemiş hala onların yasını acısını tutan eşler gördüğüm sürece de bu acının dineceğine inanmıyorum. İnsanlar hala savaş döneminde kaybettikleri yakınlarının peşinde. Bunun acısını atlatamamış insanların geçmiş yaşanmışlıkları unutmamış insanların hiçbir şey olmamış gibi davranması beklenebilir mi? Beklenmez tabii ki. En ufak bir olumsuzlukta patlamaya hazır bomba misali olabiliyor insanlar. Bunları gören yeni jenerasyonlar da tabii ki daha ön yargılı olabiliyor. Ama her ne isterse olsun insan hayatı hiçbir şeyin önünde olamaz. Haklarımızı doğru platformlarda aramalı ve acılarımızı da doğru şekilde yaşamalıyız. Bir başkasına zarar vererek bundan bir şey elde edemeyiz.”

Birse Özcan: Kapıların açılması yeterli

“Kesinlikle bu sorunlar bitmeyecek. Ne kadar barış deseler de iki taraf için de bu pek mümkün değil. Onca yaşanmışlığı yok saymak o kadar kolay değil. Öbür tarafın olanakları çok güzel. Yaşam standartları da çok güzel  bu bir gerçek. Biz de buna katkı sağlayarak daha ileriye gidebiliriz belki ama yaşadığımız son dönemi göz önüne aldığımda Rumların yarısı barış isterse yarısı istemez şeklindedir. Bence biz daha fazlasını yapamayız. Ancak kapılar açabilir. Rum tarafına gittiğimizde o saldırılacağı tedirginliğini yaşıyoruz bu tarz şeyleri gördükçe. Biz Kıbrıslı Rumlara nazaran çok saygılıyız. Biz insana insan muamelesi yapıyoruz.”

 

“Hakarete uğradım, küfür yedim”

 “Bir Rum bizden yol tarifi istesin hemen yaparız. Ben bizzat  Güney Kıbrıs’ta yolu karıştırdığım için ve biraz afalladığım için arkamdan ne sövme ve hakaretler duydum. Irkçılık içeren ifadeler bizim derslerimizde de var. Kıbrıs tarihinde de var. Ama biz olaya daha uzlaşımcı bakıyoruz ya da daha sağduyulu yaklaşıyoruz. Kıbrıslı Türkler olaya daha farklı bir boyuttan bakarak barış istiyor. ‘Avrupa Birliği’ne biz de girelim, bizim de yaşam şartlarımız daha ferah ve üst seviyede olsun’dur bizim üstünde durduğumuz barış anlayışı. Olaya çok farklı bir pencereden bakıyoruz maalesef. Kıbrıslı Rumlar barış noktasında onlara uymamızı istiyorlar. Onların dedikleriyle bir yol yürümemizi bekliyorlar. Bu da mümkünmüş gibi görünmüyor.”

 

Filiz Pekkan: Irkçı eğitimler kiliselerde veriliyor

“Kıbrıslı Türklere bu tarz saldırıda bulunanlar barış yanlısı gibi mi görünüyor? Bugüne kadar benim bildiğim Rumlara hiç böyle bir saldırı olmadı. Bu ırkçı eğitimler kiliselerde veriliyor. Beyinlerine işleniyor. Ben kendi arabamla diğer tarafa geçtiğimde tedirgin oluyorum. Orada büyük alışveriş mağazaların kameraların olduğu yerde olmaz belki bu tarz saldırılar ama arabanızı normal bir parka yerine park ettiğinizde tedirgin oluyorsunuz.”

Güney’e yayan geçmeyi tercih ediyorum”

“Ben artık Güney’e yayan geçmeyi tercih ediyorum. Barış olsun ama herkes kendi tarafında kalsın bence. Herkes şu an yerleştiği yeri benimsedi bu saatten sonra kim kalkıp Kuzey’den Güney’e ya da Güney’den Kuzey’e yerleşecek. Zaten kapılar açıldıktan sonra eski evlerini görmek isteyenler gitti ziyaret etti. Hatta biz Türk milleti olarak çok da sıcakkanlıyız bu konuda. Gelenlere evimizi açıp kahve ikram edenlerimiz bile oldu.”

 

Erkan Arıklı: Barışa biz yakınız, Rumlar değil

Barışın bu seviyeye geldiği şu zamanda bu şekilde bir saldırının olması aslında doğru bir yolda ilerlendiğini gösteriyor. Türk tarafının eli ilk defa bu kadar güçlü. Onların böyle şeylerin yapmasında sıkıntı yok, biz yapmayalım. Biz şu anda haklı konumdayız. Yaşanan olayda yer alan grubun yaş ortalamasına baktığımda çok küçük olduklarını gördüm. Faşist, ırkçı eğitim Güney Kıbrıs’ta her zaman vardı. Beyinler hep yıkanıyordu. Ama caydırıcı önlemler almak çok önemli.”               

 

“Kiliselerin kuklaları işbaşında”

Bu saldırıları gerçekleştirilenlere bir bir ceza verilecek mi, verilmeyecek mi? Bu çok önemli. Bundan 4 yıl önce de bir sanatçımız Sertunç Akdoğu arkadaşımız bir saldırıya uğradı ELAM’cılar tarafından. Bıçaklandı ve yol ortasında ölüme terk edildi. Gelinen şu noktada yaşananlar ortada izlenirken neredeyse bizim barışa ihtiyacımız yok, onların barışa ihtiyacı var gibi duruyor. Bence böyle bir ortamda kiliselerin kuklalarının böyle şeyler yapması doğaldır. Barış olduktan sonra da bu tarz saldırılar elbette devam edecek. Ben barışa çok yakın biri değilim açıkçası. KKTC’nin varlığını özgür olarak savunmasından yanayım. Gelen su, şu anda bizim elimizi güçlendirecek. Tüm bunlara rağmen yine barış olsun diyorum olsun ama nasıl olsun? Gelen barış eşitlikçi bir düzlemde, adaletli bir yapıda olsun.”

 

Şaban Kalkan: Barış konusunda samimi olsunlar

“Böyle bir saldırı elbette kabul edilebilir değil. İnsanların önce birbirilerine saygı duyması gerekir. Saygının ve insan haklarının olmadığı bir yerde değil barıştan, hiçbir şeyden bahsedilemez. Güney Kıbrıs barış diyor ama sadece bunu telaffuz etmek yetmez. Bunu gösteren eylemler de gerçekleştirmeniz gerekir. Evet barış istiyoruz deniliyor ama diğer yandan bir bakıyorsunuz Kuzey Kıbrıs plakalı araçlar Güney’de saldırıya uğruyor. Biz şimdi barışa nasıl inanalım?”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam