DOLAR 32,2234 -0.11%
EURO 34,9331 0.17%
GBP 40,5695 0.07%
ALTIN 2.445,790,57
BITCOIN 19919550,71%
“Maraş’ta daha ileri adımlar atılacak”

“Maraş’ta daha ileri adımlar atılacak”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs'ta "iki ayrı halk ve iki devlet olduğu" tezini tartışmaya yer bırakmayacak şekilde yineleyerek, AB'nin Kıbrıs sorununa daha aktif bir şekilde müdahil olması fikrine karşı çıkarak, Maraş’ta daha ileri "adımlar" atılacağını belirtti. Tatar, “Maraş'ı açtık, temizledik ve insanlar artık bölgeyi ziyaret edebilirler. Mülkiyet Komisyonu uluslararası hukukun bir parçasıdır. Bölgedeki mülkiyet sorununun aşamalı olarak çözüleceğini umuyorum. EVKAF'ın bölgede bazı tarihi iddiaları var. Orada bir sorun var; çünkü EVKAF arazinin kendisine ait olduğunu söylüyor. Bu sorunların çözülmesiyle Maraş'ın açılacağını ve yasal sahiplerinin haklarını alacağını umuyorum” dedi

ABONE OL
3 Ağustos 2023 08:25
“Maraş’ta daha ileri adımlar atılacak”
1

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) yaptığı açıklamada,  Kıbrıs Rum toplumuna hitap etti “Birçok alanda güçlerimizi birleştirebiliriz” dedi.

“Geçmişte yaşananlar var. Bunlar elbette bizim için bir uyarıdır” diyen Kıbrıs Türk Toplumu lideri Ersin Tatar, Kıbrıs Haber Ajansına (KHA) verdiği mülâkatta, “Kıbrıs konusunda var olan anlaşmazlıklara rağmen toplumlar arasında çok boyutlu ve yoğun bir iş birliğine” temas etti. Tatar aynı zamanda, Kıbrıs meselesindeki pozisyonunu kordu.

Kıbrıs’ta “iki ayrı halk ve iki devlet olduğu” tezini tartışmaya yer bırakmayacak şekilde yineleyen Tatar, Türk garantilerinin kaldırılmasını ve Türk ordusunun geri çekilmesi fikrini reddederken, belki de ilk kez bu kadar açık bir şekilde, bu duruşu uluslararası kamuoyu nezdinde karşılık bulmadığını kabul ediyor. Ayrıca AB’nin Kıbrıs sorununa daha aktif bir şekilde müdahil olması fikrine de karşı çıkarken Varoşa’da (Maraş’ta) daha ileri “adımlar” atılacağını duyuruyor.

Kıbrıs Türk Toplumu lideri aynı zamanda “Kıbrıs küçük bir ada. Bu Ada’da halklarımızın yararı için ve gençlerimizin geleceğe umutla bakabilmeleri için her alanda birlikte çalışmamız gerekiyor.” diyerek  “İş birliği, diyalog ve iyi iletişim devam etmeli. Ben şahsen bizi gerçekten anlayan bir Kıbrıs Rum toplumu olduğuna inanıyorum” mesajını veriyor.

Olası yeni güven artırıcı önlemlere de atıfta bulunan Tatar “Kıbrıs sorununda Türkiye’nin kabul ettiği yeni stratejiyi” kendisinin gündeme taşıdığını belirtiyor.

Liderliğinizin en başından beri iki devletli çözüm fikrini desteklediniz. Bu çözüm şu ana kadar Kıbrıs Rum tarafı, AB ve uluslararası toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmadı. Bu gerçekliğe dayanarak, yeni tur görüşmelerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Evet (iki devletli çözüm çabası) uluslararası toplumda istediğimiz yankıyı uyandırmadı. Avrupa Birliği dediğimizde elbette güçlü bir blok; içerisinde Yunanistan var Güney Kıbrıs var. Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne nasıl alındığını çok iyi biliyorsunuz. Bize göre bu büyük bir hayâl kırıklığıydı. Annan Planı’na hayır diyenler mükâfatlandırıldı. Bizler evet demiştik. İzolasyonların kaldırılması gündemdeydi. (Bu gerçekleşmedi) ve bizim tarafta büyük bir hayal kırıklığı oluştu. (Bu gelişmeleri) yıllar boyunca süren müzakereler izledi. Netice alınmadan masanın devrilmesiyle yine bir sürecin kapandığına tanıklık ettik. Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bunun bu neslin son denemesi olduğuna işaret etmişti. Kendisinin ifadesidir; bu gelişme sonrasında bu iş artık iki devlete gider. Berlin’de (ve başka başkentlerdeki bazı zikzaklar sonrası) ben Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanı olduğum dönemde, parti içerisinde yaptığımız değerlendirme sonucunda artık 50 seneden sonra Rumların esasında eşitlik temelinde bir federal anlaşma istemedikleri sonucuna vardık. Avrupa Birliği içerisinde Rumların çoğunluk olduğu bir ortamda Türkler günün sonunda bir bilinmezliğe sürüklenecek. Sıfır asker sıfır garanti diyerek Türkiye’nin garantörlüğünün modası geçtiği gerekçesiyle ortadan kaldırılması, askerin de çekilmesi kabul edilebilir değil. Diğer yandan unutulmamalıdır ki, 1960 Cumhuriyeti sonra yaşananlarla bu memlekette Kıbrıs Türkleri çok acılar çekti. Büyük kayıplarımız oldu. Sizin kayıplarınızın büyük kısmı 1974’te başlarken bizimkilerin çoğu 1963-1974 dönemindeydi. Kıbrıs Türklerinin kayıpları 1974 öncesi dönemde yaşandı. Kıbrıs Rumları ise 1974’te ilkin 15 Temmuz’da yaşana iç savaşta, sonrasında ise 74 barış harekâtı dediğimiz harekât sırasında kayıplar yaşadı.

Eğer olumlu bir gelişme olmaz ve resmî müzakerelerin önü açılmazsa, iki toplumlu diyaloğun devamı konusundaki tutumunuz ne olacak? Taraflar hangi alanlarda güven arttırıcı önlemlere odaklanabilir?

Kıbrıs küçük bir adadır. Bu adada bizlerin halkların menfaati, geleceği, gençlerimizin umutla geleceğe bakmaları için her türlü alanlarda iş birliği yapmalıyız. Bu iş birlikleri iyi diyalog, iyi bir iletişim çerçevesinde sürdürmeliyiz. Biz bugün çok kolay iletişim kurabiliyoruz. Gerçekten bizi anlayan bizimle her türlü samimiyeti kurabilecek bir Güney Kıbrıs’ın olduğunu ben şahsen düşünüyorum. Geçmişte yaşananlar vardır. Bunlar elbette bize bir ikazdır. Geleceğe yürürken (iş birliğini) sağlam temeller üzerinde inşa etmemiz lâzım. Birlikte geleceğe yürüyebilmemiz lazım. Bu da bu iki ayrı devlet, yan yana komşuluk ilişkileri temelinde gerçekleşebilir. Bu şekilde her türlü konuşmaya hazırım. Güven artırıcı önerilerde şuna dikkat edilmesi lâzım: Biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin otoritesini kuzeye yayacak olan, Kıbrıs Türk halkını egemenliğini çiğneyecek herhangi bir öneriye onay vermeyiz.

Eylül itibari ile BM nezdinde bir görüşme söz konusu olacak mı?

Daha değerlendirme safhasındayız. (Her hâlükârda) resmî müzakerelere geçilebilmesi için hukuki ortak zemin oluşması lazım. Benim egemenlik eşitlik dediğim kaide önemlidir. Bunlar kabul edildiği, teyit edildiği takdirde o zaman resmî müzakereler başlayabilir.

Kıbrıs Rum tarafı şu anda AB’nin Kıbrıs sorununa daha aktif bir şekilde müdahil olması fikrini savunuyor. Bu öneriye katılmamanızın temel nedenleri nelerdir?

Rum tarafı Avrupa Birliği’ni kendi arkasına bir güç olarak alıyor. Yunanistan ile o birlik içerisindeler. Ancak şu an Türkiye bu Birliğin bir parçası değil. Bu meselede Türkiye dengesi unsuru da söz konusu. Türkiye burada bir güçtür. Bölgenin en büyük lider gücüdür. Büyük bir sahil şeridi vardır. Mavi vatan dediğimiz son gelişmeler ile bambaşka bir dinamik devreye girmiştir. 1960’ta da bu bölgede Türkiye Yunanistan dengesi söz konusu idi. Avrupa Birliği içerisinde şimdi Türkiye yok. Avrupa içerisinde Yunanistan çok etkin. Kıbrıs etkin. Avrupa Birliği kararları da birlikte alınabildiği için de bu kararları etkileyebiliyorlar. O blok objektif değildir.

Ankara’dan yeşil ışık almadan Kıbrıs’la ilgili herhangi bir konuda karar almanız ya da harekete geçmeniz mümkün mü?

Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanı olduğum dönemde partimin en üst düzeydeki dış politika uzmanları ile oturup konuştum. Gelinen süreçte, özellikle Türkiye’nin de içinde bulunduğu koşullardan artık yeni bir siyasetin gerekli olduğu sonucuna vardık. Benim ortaya koyduğum yeni siyaseti Türkiye destekledi. Bu yeni stratejiyi gündeme getiren benim.

Kıbrıslı Rumlar için çok hassas olan ve açık bir yara olmaya devam eden Varoşa konusunda daha ileri adımlar atmayı planlıyor musunuz?

Maraş’ı açtık ve temizledik ve insanlar artık bölgeyi ziyaret edebilirler. Mülkiyet Komisyonu uluslararası hukukun bir parçasıdır. Bölgedeki mülkiyet sorununun aşamalı olarak çözüleceğini umuyorum. EVKAF’ın bölgede bazı tarihi iddiaları var. Orada bir sorun var; çünkü EVKAF arazinin kendisine ait olduğunu söylüyor. Bu sorunların çözülmesiyle Maraş’ın açılacağını ve yasal sahiplerinin haklarını alacağını umuyorum.

Nikolaos Stelgias (Kıbrıs Haber Ajansı)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam