DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20379306,05%

“İşe mutfağı temizlemekle başlamalıyız”

ABONE OL
9 Ağustos 2017 08:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Deniz ABİDİN

 

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, son yıllarda inşaat sektöründe yaşanan hareketliliğe dikkat çekerek, bu gelişmenin sektörü de mutlu ettiğini vurguladı.  Gürcafer, “Bu durum bizi bir taraftan mutlu ederken bir taraftan endişelendiriyor” diyerek, ülkenin en büyük sorununun plansız yapılanma olduğunu söyledi. Gürcafer, üç yıl önce ekonominin inişli çıkışlı olduğunu söylediğini anımsatarak, tekrardan bir çıkış yaşandığında Annan Planında olduğu gibi olumsuzlukların yaşanmamasının önemli olduğunu kaydetti. Gürcafer, bunun olmaması için kendi mutfağımızı düzeltmemiz gerektiğine dikkat çekerek, planlı yaşama geçilmesi gerektiğini belirtti. Gürcafer, sosyo ekonomik kalkınma planları ve imar planlarının tamamlanması gerektiğine dikkat çekerek, her yeni güne başlarken usulsüzlüklerle karşılaşılmaması gerektiğini söyledi.

 

“Hükümet değişiklikleri kendi mutfağımızı düzenlemenin önüne geçti”

Gürcafer, Kıbrıs konusunda bir takım gelişmelerin yaşanacağı belli olduğu zaman inşaat sektörünün yeniden hareketleneceğinin bilindiğini, ancak hiçbir şey yapılmadığını kaydetti.

Siyasetin çok inişli çıkışlı olduğuna dikkat çeken Gürcafer, sürekli hükümet değişikliklerinin olduğunu, üç yılın içinde üçüncü Başbakanın görev yaptığınısöyledi. Gürcafer, hükümet değişikliklerinin kendi mutfağımızı düzenlemenin önüne geçtiğine vurgu yaparak, nasıl bir ülke istediğimizi başta siyaset ve sivil toplum örgütleri olmak üzere planlarının yapılması gerektiğine dikkat çekti.

 

“Çok yorgun bir hükümet var”

Gürcafer, şöyle devam etti, “Nasıl bir resim çizeceğimizi belirtmemiz gerekir. Bunu bilimsel temelde araştırmalarla genişletmemiz lazım. Ardından ise yasalarla donatmamız gerekir. Sonrasında ise buna uyulması gerekir. Benim gözümde çok yorgun bir hükümet vardır. Bir çok olumsuzluk söz konusudur. Hükümet verimliliğini yitirmiş durumdadır. Dolayısıyla yeni bir heyecana mutlaka ihtiyaç vardır. Bir seçim süreci yaşanacak, gelecek olan siyasi partilerin farklı olacağı inancındayım. Gelecek olan hükümetin toplumsal kurtuluş için artık bir şeyler yapması gerekmektedir. Crans Montana sürecinden sonra bu bize soğuk bir duş gibi geldi. Biz artık kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmalıyız. Dış dünya tarafından ilgi duyulan bir ülkeye dönüşmemiz gerekir. Zihniyet değişiminin mutlaka değişmesi gerekir”

Gürcafer, hangi siyasi partinin olacağının önemli olmadığını belirterek, önemli olanın bu heyecanı yakalamak olduğunu söyledi. Yapı denetiminin çok ciddi üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu ifade eden Gürcafer, iş sağlığı ve güvenliğinin de üzerinde ciddi olarak çalışılması gereken bir konu olduğunu belirtti. Gürcafer, standart enstitüsünün oluşması gerektiğine vurgu yaparak, inşaat malzemelerinin kalitesine ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Gürcafer, inşaat sektörünün diğer sektörlerle paralellik içinde nasıl yürüyebileceğinin önem taşıdığını belirterek, tüm bunların hayat bulması için hükümetlerin dokunuşuna ve inanışına ihtiyaç olduğunu söyledi.

 

“Sosyal konut projesini hayata geçiriyoruz”

Gürcafer, bir konutun üretilip satıldığı süreye kadar devlete yansımasının yüzde 40 olduğunu belirtti. Gürcafer, yaklaşık yüz bin dolara satılan bir konutun 40 bin dolarının devlete gittiğini ifade ederek, inşaat sektörünün mutlaka desteklenmesi gereken bir sektör olduğunu kaydetti. Gürcafer, insanların konut ihtiyacı olduğunu, alım gücüne göre konut yapılması gerektiğini vurguladı. Gürcafer, “Ülkede değerler ne kadar yükselirse bu sizin zenginliğinizdir” diyerek, başka ülkelerde 10 milyon dolara da evlerin olduğunu, ancak bu böyledir diye de kimsenin sokakta kalmadığını kaydetti.

Gürcafer, alım gücü olmayanlar için devletin farklı bir yöntem geliştirerek sosyal konut projesini hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Gürcafer, sosyal konut projesinin siyasi rant amaçlı yapılmasını önlemek gerektiğine dikkat çekerek, bugün sosyal konutların Lefkoşa’nın göbeğinde neredeyse müsteşar emeklilerinin kaldığı bölge haline geldiğini belirtti.

Gürcafer, sosyal konut projesinin kırsala yerleşimi teşvik edecek nitelikte olması gerektiğini ifade ederek, yapılacak olan konutlarla ilgili kriterlerin çok iyi belirlenmesi gerektiğini kaydetti.

 

“Hayal ettiğimiz bu değildi”

Gürcafer, hem piyasayı olumsuz etkilemeyecek hem de insanların uygun fiyata alıp, uygun vadede konut sahibi olmasını projelendirmemiz gerektiğini savundu.

Gürcafer, şöyle devam etti, “Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkleri de bu kategoriye koyup bir şekilde ana yurtlarıyla bağlarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu projemizi önümüzdeki döneme saklıyoruz. Bu projeyi neticelendirip konut sıkıntısını karşılamamız gerekmektedir. Girne’den beklentimiz kendi insanımızın konut talebi haricinde olan yabancı talebin değerini yükseltmeyi hedefliyorduk, ancak bu fırsatı kaçırdık. Girne çok bayağılaştı. Varlık değeri çok düştü. Bundan 20- 40 sene önce Girne kasabası yabancı sanatçıların gelip de yerleştiği ilham alarak kitap yazdığı bir kasabaydı. Biz bu değeri koruyamadık. Bugün gelip de Girne’den konut alan insanlar yalnızca kumara ilgi duyan ya da öğrencilerdir. Bunun yanında ticari amaç için kiraya verilmek adına da konut satın alanlar oluyor. Halbuki bizim hayal ettiğimiz bu değildi”

 

“Girne rezil durumda”

Gürcafer, Girne’nin katledildiğini ifade ederek, “Girne bugün rezil duruma dönüştü” dedi. Gürcafer, bunda siyaset ve iş adamı ilişkilerinin birbiri içine girmesinin etkisi olduğunu belirterek, kontrolsüz üniversite izinlerinin verilmiş olmasının etkisinin olduğunu kaydetti.

Kontrolsüz yurt yapımı, kontrolsüz gazino yapımlarının büyük etkisi olduğunu dile getiren Gürcafer, Girne’yi olduğu gibi düşünüp bu şekliyle nasıl geliştirilebilir diye düşünülmesi gerektiğini belirtti. Gürcafer, “Şimdi Girne’yi bu şekliyle nasıl geliştirebiliriz” diye düşünülmesi gerektiğine vurgu yaparak, bunlar yapılırken kendi insanımızın da kendi ülkesinde ucuza konut sahibi olacağı imkanları yaratmamız gerektiğini söyledi.

Gürcafer, Girne için yapılmakta olan imar planının tamamlanması için tartışmaların sürdüğünü belirterek, çağdaş ülkelerde bir imar planı yapılacağı zaman ilk olarak o bölgeye altyapının gittiğini kaydetti. Gürcafer, bizde ise yapılanmanın neticelendikten sonra altyapı arayışına gidildiğine dikkat çekerek, bunun doğru olmadığını söyledi.

 

“Plansız yaşıyoruz”

Gürcafer, bunun sebebinin gelecekle ilgili plansız yaşamak anlamına geldiğini belirterek, bu nedenle sosyo ekonomik kalkınma planının önem taşıdığını kaydetti. Gürcafer, “Nerede duvara toslayacağız hiç belli değil” diyerek, “öğrenci sayısıyla ilgili neyi hedefliyoruz?, hangi üretimi nasıl geliştirmeyi düşünüyoruz?, inşaat sektörü ile turizm nasıl birlikte yürüyebilir?, ne kadar daha gazinosu olan otele izin vereceğiz?, her şey dahil konseptinin bu ülkeye yararı veya zararı tespit edildi mi? Önümüzdeki 10 yıl içinde turizm sektöründe nasıl gelişmeyi sürdüreceğiz?” diye sordu.

 

“Siyasi otoriteye ihtiyaç var”

Gürcafer, tüm bu soruların yanıt bulması için iyi bir siyasi otoriteye ihtiyaç olduğunu belirterek, sivil toplumun da katkısının önemli olduğunu söyledi.

İş araçlarının trafiğe inmemesini çok doğru bulmadığını belirten Gürcafer, özellikle kamuda çalışanların da aynı yolu kullandığını, bunun da ülkedeki toplu taşımacılığın eksikliğini bir kez daha göstermekte olduğunu kaydetti.

Gürcafer, toplu taşımacılığın insanlara katkısı olduğu gibi trafiği de rahatlatacağını belirterek, benzer farklı kuralların da konulabileceğini söyledi.

 

“İş mikserleri trafiğe çıkmasın demek doğru bir yaklaşım değildir”

Gürcafer, “Toplu taşımacılık sorunu çözülmeden, metro, tramvay yaratılması da ayrı bir bütünlüklü proje istiyor. İş mikserleri bu saatler arasında trafiğe çıkmasın demek doğru bir yaklaşım değildir. Mikserler gidecektir, çünkü beton arabasının oraya gitmesi inşaatın bitmesi ve orada çalışan yüze yakın insanın bundan faydalanması, ürünün paraya dönüşmesi ve paranın tekrardan ekonominin içine girmesinin düşünülmesi gerekir”

 

“Alternatif yol üretilmeli”

Yollarla ilgili bir takım düzenlemeler getirilmelidir. Taş ocaklarının yoğun olduğu ve sürekli söz konusu yolda kazaların olduğu yola alternatif bir yol derhal üretilmelidir. Bu yol da sivil trafiğe açık olmalıdır. Şehir içinde mesai saatleri bellidir. Bunun çözümü yasaklama değildir, yasaklamayla bir yere varılmaz” dedi.

 

“Önemli olan yasaların çıkması değil, uygulanması”

Gürcafer, Müteahhitlik Yasasının Bayındırlık bakanlığında beklemekte olduğunu söyleyerek, İnşaat encümeni yasasının da beklemekte olduğunu, icar ve iflas yasasının ise ekonomi açısından önem arz ettiğini kaydetti. Gürcafer, önemli olanın yasaların çıkması değil, uygulanması olduğunu ifade ederek, ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesinin de hukukun ayaklar altında olması olduğunu söyledi. Gürcafer, hukukun ihlal edildiğini belirtti.

Gürcafer, “Önce devlet kurallara uymalıdır. Son günlerde bir takım usulsüzlükler yaşadık. İhale usulsüzlükleri, arazi usulsüzlükleri gibi…” dedi.

 

“İş sağlığı ve güvenliği ayrı bir proje”

İş sağlığı ve güvenliği konusunda ise Gürcafer, bunun bir proje olduğunu belirterek, denetimden tutun da kural ve eğitimin verilmesine kadar bunun başlı başına ayrı bir çalışma olduğunu söyledi. Gürcafer, devletin bu işi teşvik kapsamına alarak,  mobilizasyon hususunda firma oluşturması ve kendi alanlarında uzman istihdam etmesi gerektiğini belirtti.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam