DOLAR 38,0415 0.04%
EURO 41,4051 -0.51%
GBP 48,9072 -0.53%
ALTIN 3.678,08-0,64
BITCOIN 3166954-0,70%
“Kuzeydekilerin umurunda bile değiliz”

“Kuzeydekilerin umurunda bile değiliz”

Yeni Bakış ekibi olarak Limasol’a yaptığımız ziyarette, 1989 yılından beridir burada yaşayan yaklaşık 650 Kıbrıslı Türk’ün birçok sorununu çözen Ayhan Mehmet ile başından geçenleri konuştuk

ABONE OL
22 Mayıs 2024 09:22
“Kuzeydekilerin umurunda bile değiliz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Ayhan Mehmet, konuşmasının genelinde birçok konuda birçok kez kuzeydeki yetkililerden yardım istemelerine rağmen 1 kez Serdar Denktaş haricinde kendilerine hiç kimsenin yardımcı olmadığını gözleri dolarak bizlere anlattı.

 

Ayhan Mehmet: “Okul açıldıktan sonra Türk tarafından okul için öğretmen talebimiz oldu. Bizler öğretmen gönderilmesini beklerken bana verilen cevap, ‘sen vatan hainisin’ şeklinde oldu”.

 

Limasol’da yaşayan bazı Kıbrıslı Türkler konuştukları Rumların kendilerine, ‘güneyde camilere iyi kötü bakılıyor, peki kuzeyde kalan kiliseler neden yıkık, dökük viran halde’ sorusunu sorduklarında cevap veremediklerini söylediler.

 

Limasol’da yaşayan bazı Kıbrıslı Türkler Dipkarpaz’da yaşayan Rumları örnek göstererek, bu bölgede yaşayan Rumlara kendi hükümetleri tarafından her türlü destek verilirken güneyde yaşayan Türklere kendi yönetimleri neden destek vermiyor eleştirilerini yaptılar.

 

Yeni Bakış

 

Yeni Bakış Gazetesi olarak, güneyde Kıbrıslı Türklerin en yoğun olarak yaşadığı Limasol’a yaptığımız ziyaretle ilgili anlatılanları haber olarak sizlere aktarıyoruz. Burada 1989 yılından beridir yaşayan ve bu yıldan itibaren Kıbrıslı Türklerle ilgili birçok sorunun çözülmesinde imzası olan Ayhan Mehmet ve bazı vatandaşlarla konuştuk. Ayhan Mehmet, konuşmasının genelinde birçok konuda birçok kez kuzeydeki yetkililerden yardım istemelerine rağmen 1 kez Serdar Denktaş haricinde kendilerine hiç kimsenin yardımcı olmadığını gözleri dolarak bizlere anlattı. İşte Ayhan Mehmet’in anlattıkları;

 

“Ülkeden mecburen kaçtım”

“1974 yılından önce Lefkoşa’da ayakkabı fabrikam vardı. Savaştan sonra yaşadığım bazı özel olaydan sonra 1987 yılında ülkeden ayrılarak İngiltere’ye mecburen kaçtım. Burada 2 yıl kaldıktan sonra İtalya’ya gittim ve buradaki Kıbrıs Cumhuriyeti elçiliğine müracaat ederek Kıbrıs’a gitmek istediğimi söyledim. Buradan bana izin çıkınca Kıbrıs’a geldim. Buraya geldikten sonra iyi bildiğim Limasol’a gelip yerleştim. Buraya yerleştirdikten sonra buradaki hükümetin desteği ile yurt dışından son model makineler alarak yine çok da büyük olmayan ayakkabı fabrikası kurdum. Yanımda 8 Rum çalışıyordu ve 5 yıl bu işi sürdürdüm. Ama yurt dışından ayakkabı gelmeye başlayınca rekabet edemedik ve kapatmak zorunda kaldık. Ardından katkı ile aldığım makineleri Lefkoşa Sanat Okuluna teslim ettim ve restoran işine girmeye karar verdim, açtım ve hayat geçip gitti”.

 

“Türkler vaftiz olmuştu”

“Buraya gelip yaşamaya başladıktan sonra Limasol’da yaşayan birçok Türk’ün vaftiz olduğunu ve isimlerini de Rum isimleri ile değiştiklerini gördüm ki bunu Rumlar kendilerine ilişmesin diye yaptıklarını öğrendim. Zaten çoğu Rum kadınlarla da evlenmişti. Bu durumu gördükten sonra aklıma bir dernek kurmak geldi ki gayesi burada yaşayan Kıbrıslı Türkleri bir araya toplamaktı. Bu amaçla “Kıbrıs Kıbrıslılarındır” derneğini kurdum, tabi ki bu dernek kayıtsız bir dernekti. Ardından tanıdığım bir Amerikan vatandaşı aracılığıyla ABD elçiliğiyle temasa geçtik, elçilikten beni ziyarete geldiler ve ABD elçiliği yaklaşık 6 yıl Kıbrıslı Türklere yardım yapılmasını sağladık. O zamanlar Kıbrıslı Türklerin çoğu işsizdi, bazıların evleri yoktu hatta sokakta kalıyorlardı. Çoğunun kimliği, pasaportu yoktu. Tüm bu sıkıntıları halletmeleri için yardımcı oldum, Rum hükümet yetkilileri ile temasa geçerek birçok sıkıntıyı çözdük”.

 

“Kliridis ziyaret etti”

Şu anda Limasol bölgesinde çoğunluğu gurbet yaklaşık 650 Kıbrıslı Türk yaşıyor. Bu insanlar daha iyi şartlarda yaşasın diye çok çabaladım. Burada Kıbrıslı Türk çocuklarının okula gitmediklerini, sokaklarda gezdiklerini gördüm. Zamanın Rum lideri Kliridis’i buraya davet ettik ve o da geldi. Kendisine Türk çocuklarının okula gitmediklerini ve bir okula ihtiyacımız olduğunu söyledim. Yine bölgede bulunan Köprülü Camii’nin yanmış, harap bir halde olduğundan bahsederek yardım istedim. Sağolsun hemen talimat verdi ve ardından hem Türk çocukları için bir okul yaptırdı, hem de Köprülü Camisinin tadilatının yapılmasını sağladı. Kısacası hem okul açıldı hem de cami ibadet için uygun hale getirildi.

 

“Bana vatan hainisin dediler”

Okul açıldıktan sonra Türk tarafından okul için öğretmen talebimiz oldu. Bizler öğretmen gönderilmesini beklerken bana verilen cevap, ‘sen vatan hainisin’ şeklinde oldu. Yine cami tamamlandı, buraya bir görevli talebimiz var şeklindeki müracaatımız da ayni şekilde cevap verildi. Biz mecburi camiye bir Arap vatandaşını almak zorunda kaldık. Uzun süre Türk yetkililere taleplerimizin kişisel olmadığını burada yaşayan Kıbrıslı Türkler için olduğunu anlatmaya çalıştık ama bizleri dinleyen olmadı. Kapılar açıldıktan sonra bizi ziyarete gelen Sayın Serdar Denktaş’a rica ettikten sonra bizlere Ali Gürboy isminde bir imamı gönderdi. Gürboy, şu anda Limasol bölgesinde Kıbrıslı Türklerin kontrolünde olan tek cami olan Köprülü Camii’nde göreve başladı”.

 

“Çoğu okuma yazma bilmiyor, sorunlarını nerede çözeceklerini bilmiyor”

“Limasol’da yaşayan gurbetler burada Kıbrıslı Türk olarak görülüyor. Yani bazılarının dediği gibi bu tarafta Rum olarak görülmüyorlar. Ve tamamına yakını doğru düzgün okuma yazma, yol yordam bilmediği için sorunlarına çözüm bulmakta da zorlanıyorlar. Benim amacım bunları bir araya getirerek sorunlarına ortak çözüm bulmaktı. Ben yıllardır bunları yaparken, ki Türk tarafından hiçbir yardım da görmedim, hem zamanımı hem de zaman zaman kendi cebimden paramı harcadım. Mesela burada yaşayan Türk çocukları sünnet olmamıştı. Rum İçişleri Bakanlığına bir yazı yazarak yardım talebinde bulundum. Hemen bize 2 doktor ve 6 hemşire ayarladılar ve biz hastaneye gideceğimize onlar ayağımıza kadar gelerek sünnet işini hallettiler”.

 

“Restoranıma saldırdılar”

“Ben tüm bunları gönüllü olarak yaparken, bu durum ismini vermek istemediğim birisinin belli ki çok hoşuna gitmedi ve onun teşviki ile bir akşam Rum müşterilerin yemek yediği bir sırada restoranıma saldırı düzenlediler. Restoran yerle bir oldu, yaklaşık 3 bin Kıbrıs Lirası zarara uğradım. Ardından bu olay ‘Limasol’da Türklerle Rumlar kavga etti’ şeklinde haber yapıldı ki bu haberler doğruyu yansıtmıyordu.

 

“Her şeyden vazgeçtim”

“Restoranıma saldıranlar burada yıllarca sorunlarını çözmeye çalıştığım Kıbrıslı Türklerdi. Bu olay sonrasında her şeyden elimi eteğimi çekmeye karar verdim. Bu Sayın Talip Atalay’ın ziyaretine kadar sürdü. Talip bey ziyarete geldiği zaman yine dayanamadım ve Köprülü Cami için Arapça bilen bir imama ihtiyaç duyduğumuzu söyledim. Arapça bilen imam istedik çünkü camiye gelen Arap kökenlilerdir. Talip bey bir tanıdığı olduğunu ancak TC kökenli olduğu için güneye geçemeyeceğini söylese de ben hallederim dedim ve böylece yeniden bu işlerin içerisine girdim. Talip beyin bahsettiği imam ile ilgili gerekli yerlere yazılar yazdım, izin çıkardım ve şahsi kefil oldum. O zamandan beridir TC vatandaşı olan bu imam her Cuma günü Köprülü Camisine göreve geliyor”.

 

“Rumlara cevap veremiyoruz”

Bu arada ziyaretimiz sırasında konuştuğumuz Kıbrıslı Türklerden bazı konularda çok ilginç bilgilerle de karşılaştık. Bazı vatandaşlar konuştukları Rumların kendilerine, ‘güneyde camilere iyi kötü bakılıyor, peki kuzeyde kalan kiliseler neden yıkık, dökük viran halde’ sorusunu sorduklarında cevap veremediklerini söylediler. Yine Kıbrıslı Türklerin güneyde yaşadıkları bir diğer sıkıntı, Türk tarafında çıkan güneyle ilgili haberler. Yapılan eleştiride Türk tarafındaki yetkililerin güneyde yaşanan olaylarla ilgili istedikleri anda doğru bilgiye ulaşabilecekleri halde neden doğru bilgi almadan açıklama yaptıkları oldu. Örnek olarak son yaşanan Arnavut Camisi olayını göstererek, ‘Arnavut Camisine ırkçı saldırı yapıldı açıklaması yapıldı. Ama buraya yapılan bir saldırı yok, buraya herhangi bir ırkçı saldırı da yok. Caminin yanındaki parkın içerisinde bulunan duvara yazı yazıldı diye ortalığı ayağa kaldırmaları doğru değil’ dediler. Burada yaşayanlar, bu tarz yalan haberlerin kendilerine yapılan baskıları artırdığının Türk yetkililer tarafından bilinmesine rağmen, yetkililerin umurunda bile olmadığını da belirttiler.

 

“Mezarlıklarda yer yok”

Güneyde yaşayan Kıbrıslı Türklerin bir diğer sorunu mezarlıklarla ilgili. Sadece Limasol’da değil tüm güney kentlerinde Türk mezarlıkları tamamen dolduğu için hayatını kaybedenler, eski mezarlar kazılarak başka mezarların üzerine defnediliyor. Bu konuda Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminin kurallarının çok katı olduğu ve başka mezarlık açmak istemediği biliniyor. Limasol’da yaşayan vatandaşlar bu konuyu Türk tarafına iletmelerine rağmen herhangi bir gelişme olmamasından da şikayetçiler.

 

“Okula katkı yok”

Limasol’da bulunan ve yaklaşık 40 öğrencinin devam ettiği Türklere ait ilkokul ve Ortaokulda eğitim tamamen Güneyden yapılan katkılarla devam ediyor. Okulda verilen eğitimde hem Türk tarafındaki müfredat hem de Rum tarafındaki müfredat paralel olarak götürülmeye çalışılıyor. Yine de bir Türk okuluna Kuzeyden herhangi bir yardım ve katkının yapılmaması burada yaşayan Türkler tarafından yadırganıyor. Bu konuyla ilgili Dipkarpaz’da yaşayan Rumlar örnek gösterilerek, bu bölgede yaşayan Rumlara kendi hükümetleri tarafından her türlü destek verilirken güneyde yaşayan Türklere kendi yönetimleri neden destek vermiyor eleştirilerini yapıyorlar.

 

 “Sadece askere alırlarken Türk sayılıyoruz”

Limasol’da konuştuğumuz Türklerin bazıları, kuzeyde geçinemedikleri için güneyde yaşamak zorunda kaldıklarını ve burada Kıbrıs Cumhuriyeti’nin işsizlik, hastalık, çocuk ve eğitim gibi konularda kendilerine yardım ettiklerini belirterek, ‘kuzeyde yaşarken bize böyle yardımların hiç birisi yapılmıyordu’ dediler. Yine Türk tarafındaki yönetime sitem ederek, ‘bizi sadece askere alırlarken Türk olarak görüyorlar, bunun haricinde bizi Türk insanı olarak görmüyorlar’ dediler.

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam