DOLAR 38,8431 0.08%
EURO 43,7818 0.06%
GBP 52,0046 0.17%
ALTIN 4.011,76-0,44
BITCOIN 41255793,10%
“Devletin biraz öngörülü olması lazım”

“Devletin biraz öngörülü olması lazım”

Ekonomist Göksel Saydam, ülkemizde sürekli tartışma konusun olan asgari ücret ve diğer ekonomik sorunlarla ilgili olarak Yeni Bakış’a değerlendirmelerde bulundu.

ABONE OL
17 Şubat 2025 08:52
“Devletin biraz öngörülü olması lazım”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Saydam; “Asgari ücret, birincisi düzgün yapılan bir işin hizmet senelerine göre ikincisi ise yapılan işin taşıdığı risklere ve sorumluluklara göre belirlenmelidir. Örneğin bir inşaat işçisi ve bir masa başı işçisinin yaptığı işler eş değer değildir, ikisinin de asgari ücrete göre ödenmesi adil değildir, risk unsurları da dikkate alınmalıdır. Ve unutulmamalıdır ki asgari ücret, ‘bundan daha az olamaz’ anlamındadır”.

 

Saydam; “Devlet ithal edilen mallara, özellikle elektrik enerjisine veya çok kullanılan bazı üretime ilişkin mallara sürekli fiyat artışı yapıyor ve bunu sırf maaşlar ödensin diye yapıyor ama bu yöntemle ülkedeki pahalılığı da körüklüyor. Bu sefer herkes Rum tarafına gider, euroyla olmasına rağmen daha uyguna geldiğini düşünür ve oradan alış-veriş yapar”.

 

Saydam; “Biz yerli üretimi desteklemezsek ve her ihtiyacımızı ithalatla sağlamaya çalışırsak ve ardından ithal ürünlere uygulanan vergileri sürekli artırırsak bu pahalılığı devamlı olarak yaşayacağız. Kısacası ülkedeki üretimi tıpkı çağdaş ülkelerde olduğu gibi düzgün, sürekli ve bir planlama ile teşvik ederek, ülkedeki ithal ürün kullanımını azaltmamız lazım. Bunun yapılması halinde hem fiyatlar kontrol altına alınabilir hem de ülkemizdeki sıcak paranın yurt dışına kaçması engellenerek, dolaşımda kalması sağlanır ki bu da her yapılan işlemle devletin kasasına daha fazla para girmesi anlamına gelir”.

 

 

Nehir Sakallı

 

Ülkemizin tecrübeli ekonomistlerinden Göksel Saydam, ülkemizde sürekli tartışma konusu olan asgari ücret ve diğer ekonomik konularla ilgili görüşlerini Yeni Bakış Gazetesine değerlendirdi.

 

”Her dönem asgari ücret masası toplandığı zaman tartışmalar çıkıyor gerek yasa gerekse hayat pahalılığının altında çıkan sonuç tartışmalara neden oluyor sizce Kıbrıs’ın Kuzey’inde asgari ücret yasası nasıl olmalıdır? Özel sektör çalışanları için nasıl karar alınmalıdır?”

“Asgari ücret en basit şekli ile herhangi bir konuda becerisi ve bilgisi olmayan düz kişi anlamındadır. Dolayısıyla ilk önce bunun değiştirilmesi lazım ve kıdeme göre ücret verilmesi lazım. 5 sene çalışan bir kişi ile 1 hafta çalışan biri aynı asgari ücreti alması adil değildir. Çalışma kıdemine göre emeğini alması lazımdır, bu yüzden asgari ücret, birincisi düzgün yapılan bir işin hizmet senelerine göre ikincisi ise yapılan işin taşıdığı risklere ve sorumluluklara göre belirlenmelidir. Örneğin bir inşaat işçisi ve bir masa başı işçisinin yaptığı işler eş değer değildir, ikisinin de asgari ücrete göre ödenmesi adil değildir risk unsurları da dikkate alınmalıdır. Yetkili kişilere de inisiyatif verilmesi lazımdır, yani eğer başarılı bir çalışansa daha erken artış da verilebilir. Unutmayın asgari ücret bundan daha az olamaz demektir. Bir işveren işçisini motive etmek için daha yüksek zaman zaman bazı ek ödemelerle de cesaretlendirebilir veya tebrik edebilir.

 

”Hükümet devletin borcunu kapatabilmek için vergilere, seyrüsefere fahiş miktarda zamlar yapıyor. Sizce bir ülkede vergilendirme nasıl olmalıdır?” Vergilendirme ülkenin gerçek durumuna göre, yani istatistiksel bilgiler ne kadar gerçekse veya ilkel ise bu oy o kadar lazım bunu yapmak için. Bizde vergilendirme iki şekildedir; biri dolaylı vergi ki buna örnek verecek olursak katma değer vergisi, ikinci olarak dolaysız vergilerde gelir ve kurumlar vergisidir. Yani biri kazançtan alınıyor, ne kadar kazanç elde edilirse o kadar yüksek olur, ikincisi de dolaylı vergide ister 1 lira maaş olsun ister 1 milyon maaşı olsun aynı vergiyi öder malı alırken ayrım yapılmaz. Örneğin bir bardak alınacaksa fiyatı 100 TL KDV’si 10 TL ise her kişi 110 TL öder.

Diğer bir husus gelir vergisinden asgari ücretin muaf tutulması gerekir, ancak devlet halkta kayıp olmasın diye çok pinti davranıyor ve dolayısı ile yıl içerisinde asgari ücrete veya hayat pahalılığına gelen artışlar maalesef asgari ücreti aştığı için vergiye tabii tutuluyor. Devletin biraz öngörülü olması lazım. Alınacak vergiler üretimi, özellikle mal ve hizmet üretimini olumsuz yönde etkilememesi lazım ve aynı zamanda işletmelerin rekabet edebilirliğini de koruması lazım. Örneğin bugün neden birçok insan Rum tarafından alış-veriş yapmaya gidiyor ve buradan alış-veriş yapmıyor? Çünkü devlet sürekli ithal edilen mallara, özellikle elektrik enerjisine veya çok kullanılan bazı üretime ilişkin mallara sürekli fiyat artışı yapıyor ve bunu sırf maaşlar ödensin diye yapıyor ama bu yöntemle ülkedeki pahalılığı da körüklüyor. Bu sefer herkes Rum tarafına gider, euroyla olmasına rağmen daha uyguna geldiğini düşünür ve oradan alış-veriş yapar. Biz yerli üretimi desteklemezsek ve her ihtiyacımızı ithalatla sağlamaya çalışırsak ve ardından ithal ürünlere uygulanan vergileri sürekli artırırsak bu pahalılığı devamlı olarak yaşayacağız. Kısacası ülkedeki üretimi tıpkı çağdaş ülkelerde olduğu gibi düzgün, sürekli ve bir planlama ile teşvik ederek, ülkedeki ithal ürün kullanımını azaltmamız lazım. Bunun yapılması halinde hem fiyatlar kontrol altına alınabilir hem de ülkemizdeki sıcak paranın yurt dışına kaçması engellenerek, dolaşımda kalması sağlanır ki bu da her yapılan işlemle devletin kasasına daha fazla para girmesi anlamına gelir.

 

Patates, et neden pahalıdır?

İstatistik bilgilerimiz olmadığı için üretici fazla üretmek istemez az üretince de pahalı olmasına yol açar bu nedenle istatistik dairemizin çok dikkatli olması lazım.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam