Ne ekerseniz onu biçersiniz diye çok güzel bir söz vardır. Yeri geldiğinde ve kullanıldığında o kadar
güzel oturuyor ki yerine.
Son günlerde inşaat sektörüyle ilgili gündeme gelen tutuklamalar da bu sözü yeniden hatırlamamıza
ve dillendirmemize vesile olmuştur.
“PERŞEMBE’NİN GELİŞİ ÇARŞAMBA’DAN BELLİDİR”
Bazı şeyler vardır ki zaman aşımıyla alakalı değildir. Yani siz bir evde 100 sene de kirada kalsanız bu
sizi mal sahibi yapmaz. 100 senenin sonunda mal kiminse ona teslim edersiniz. İşte mesele bu kadar
basit. Ha bazı garagözlerin dediği gibi kullanıcılarında duygusal bağı var o da hak sahibir dediği gibi.
Sanırım geçtiğimiz günlerde bunu bir uluslararası hukuk uzmanı da söylemiş. Hem de “ULUSLARARASI
HUKUK UZMANI HA” bu da nane severlerden olmalı.
Biliyorsunuz 1975 ile birlikte ortaya çıkan yeni durum ve adanın ikiye bölünmesi adanın her iki
tarafında da yeni bir yapılanmanın gerçekleşmesine vesile olmuştur. Bu yeniden yapılanma, her ne
kadar da savaş koşullarıyla oluşsada uluslararası antlaşmalar gereği bu oluşumlarda baz alınan başta
uluslararası cenevre konvansyoneli ve kıbrıs cumhuriyeti anayasasıdır. Malesef üzerinden elli yıl
geçmesine rağmen hala geçerli olan bu kurallar ve bu süreçte BM GÜVENLİK KONSEYİ kararlarıdır.
Otonom kıbrıs türk yönetimi ve ardındak kıbrıs türk federe devletine kadar geçen süreçte gözetilen
bu yasal zorunluluk ve uluslararası tanınınmışlık evrensel hukuk değerleriyle beraber bir yaşamı
bizlere sağlamıştır. Nüfus mübadelesi yapılıp güneye Kıbrıslı rumlar yerleşirken kuzeye de Kıbrıslı
türkler yerleştirilmiştir. Fakat işte bu sana verilen ev ve tarla senin koçanlı malındır denmemiştir.
Denemzdi de zaten. Çünkü uluslarası hukuk ve cumhuriyet anayasası sana bu imkanı vermiyordu.
Fakat ne olduysa KKTC denen bu garabet yapıyı 12 eylül 1980 kenen evren darbesiyle 1983 de
devereye sokarak mevcut rum mallarını devletleştirdik adı altında hem işgalci Türkiye’nin savaş suçu
işleyerek adaya getirdiği insanlara hem de Kıbrıslı türklere peşkeş çektiler. ( kuzeyde dağıtılan rum
malarının yüzde 54 ü bu getirilen insanlara savaş ganimeti olarak verilmiştir)Daha sonra da anlı şanlı
barış suvarisi CTP yi yeni oluşturulan DP ile hükümet yaparak 1992 yılında İTEM yasasını geçirmelerini
sağlamıştır. (RUM MALLARINA KOÇAN VERME İŞLEMİ)İşte tam bu noktada hem kıbrıslı türkler hem
de TürkiYe Cumhuriyeti kendi darağaçlarını kurmuşlardır.
Ne demiştik “ne ekersen onu biçersin”
Ganimet ektin ganimetçi türettin. Ve bu ganimetçiler de pek tabi bunun sefasını sürmeye başlamıştır
ve hala bu sefa aynı şekilde devam etsin istiyorsunuz.
Yok öyle bir dünya.
Yahu dünyanın neresinde görüldü insanın gasp edilen haklarının hukuk yoluyla aramasının bir savaş
meselesi haline gelmesi.
Bu da soysuzluğun daniskası olsa gerek.
İnşaat mütahitleri birliği başkanı Gürcafer’in yaptığı açıklama bu ülkede bu alanda çalışan insanların
adap ve terbiye bakımından geldikleri noktanın ne olduğunu da göstermektedir.
Evet tam bir soysuzluk göstergesi. İşte haksız yere birşeylere sahip olmanın tezahürü bütün bunlar.
Aklınca Gürcafer toplumun tümünü manüpüle edip kitleleri yanlarına almaya çalışıyor. Yemezle sayın
gürcafer herkesin bunlara karnı tok artık. Hepinizin Türkiyenin kuyruguna takılmış birer maşappa
olduğunu bu toplum görmüştür.
Sen büyük devrimci ve solcu Gürcafer mensubu olduğun partinin 1983 yılına kadar koçan
feragatnamesine hayır mitingleri düzenlediğini bilmiyormusun? Hatta kahve gezileri düzenleyerek
bunun suç olduğu konusunda insanlara brifing verdiğini de bilmiyorsundur.
Yazık ki ne yazık. Bu ülkenin (tırnak içinde) solcuları böyleyse sağcıları ne durumdadır acaba?
Bu arada 45 yıllık da bir geçmişimiz olan bir zat Gürcafer. Lise yıllarından askerliğe, gençlik yıllarından
yetişkinliğe kadar yaşamının her evresini de bilen ve onu yakınen tanıyan biriyim.
VE ŞAŞIRMADIM…!!!
Hem de bu kırkbeş yıllık süreçte geçirdiği bütün spekülasyonlara şaşırmadığım gibi.
Bu arada bu ülkenin en büyük gazetecilerinden biri ola sayın Şener Levent’in işgalcinin
mahkemelerinde altı ay hapse mahkum olduğunu da bilmiyorsundur. Ha biliyorsan işgalcine de bir
muhtıracık çeken artık. İnnallahım messaabirim derdi nenem. Memlekette yüzlerce gazeteci ve
gazete bu konuyu hiç ağzına almamışken, hatta senin parti başkanın bile (hukukcudur kendisi) ağzını
açıp tek kelime etmezken, ben da gakdım da Cafer paşadan muhtura çekmesini isterim.
İnnallahım messaabirim.
Son olarak bazı şüpelerimi de dile getirmek isterim.
Acaba kıbrısta bu oyunu bu kadar güzel oynayan bu işgalci bunu gürcafer’e özelliklele mi söyletti.
Neden olmasın. Nasılsa işgalci her fırsatta herkese ayar çekebiliyor.
Ayar çekmek, ayar vermek aynı zamanda ayarı bozuk olanı ayarlamakla düzeltmekle da alakalıdır.
Biraz da felsefe bu zamanda iyi gelir diye düşünüyorum.
Ama bak sen bu Caferciğin yediği NANEYE…!!!
DEVRİM SAVAŞCILIĞINDAN İNŞAAT SAVAŞCILIĞINA HAAAAA….