DOLAR 32,3615 -0.03%
EURO 34,8509 0.12%
GBP 40,6661 0.1%
ALTIN 2.391,65-0,20
BITCOIN 19988454,45%

“Ülke ganimet, rüşvet ve otoritesizlikten çöktü”

ABONE OL
4 Haziran 2018 08:29
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Sosyal Demokrat Parti Kurucu Başkanı Tözün Tunalı, siyasi partilerin yıllarca aynı amaç için hareket ettiğini belirterek, “Tek bir amaçları vardı. Bunun için ellerinden geleni yaptılar. Hep iktidar olup, hep saltanat sürmek” dedi


“Kumar, uyuşturucu, cinayet, adam öldürme, rüşvetin kol gezdiği bu düzende  yıllardır hiçbir önlem alınmadı. Ülkemizin tanınması için hiçbir girişimde bulunulmadı. Maalesef her gelen hükümet ve birçok vekil illaki bir zenginin veya işadamlarının adamı oldular. Her seçim döneminde değişimden bahsediliyor fakat bu değişim bir türlü gerçekleşmiyor”


“Bir ülkede eğer otorite boşluğu olursa fuhuş, kumar, uyuşturucu, mafya düzeni, kaçakçılık, rüşvet bu gibi sektörler hep güçlenir. Bu sektörlerin önüne hiç kimse şu anda geçemiyor. Çünkü siyasilerle bu sektörler iç içe”


“Ülkedeki otoritesizlikten dolayı Türkiye’den ülkeye kimlikle girişler artık son bulmalı. Düşünün Ercan Havalimanı’ndan adam cebinde uyuşturucu ile giriş yapıyor, yakalanınca “KKTC’de serbest değil mi?” diye açıklama yapıyor. Bu olacak gibi değil”


Kazım DENİZCİ

Sosyal Demokrat Parti Kurucu Başkanı Tözün Tunalı, ülkede düzensizlik ve otoritesizliğin kol gezdiğini söyleyen Tunalı, siyasi partilerin çıkarları doğrultusunda hareket ederek halkın sorunlarını, ülke adına yapılacak olumlu adımları göz ardı ettiklerini iddia etti. Tunalı, “Partiler sadece kendilerini ve yandaşlarını düşünüyor. Halkım için ve ülkem için bir şeyler yapmam gerekir düşüncesinden uzak kalındı. Ülkemizin deneyimsiz ve şahsi çıkarları ön planda tutan zihniyetler tarafından yönetilmesi ülkeyi çökme noktasına getirdi. Ülkede büyük bir kimlik değişiminin yaşanmasının gelecekte sorunlar yaşanacağı ve önlem alınmazsa büyük olayların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Yıllarca kendi kimliğini korumak için mücadele veren Türk insanının bu düzen ve otoritesizlikten yok olmaya devam edeceğini üzülerek söylemem gerekir” dedi.

“Gücü elinde tutanlar yandaşları için çalışıyor”

Gücün siyasilerin elinde olduğunu gelecekle ilgili her şeyin siyasiler tarafından şekillenebileceğini ifade eden Tunalı, “Gücü elinde tutan siyasiler ülkeyi yönetmek yerine kendi yandaşlarına, ailelerine yönelik icraatlara imza attılar” açıklamasında bulundu. Siyasi partilerin yıllarca aynı amaç için hareket ettiğini belirten Tunalı, “Tek bir amaçları vardı. Bunun için ellerinden geleni yaptılar. Hep iktidar olup, hep saltanat sürmek. Ve maalesef bu amaçlarını da gerçekleştirdiler” dedi.

“Değişim şart”

Ülkede bir değişimin şart olduğunu vurgulayan Tözün Tunalı, sürecin zor olduğunu ancak değişime inancının olduğunu söyledi. Tunalı her fırsatta Türkiye adının kullanılarak siyasiler tarafından rant elde edildiğini, halka benden olmayan vatan hainidir düşüncesinin empoze edildiğini dile getirdi. Siyasi yapının bölünmelerin önünü açtığını ifade eden Tunalı, 1974 sonrasında ülkemize gelip yerleşen TC kökenli vatandaşlar üzerinden politikalar yapıldığını, toplum üzerinde Türkiyeli-Kıbrıslı ayrılığının yaratıldığını iddia etti. Sorunların her geçen gün artarak devam ettiğinin altını çizen Tunalı, “Yaratılan bu ayrımcı politika her zaman sıcak tutuldu. Böylelikle Türkiye’ye şirin görünme yolları arandı” dedi.

“Hiçbir adım atmadılar”

Seçim dönemlerinde siyasi partilerin değişimden bahsettiğini ancak ülkede değişim adına hiçbir adım atılmadığını dile getiren Tunalı açıklamasına şöyle devam etti:

“Kumar, uyuşturucu, cinayet, adam öldürme, rüşvetin kol gezdiği bu düzende yıllardır hiçbir önlem alınmadı. Ülkemizin tanınması için hiçbir girişimde bulunulmadı. Maalesef her gelen hükümet ve birçok vekil illaki bir zenginin veya işadamlarının adamı oldular. Her seçim döneminde değişimden bahsediliyor fakat bu değişim bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü menfaatçi bir kesim yaratılarak oyları böyle parselleyerek iktidar koltuğunda oturmayı becerdiler. Ne acıdır ki yetkili makamlara gelen birçok siyasinin mal varlıkları kısa sürede on katına çıkıyor. Nereden buldun yasasının olmadığı bir ülkede yaşamanın zorluklarını gördükçe biz halen neden devlet olmadık sorusunu hep gündeme getirdi. Kara paranın sürekli aklanması ile üçüncü dünya ülkelerinin bize sıcak bakmadığı gün gibi ortada.”

Kıbrıs konusunda uzlaşma mümkün değil

Değerlendirmelerine Kıbrıs konusuyla devam eden Tunalı, anlaşmadan yana olduğunu ancak görünen tabloda çözümün mümkün olmadığını kaydetti. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin mührünü elinde tutan Rum tarafının gücünü paylaşmayacağını belirten Tunalı, anlaşmadan yana olmayanın Rum tarafı olduğunu belirtti. Gerçekleştirilen görüşmelerde uzlaşı için uzatılan tüm ellerin Rum tarafınca geri çevirildiğini söyleyen Tunalı, bu şartlar altında Kıbrıs sorununun çözümünün mümkün olmadığını açıkladı. 

Sürecin, ortaya çıkan engellerle uzatıldığını ifade ede Tunalı, “İki seçenek var. Bir tanesi federal çözüm diğeri iki devletli bir federasyon yapısı. Bu kadar uzun bir sürecin yaşandığı Kıbrıs’ta benim şahsi görüşüm artık iki devlet üzerinde çalışılması gerekir. 1960 Kıbrıs Anayasanın ortadan kalkması ile ve de Kıbrıs Türk Federe Devletini ortadan kaldırmakla büyük hata yapıldığını düşünüyorum. Nedeni ise başta FIFA’nın verdiği özel izinlerle sportif temaslar yapılmaktaydı. KTFD ortadan kalkınca FIFA KKTC diye bir devlet olmadığını söyleyerek önümüzü tıkadı. Kendi elimizle ettik kendi boynumuzla çekiyoruz. Şu anki konjonktürde Kıbrıs’ta gaz yataklarının ortaya çıkması ile Kıbrıs konusu daha büyük önem kazandı. Büyük ülkelerin gaz konusunda iştahının kabarması ise olası bir anlaşmanın yönünü hep değiştirdi. KKTC olarak hiçbir zaman ihracata yönelik bir plan program üzerinde çalışılmadı. Ülkemize ambargo var diyerek  hep içe yönelik karar üretildi” şeklinde konuştu.

Ekonomi diye bir şeyimiz maalesef yok

“Bir ülkenin ayakta durması için ekonomisinin güçlü olması gerekir” diyen Tunalı  “Bizde bilimsel olarak hazırlanmış bir ekonomik yapı yoktur. Gelecekle ilgili hiçbir dizayn yapılmadı. Gelişigüzel günlük kararlarla herkesin her istediğini yapabilen bir ekonomik düzende boğulup gidiyoruz. Yıllarca doğrudan gelir destekli bir yapı oluşturarak ben nasıl oy alırım hesapları ile ekonomiyi yönetmeye çalıştılar. Geleceği maalesef hiç kimse düşünmedi. Oysa KKTC de üretilmesi gereken çok şeye gerek yok. Ülkenin yapısı belli. Bir ada ülkesinin büyük yatırımlara ihtiyacı yoktur. Zaten ihracatımız sınırlı bir düzeyde. Her mahallede market, her köşede bir meyhane, eczacı, kebabçı, berber, benzin istasyonu var. 

“Artık Yeşilada değiliz”

Bizim ülkemiz artık Yeşilada değil. Ülkemizin toprak analizleri de yapılmıştır. Kurak bir iklim yapısına sahibiz. Çiftçilikte artık sınırlı ekimin yapılması gerekir çünkü bu işlerden de rant elde eden kesim çok. Adam tarlasını sürmüyor, libazmasını atmıyor tohumunu da atmadan kuraklık parası için hükümetten kuraklık parası istiyor. Nerede bu bolluk? Yıllardır aynı sistem devam ediyor. Menfaatçi kesimler hangi hükümet gelirse gelsin hep bu şekilde grev tehdidi ile yaratılan düzenden beslenmeye devam etmek istiyor. Ülkede bir sistem yoktur. Hep ahbap çavuş ilişkileri ile ülke yönetilmeye çalışılıyor. Dar bir yapıya sahip olan ekonomimizin düzelebilmesi için verilecek olan teşviklerin bilinçli bir şekilde ve ihracata yönelik verilmesi gerekir. Ayrıca ekonomimizin büyümesi için sektörel bazda yatırımların kısa süreli teşviklendirilmesi elzemdir. Bu alanlarda bu şekilde bir çalışma başlatılırsa gençlerimizin de istihdam açısından önü açılacak ve göçler de durmuş olacak” ifadelerine yer verdi.

Menfaate dayalı siyaset bitmelidir

Gelişmiş ülkelerde sistemin belli olduğunu kaydeden Tunalı “Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gelişmiş ülkelerdeki sistemler bellidir. Bir çalışma başlatılıp ülkemize gerekli olan sistemin derhal belirlenip uygulamaya konulması gerekir” dedi.

Tunalı ülke insanının sosyal demokrat bir yapıya sahip olduğunu ancak var olan sosyal demokrat kesimin dağılmasından kaynaklanan sıkıntıların da meydana geldiğini ifade etti. Tunalı sözlerine şöyle devam etti:

“Birçok partinin içinde sessiz ve etkisiz durumda kalıyor. Küçük bir toplum olmanın cezasını çeken yine halkımız oluyor. Düzen avcılığı partilerin şu anki görüntüsüne bakacak olursak ne ideolojileri ne de gelecek ile ilgili bir fikirleri yoktur. Yapılması gereken bölünüp parçalanan insanlarımızın ve özellikle gençlerimizin geleceğe sahip çıkacak düzenin yaratılması için siyasette etkin olmalarını arzulamaktayım. Gözü kapalı oy vermenin son olması gerekir. Hatta ülkemizde iki veya en çok üç partinin olmasından yanayım. Sağ, sol ve sosyal demokrat kesimleri temsilen partilerin mücadele vermesi gerekir. Halk da kendini hangi kesimde hissediyorsa ona destek vermelidir. Memnun değilse bir sonraki seçimde diğer partilerden birine oy vermeleri uygun olacak kanaatindeyim.

Kurumlar Vergisi artık sınırlanmalı

Bugün ülkedeki vergi adaletsizliğinin temelinde Kurumlar Vergisi yatmaktadır. Yıllardır Kurumlar vergisi vermeyen ve hep yatırım yapıyorum diyerek bir kuruş vergi vermeyen çok zengin kurumlar ve şahıslar yaratıldı. Üniversiteler ülkesine döndü. Bu üniversitelerin ve otellerin  açılmasına karşı değilim fakat bunun da bir sınırı olmalıdır. Ülkemiz şu anda bunu kaldıramayacak duruma geldi. Bu iki sektörün tüm yatırımları vergiden muaftır. Bir kuruş vergi ödemiyorlar. Hatta zaman zaman basına düşüyor. Bu yerlere yapılan yatırımlar için dış ülkelerden gelen malzemeler çok fazla gelip satışının yapıldığını duyuyoruz. Ülkemize yazıktır. Kişileri zengin etmekten öteye gitmiyor. Hep zarar gösterip yüzlerce ev alan kişiler ve devlete bile borç verecek kadar ekonomik gücü olan insanlar yetiştirildi. Bugün Merkez Bankasının açıklamalarına baktığımızda bu yıl 17 milyar liranın fazlalığından bahsediyor. Bu paralar kimindir ve nasıl kazanıldı ne kadar vergi ödendi?Kimse bu konuya el atmıyor. Korkuyor…

Ülkede otorite yok

Bir ülkede eğer otorite boşluğu olursa fuhuş, kumar, uyuşturucu, mafya düzeni, kaçakçılık, rüşvet bu gibi sektörler hep güçlenir. Bu sektörlerin önüne hiç kimse şu anda geçemiyor. Çünkü siyasilerle bu sektörler iç içe. Öğrenci kisvesi altında memlekete gelen kesimler pis işlerin içinde. Para aklama işlerinde hep yabancılar ve hatırı sayılır kişiler hep yerlerini almaktan korkmuyorlar. Aniden zengin olanların nereden buldun hesabı sorulmuyor. Çünkü ülkede otorite yok. Eğer otorite olsa bunların hiçbiri olmayacak veya asgariye inecektir. Üzülerek söylemem gerekir ki ömrümüzü ülkemiz için adayanlardan birisiyim. Gidecek başka bir toprağım yoktur. Arzum bu otoritesiz düzenin biterek bir dünya ülkesi olmasıdır. Arzum ülkesini terk etmek zorunda kalan ve başka ülkelere gidip yerleşen kişilerin geri dönmesidir.

Kimlikle giriş derhal yasaklanmalı

Ülkedeki otoritesizlikten dolayı Türkiye’den ülkeye kimlikle girişler artık son bulmalı. Düşünün Ercan Havalimanı’ndan adam cebinde uyuşturucu ile giriş yapıyor yakalanınca “KKTC’de serbest değil mi?” diye açıklama yapıyor. Bu olacak gibi değil. TC ile bu konuda konuşulup bu durum ortadan kalkmalı. Kimlikle yapılan birçok giriş sonrasında birçok kişi geriye dönüş yapmayarak ülkede kaçak olarak kalabiliyor. TC’de aranan birçok kişi sahte kimlikle KKTC’ye elini kolunu sallayarak girebiliyor. Yani KKTC sorma gir hanı gibi oldu. İşte otoritenin olmadığı bir ülkenin dezavantajlarını yaşıyoruz. Aman Türkiye bize ne diyecek kaygısından artık kurtulmak gerekir.

Dernekler sorun olacak

Şu anda Kıbrıslı Türk insanının kültürü yok olma noktasına geldi. Yüzlerce dernek açılarak etkin olunmaya çalışılıyor. Bu derneklerin artık kültür derneği olmaktan ziyade siyasetin ilk basamağı olduğunu görmekteyiz. Siyasi olmayı düşünen kesimlerin ilk düşündüğü  bu dernekleri kullanmaktır. Ya başkan olayım ya da yönetime gireyim daha sonra derneğin gücünü arkama alıp meclis yolu açılsın deniliyor. Öyle bir duruma geliniyor ki Meclis’te bir gün gelecek dernek yöneticileri hep etkin olacak. Bu durumu göremeyen düşünceler  vardır. Ülke bölünmüş kimsenin haberi yoktur.


Vatandaşlığa sınır konmalı

Ülkemiz artık dışarıdan vatandaş kabul edecek durumda değildir. Her yönüyle değerlendirilecek olursa ülkemiz artık daha fazla insanı kaldırmıyor. Dünyada birçok örneği vardır. Beyaz kimlik verin sadece yerel yönetimlerde oy verebilsinler. Tüm hakları bir vatandaşın neyse onlara da aynı haklar verilsin. Şu anki tabloda durum çok vahim noktaya geldi. Siyaset tehdit altına girdi hala uyuyoruz. Bir toplum düşünün ki kendi ülkesinde egemen olamasın. Bir toplum düşünün ki kendi kendini yönetemesin. İşte yıllardır yanlış uygulamalar bizleri bu noktaya getirmiştir. Önerim Anayasada değişikliğe gidilip tek vatandaşlık konusu gündeme getirilsin görelim sonucu. Ya kendi ülkenin vatandaşlığı ya KKTC vatandaşlığı denilsin, kimse KKTC vatandaşlığını kabul etmeyecek diye düşünüyorum. Nedeni ise yarın AB kapısı açılırsa düşünceleri hep beyinlerde yer alıp vatandaş olmak isteniyor. Hatta işçiler sırf 350 TL çalışma izni parası vermesin diye vatandaş olmak isteyenler vardır. Hakkı olan değil hakkı olmayan birçok kişi vatandaş oldu. Sorumlusu bugüne kadar ülkeyi yöneten hükümetler.

Bu sistemle  devlet olunmayacak

Şu anki sistemin devam etmesi durumunda bizim devlet olma şansımız yok. Radikal kararların alındığı, otoriter bir hükümet yapısının oluşması, halkını düşünen partilerin iktidara gelmesi ve ideolojilerin hayata geçirileceği bir sistem gelmelidir. Teknokrat bir hükümet yapısının ülkemize yararlı olacağını düşünmekteyim. Bunun adına ister başkanlık ister parlamenter sistem deyin ne denirse densin herkes bakan olamamalı. İşini bilen ve hesap sorulabilecek bir yapının oluşturulması gerekir. Seçilen vekiller meclis’te sadece yasama işlerini yapmalıdırlar. Teknokrat bakanlar ise yürütmeyi yapıp kendilerinden hesap sorulacağı bilinci ile o koltuğa oturacaklar.

24 Haziran sonrası siyasette ve Kıbrıs konusunda hareketlilik olacak

24 Haziran sonrasında TC’de ve KKTC’de hem Kıbrıs konusunda hem de siyasette çok değişikliklerin olacağına inanıyorum. Ülkemiz iyi yönetilmiyor. Halkın yararına hiçbir adım atılmıyor. Çürümüş zihniyetlerin devam ettiğini üzülerek görüyorum. Birbirlerinden farkları maalesef yoktur. Ülkemizin geleceğini ipotek altına aldırıyorlar. Zengin ailelerin daha zengin olduğu, fakirin daha fakir duruma düşürüldüğü düzen devam ediyor. İyi takip edilsin kimler siyasette, kimler geçti, neleri var, kimler geldi, neleri olacak? Bu felsefe ile ülke yönetilemez. Kanımca yeni oluşumların olmasını beklerim.

Belediye seçimleri partilerin yüzünü ortaya çıkardı

24 Haziran Belediye seçimlerinde kim hangi partinin adayıdır belli değildir. Asgari müşterekte birleşiliyor ve hep birlikte hareket ediliyor. Bir parti bir bölgede kendi adayını, diğer bölgede diğer partinin adayını destekliyor. İdeoloji nerede kaldı. Sadece benim adamım kazansın her türlü işe razıyım mantalitesi ile halkın karşısına çıkılıyor. Belediye meclis üyelikleri bir başka rezalet. Kim kimdendir bilinmez. Bu yanlışlarla ülkeyi yönetmek ve benim partim ideoloji partisidir demek yüzsüzlüktür. Bu durum, “biz halkımız için yola çıktık” demekle olmaz. Halkımızı nereye kadar kandıracaksınız?

Siyaset  bu ise ben yokum

Uzun yıllar bürokrat olarak ülkeme hizmet verdim. 35 yılım böyle geçti. Bu tecrübeyle ülkeme daha üst kademede nasıl hizmet verebilirim düşüncesi ile siyasete girmeye çalıştım. Fakat beceremedim. Bizim ülkemizde meğer siyaset için yalan, menfaat, yalakalık, el öpen, tamam efendimci zihniyette olunması gerektiğini gördüm. Ben bunları yapmadım. Beni zaten herkes Tözün Hoca olarak biliyor. Bundan daha büyük bir onur ve şeref olamaz. O nedenle şu anki düzende benim siyaset yapmam söz konusu değildir. Halkımızdan bana baskılar var, “SDP’yi yeniden hayata geçir hoca” diyorlar. Zaman her şeyin ilacı olacak. Bu ülkede dürüst bir sosyal demokrat partiye ihtiyaç vardır. Bunun bilincindeyim. Eğer şartlar oluşur ve yeniden halk bize büyük ilgi gösterirse neden olmasın?

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam