DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20279354,81%
“KIBRIS’TA İSTİKRAR YOK”

“KIBRIS’TA İSTİKRAR YOK”

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, Kıbrıs sorununda durağanlık olmadığının açık olduğunu belirterek, “Kıbrıs’ta istikrar yok. Ateşkes ile gün geçiriyoruz. Yanı başımızda İsrail - Hamas savaşından ders çıkarmak gerekir” dedi

ABONE OL
23 Nisan 2024 08:26
“KIBRIS’TA İSTİKRAR YOK”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, “Kıbrıs, Kıbrıslıların ele alıp gündem yapması gereken bir konudur” diyerek, “kim ne der ne yapar konusu, önemlidir ancak ikincildir. Kıbrıs sorununda, “reel politik” önemlidir, ancak siyasi hedeflerimizi, çalışmalarımızı teslim almamalıdır” diye konuştu. Akansoy, Doğu Akdeniz’in ortasında bu güzel ve küçük adada istikrarın ancak ve ancak çözümle mümkün olduğunu ifade ederek, “çözümün adı da BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Federasyondur” dedi

 

“Ersin ve Tahsin beylerin egemen eşitlik siyaseti Kıbrıslı Türkleri yok etme siyasetidir. Ersin bey sözde “yapıcı belirsizlik” taktiği yapmaya çalışarak, sürekli savruluyor. Ne dediğini kimse anlamadı. Ne siyaset teorisi açısından ne de Kıbrıs müzakere literatürü bakımından tutarlı” diyen Akansoy, “talimatı böyle olduğu için bunu bilinçli yapıyor, ancak sonuçta Kıbrıslı Türkleri itibarsızlaştırıyor. Tahsin beyin ideolojik duruşu ve tezleri ise belli” diye konuştu

 

Akansoy, “Kıbrıs sorununda canlılık vardır, gelişme söz konusudur. Önemli olan devrede olmak, görüş geliştirmek, çok çalışmak. CTP bu noktada oldukça yoğun bir şekilde çalışıyor. Kişisel Temsilci Sayın Holguin’in, tüm gelişmelerin ve toplumların istencinin farkında olduğunu düşünüyorum. Süreci dikkatle yönetiyor” dedi

 

Yeni Bakış

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, her seçimde UBP’nin birinci parti olarak çıkmadığını, bugün elimizdeki verilerin UBP’nin birinci parti olmadığını bize gösterdiğini söyledi. Akansoy, şu anda CTP’nin çok net birinci parti durumunda olduğunu ifade ederek, erken seçimle birlikte hükümeti öncelikle kuracak parti olacağını söyledi. Akansoy, yaklaşık %20-25 dolayında bir seçmenin, UBP’de kenetlendiğini ve bunun UBP zihniyetinin çekirdek oyu olduğunu bilindiğini belirterek, içinden  geçtiğimiz zor koşullarda, seçmen eğilimlerini dikkatle okumak gerektiğini kaydetti. 2020 yılından itibaren müdahale ve baskı ile ülkede siyaset kurumuna büyük saldırı olduğunu anımsatan Akansoy, gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse hükümet makamının güçlü bir dizayn ile Ankara hükümetinin kendi kontroluna aldığını belirtti. Şu anda Ankara’nın bir dediğini iki etmeyen, Kıbrıslı Türk halkının hak ve menfaatlerini düşünmeyen bir idare olduğunu belirten Akansoy, bu idarenin, yolsuzluk, hırsızlık düzeninden doğrudan veya dolaylı olarak beslenenler olduğunu söyledi. Akansoy, toplumun büyük çoğunluğunun bir yandan Türkiye ile doğru zeminde iyi ilişkiler isterken bir diğer yandan da kendi kendimizi yönetebiliriz demekte olduğunu belirterek, toplumun büyük çoğunluğunun demokrasi yani kendi kendini yöneten bir siyaset kurumu ve kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomik model talep ettiğinin çok açık olduğunu kaydetti.

 

“Yarın hükümete gelecek parti Türkiye ile ikili ekonomik anlaşma yapmayacak demek değildir. Ancak kararı Kıbrıslı Türkler verecek”

Akansoy, bugünkü hükümetin sadece protokol düzeninin memuru olduğunu belirterek, protokolü uygulayarak, Ankara’nın desteğini alma ve ayakta durma derdinde olduğunu söyledi. Akansoy, “Açık söyleyeyim, protokol düzeni, alt yönetim düzenidir. Protokoller ile, yasama da yürütme de ayaklar altına alınıyor” dedi. Akansoy, şöyle devam etti, “Yarın hükümete gelecek parti Türkiye ile ikili ekonomik anlaşma yapmayacak demek değildir. Ancak kararı Kıbrıslı Türkler verecek. Ne istediğini, nasıl olması gerektiğini, hangi zaman diliminde tamamlanacağını. Kıbrıs Türk siyaset tarihi, toplumlar arası çatışmaların tarihi değildir, var olma kavgasının tarihidir. Kıbrıslı Türkler, tarihsel olarak her zaman “var olma” kavgası vermişlerdir. Var olmak demek, siyasi, idari, ekonomik ve hukuki bağlamda yetkinin kendinde olması demektir. Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda toplumsal dinamikler ile mağdur kesimin çıkarları örtüşmektedir. Bunun bilinci ile yol alıyoruz.”

“Ben yaptım olur ile bir yere varılamaz”

Akansoy, tüm bu nedenlerden dolayı CTP olarak, “Vardık, varız, var olacağız” dediklerini hatırlattı. Akansoy, bu konunun sadece CTP’nin konusu olmadığını belirterek, bıçağın kemiğe dayandığını,  ülkede çok büyük bir kaos olduğunu, toplumun büyük çoğunluğunun yeni bir idare, istikrar ve sürdürülebilir bir düzen talep ettiğini kaydetti. Akansoy, “CTP olarak biz şunun tahlilini çok iyi yaptık, sorun büyük ise, topluma yönelik büyük bir saldırı varsa, bu yolu hem birlikte yürümemiz hem de günü geldiğinde birlikte yönetmemiz gerekir. Açık ve net bir şekilde söyleyeyim, ben yaptım olur ile bir yere varılamaz. Bu hükümet sonrası dönem, ciddi anlamda enkaz kaldırma ve restorasyon dönemi olacak. Büyük tahribat var” diye konuştu.

“Kendi başımıza hareket etmeyeceğiz”

Asım Akansoy, “Ülkenin, esnafı, özel sektör çalışanı, kamu çalışanı, işçisi, emeklisi, sanayicisi ne istiyor. Nasıl bir sağlık sistemi, nasıl bir eğitim düzeni, nasıl bir ekonomik yapı istiyor, bunlar üzerinde  çalışıyoruz, yakında paylaşmaya da başlayacağız” diyerek,  “kendi başımıza hareket etmeyeceğiz. Toplumla birlikte, toplum için. Ancak yapıcı ve saygılı ilişki içinde yürüyeceğimizi de özel olarak belirtmek isterim. Sorun büyüktür, atılacak adımlar sorumlulukla ileri götürülebilir” dedi. CTP’nin projelerini toplumla paylaşarak ortaya koyarken, toplumun büyük kesimi ile birlikte yürüyeceğini söyleyen Akansoy, “hem yönetecek hem de hesap soracak. Kaçınılmaz bir durumdur. Toplumsal güvenin tesisi ancak böyle olur” diye konuştu.  CTP’nin kendini bu kadar açık ifade ettiği bir dönemde, hükümete gelme ve hukukun üstünlüğüne dayalı, demokratik bir düzen tesis etme mücadelesinin elbette halkla, örgütlerle birlikte olursa sonuç doğuracağını belirten Akansoy, bu noktada eleştirileri sadece CTP’ye yöneltmeyi anlamakla birlikte, yeterli bulmadığını söyledi.

 

“Kuzey Kıbrıs’ın kara para cenneti olduğunu bilmeyen mi var?”

CTP Genel Sekreteri Akansoy, ülkede büyük yolsuzlukların, rüşvet olaylarının olduğunu belirterek, sahte diploma meselesinin, yolsuzluk buzdağının sadece görünen küçük yüzü olduğunu söyledi. Akansoy, geriye kalan büyük kısmının durmakta olduğunu söyleyerek, ortaya çıkarma konusunun irade ve cesaret istediğini kaydetti. “Bugünün siyasi yönetiminde bunların olduğunu düşünmem. Yolsuzluk Algısı Raporlarını sürekli izleyen biriyim. Keza İnsan kaçakçılığı konularını içeren raporlar var. Kuzey Kıbrıs’ın kara para cenneti olduğunu bilmeyen mi var?” diye soran Akansoy, bunun yarattığı sosyal ve siyasal çürümenin varlığı  ve idari yapıyı da etki altına aldığını, son dönemde ortaya çıkan olaylara hiç şaşırmadığını kaydetti.

Akansoy, şunları kaydetti, “İlk günden itibaren, bu iş genişletilmeli, derinleştirilmeli diyoruz. Sahte diploma olayı tüm üniversiteleri, kapsamalı. Bu konuda TMMOB’nin 2010 yılında TC Savcılığına yaptığı başvuru var. Konu çok. Yeter ki şunu anlayalım, bir sorun halı altına süpürüldüğü sürece temizlenmez, büyür. Soruşturma kurumlarını güçlendirerek kararlılıkla yol almak gerekir. Yoksa, sorunlar örtülürse, bugün değil yarın gelir ayağınıza dolanır. Ben bu görüşte asla değilim.”

 

“Ateşkes ile gün geçiriyoruz”

Akansoy, Kıbrıs konusuna da değinerek, Kıbrıs sorununda durağanlık olmadığının açık olduğunu belirterek, “Kıbrıs’ta istikrar yok” dedi. “Ateşkes ile gün geçiriyoruz. Yanı başımızda İsrail Hamas savaşından ders çıkarmak gerekir. Kıbrıs, Kıbrıslıların öncelikle ele alıp gündem yapması gereken bir konudur” diyerek, “kim ne der ne yapar konusu, önemlidir ancak ikincildir. Kıbrıs sorununda, “reel politik” önemlidir, ancak siyasi hedeflerimizi, çalışmalarımızı teslim almamalıdır” diye konuştu. Akansoy, Doğu Akdeniz’in ortasında bu güzel ve küçük adada istikrarın ancak ve ancak çözümle mümkün olduğunu ifade ederek, “çözümün adı da BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Federasyondur” dedi.

“Kıbrıs sorununda canlılık vardır, gelişme söz konusudur”

“Ersin ve Tahsin beylerin egemen eşitlik siyaseti Kıbrıslı Türkleri yok etme siyasetidir. Ersin bey sözde “yapıcı belirsizlik” taktiği yapmaya çalışarak, sürekli savruluyor. Ne dediğini kimse anlamadı. Ne siyaset teorisi açısından ne de Kıbrıs müzakere literatürü bakımından tutarlı” diyen Akansoy, “talimatı böyle olduğu için bunu bilinçli yapıyor, ancak sonuçta Kıbrıslı Türkleri itibarsızlaştırıyor. Tahsin beyin ideolojik duruşu ve tezleri ise belli” diye konuştu.  Akansoy, siyaset kurumunun görevinin çözüm üretmek olduğunu belirterek, “insan ömrü süresinde kendileri göç etmek isteyen gençlere ne vaat ediyorlar? Böyle aynen devam, diyorlar. Olacak şey değil” dedi.  Akansoy, şunları kaydetti, “Kıbrıs sorununda canlılık vardır, gelişme söz konusudur. Önemli olan devrede olmak, görüş geliştirmek, çok çalışmak. CTP bu noktada oldukça yoğun bir şekilde çalışıyor. Kişisel Temsilci Sayın Holguin’in, tüm gelişmelerin ve toplumların istencinin farkında olduğunu düşünüyorum. Süreci dikkatle yönetiyor.”

 

“Türkiye’yi AB tam üyelik sürecine daha çok dahil etme ve cesaretlendirme göremedim”

Akansoy, “AB Konseyi Zirvesi tamamlandı. Orada Türkiye ve Kıbrıs sorunu ile ilgili saptamalar ve kararlar var. Bu konudaki görüşünüz nedir?” şeklindeki soruya karşılık ise şunları belirtti; “17 Nisan’da alınan kararda yer alan 8 ve 9. Paragraflardaki ifadeler, basına yansıyan taslak yaklaşımdan çok daha sert diye okumaktayım. Burada: Türkiye’yi karşılıklı yarar bağlamında stratejik bir unsur olarak niteliyor AB Konseyi, ki bu önemli. AB ile olan ilişkilerde daha önce yapılan tavsiyeler ışığında ifadesi mevcut ki bu, Borrell Raporunda yer alan Türkiye’nin Gümrük Birliğinin genişletilmesi ve Türk vatandaşlarına vize serbestliği verilmesi gibi talepleri içeriyor. Yine 9. paragrafta önemli iki vurgu var, birincisi, atılacak olan adımlar noktasında AB, Türkiye ile “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir” bir ilişkiyi işaret ediyor. İkincisi ise, AB, TC ile ilişkilerinde Coreper’i (AB Daimi Temsilciler Komitesi) yetkili kılıyor. AB-TC ilişkilerinde güven sorunu vardır ve Türkiye’nin eksiklikleri olduğu açıktır. Ancak Coreper’in kontrolu demek, sürecin başlayıp AB Komisyonunun yönetmesi gerekirken, AB üye devletlerinin doğrudan yönetim ve kontrol mekanizmasının içerisinde olmasını getirecek. Bu durum süreci ister istemez siyasallaştırır diye düşünmekteyim.”

 

 

Asım Akansoy, ikinci paragrafta doğrudan Kıbrıs sorununun olduğunu belirterek, “AB Konseyi, Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları uyarınca ve Birliğin temelini oluşturan ilkeler ile müktesebat doğrultusunda kapsamlı bir çözüme kavuşturulması yönündeki güçlü kararlılığını sürdürmektedir” denmektedir” diye konuştu. Akansoy, içerik olarak elbette tamamen katıldığımız, siyaseten doğru bir cümle. Ancak iki paragrafı birlikte değerlendirdiğimde, Türkiye’yi AB tam üyelik sürecine daha çok dahil etme ve cesaretlendirme göremedim” diyerek, “herhangi bir noktaya varmak üzere uygulanması gereken yöntem, cesaretlendirici ve kapsayıcı olmalıdır, diye düşünmekteyim” şeklinde konuştu.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam