Uzun zamandan beridir karma evlilikler nedeniyle vatandaşlık verilmeyen KKTC vatandaşlarının hakları için mücadele eden, Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, eski sendikacı Şener Elcil, bu konuda yaşanan önemli bir gelişme ile ilgili Yeni Bakış’a bilgiler verdi. Elcil, bu konuda bazı gelişmeler yaşanmasına rağmen konunun halen daha muallakta olduğunu ve karma evlilik nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alma konusunda net bir yöntemin belirlenmediğini belirtti.
Şener Elcil, 5 yıl önce Güneyde alt mahkemede davası reddedilen Eda Akkor’un davasının istinaf edildiğini ancak aradan 5 yıl geçmesine rağmen bu davanın görülmediğini ve verilen büyük mücadele sonrasında Eda Akkor’un istinaf davasının 21 Şubat 2025 tarihinde Güney’deki Yüksek Mahkeme’de görüşülecek bilgisini verdi.
Vatandaşlıkla ilgili Güneyde açılan başka bir dava ise AHİM’e taşındı. Güneyde görülen davada kendisine vatandaşlık verileceği söylenen ancak verilmeyen KKTC vatandaşının şikayeti sonrasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine 20 Ocak 2025 tarihinde gönderilen yazıda, şikayet konusu olan Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı talebini yapanın “İdare Mahkemesinin kararını icra edebilecek etkili bir hukuk yolunun bulunmadığından şikayetçidir” sözleri yer aldı.
Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Avukat Nicoletta Charalmbidou’nun temsil edeceği Eda Akkor davasında çıkacak kararın diğer davalara da emsal temsil edeceği için oldukça önemli olduğu da bir gerçek.
Yeni Bakış
Uzun zamandan beridir karma evlilikler nedeniyle vatandaşlık verilmeyen KKTC vatandaşlarının hakları için mücadele eden, Arif Hasan Tahsin Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, eski sendikacı Şener Elcil, bu konuda yaşanan önemli bir gelişme ile ilgili Yeni Bakış’a bilgiler verdi. Elcil, bu konuda bazı gelişmeler yaşanmasına rağmen konunun halen daha muallakta olduğunu ve karma evlilik nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alma konusunda net bir yöntemin belirlenmediğini belirtti. Şener Elcil, 5 yıl önce Güneyde alt mahkemede davası reddedilen Eda Akkor’un davasının istinaf edildiğini ancak aradan 5 yıl geçmesine rağmen bu davanın görülmediğini ve verilen büyük mücadele sonrasında Eda Akkor’un istinaf davasının 21 Şubat 2025 tarihinde Güney’deki Yüksek Mahkeme’de görüşülecek” bilgisini verdi.
Elcil bu konuyla ilgili Güneyde açılan başka bir davada, Rum İçişleri Bakanlığı yetkililerinin mahkemeye gelerek dava sahibinin vatandaşlık kriterlerine uygun olduğunu ve kendisine vatandaşlık verileceğini söylemesine rağmen verdikleri sözü uzun süre yerine getirmemeleri nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulduğunu ve AHİM’in de 20 Ocak 2025 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti Makamlarına bu konuyla ilgili bir tavsiye yazısı yazarak verilen sözün yerine getirilmesini talep etti.
“Dava sonucu emsal teşkil etmesi açısından önemli”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine 20 Ocak 2025 tarihinde gönderilen yazıda, şikayet konusu olan Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı talebini yapanın “İdare Mahkemesinin kararını icra edebilecek etkili bir hukuk yolunun bulunmadığından şikayetçidir” sözleri yer aldı. Bu gelişmenin ardından Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamayan Eda Akkor’un davasının, AİHM tavsiyesi üzerine 21 Şubat 2024 tarihinde Güney’deki Yüksek Mahkeme’de görüşülmesine karar verildi. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı Avukat Nicoletta Charalmbidou’nun temsil edeceği Eda Akkor davasında çıkacak kararın diğer davalara da emsal temsil edeceği için oldukça önemli olduğu da bir gerçek.
AİHM tarafından 20 Ocak 2025 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine gönderilen yazı;
DAVANIN KONUSU
Başvuru, yerel makamların, başvuranın Kıbrıs vatandaşlığını kazanma başvurusunu 2014 yılından bu yana inceleme konusunda devam eden başarısızlığıyla ilgilidir.
Başvuru sahibi 2013 yılında Kıbrıs’ta doğdu. Annesi Kıbrıs Türk kökenli Kıbrıs vatandaşıdır. Babası Türk’tür. Babası, annesiyle yurtdışında okurken tanıştıktan sonra 2007 yılında Kıbrıs’a geldi. Ebeveynler daha sonra boşandı. Başvurucu, annesiyle birlikte Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerinde yaşamaktadır. Kendini “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” ilan eden devlet tarafından verilmiş bir pasaportu var. 2014 yılında Kıbrıs vatandaşlığına başvurdu. 2019 yılında, yetkililerin vatandaşlık başvurusunu incelememesine itiraz ederek İdare Mahkemesi’ne idari başvuru (no. 1520/19) sunmuştur. 2022 yılında yetkililer kendisine, 141(I)/2002 Sayılı Kanun’un 109(1) maddesinin, ebeveynlerinden herhangi birinin Kıbrıs’a yasa dışı yollardan girmesi durumunda bir Kıbrıs vatandaşının kayıt yaptırmasını yasakladığını, ancak davasının, kendisine izin veren bir istisna kapsamına girdiğini bildirdi. Kıbrıs vatandaşı olarak kayıt yaptıracak ancak başvurusu “İçişleri Bakanı böyle bir talimat verir vermez” Bakanlar Komitesi tarafından incelenecek bir listeye alınacak. İdare Mahkemesi 2024 yılında, başvuranın Kıbrıs vatandaşlığı başvurusuyla ilgili olarak yetkililerin şu ana kadar almadıkları her türlü önlemi alması gerektiğine dair bir karar vermiştir. Başvuranın vatandaşlık başvurusu henüz beklemededir.
Başvuran, Sözleşme’nin 8. maddesine dayanarak, bu vatandaşlığa hak kazandığını kabul etmesine rağmen kendisini Kıbrıs vatandaşı olarak kaydettirmemekle, yetkililerin, onun özel hayata saygı duyma ve bu hakkı koruma yönündeki pozitif yükümlülüklerini ihlal ettiğinden şikayetçi olmuştur.
Başvurucu, Sözleşme’nin 8. maddesi ile birlikte 14. maddesine de dayanarak, Devletin kendisinin tescili konusunda karar almamasının ve Devletin İdare Mahkemesinin kararına uymamasının ayrımcı olduğundan şikayetçidir. Başvurucunun etnik kökenine ve “karma” bir evliliğin çocuğu olduğu gerçeğine dayanmakta olup objektif bir gerekçeden yoksundur.
Başvurucu ayrıca, Sözleşme’ye Ek 12 No’lu Protokol’ün 1. maddesi uyarınca, etnik kökeni nedeniyle vatandaşlığının keyfi olarak reddedilmesinin, kanunla tanınan bir hak olan Kıbrıs vatandaşlığı hakkı açısından ayrımcılık teşkil ettiğinden şikayetçidir. Kıbrıslı kökeni, Kıbrıs’ta doğuşu ve yetişmesi hakkında bilgi.
Son olarak, yukarıda bahsedilen tüm maddelerle ilgili olarak Sözleşme’nin 13. maddesi uyarınca, başvuran, İdare Mahkemesinin kararını icra edebilecek etkili bir hukuk yolunun bulunmadığından şikayetçidir.
TARAFLARA SORULAR
Cevaplarında taraflardan, İdare Hukukunun Genel Esasları Kanunu’nun (L. 158(I)/1999) 36. maddesi uyarınca başvuru imkanı ve bu başvuru yolunun yeterli ve etkili olup olmayacağı konusunda bilgi vermeleri talep edilmektedir.