DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20588673,11%

"Toplum heyecanını yitirdi"

ABONE OL
16 Mart 2016 09:31
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Deniz ABİDİN

 

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Murat Tüzünkan,  haftasonu Türkiye’nin Başkenti Ankara’da meydana gelen terör saldırısı çerçevesinde son yıllarda AKP hükümetinin dış politikası ve Kıbrıs müzakere sürecini değerlendirdi.

 

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Murat Tüzünkan,  Ankara gibi bir yerde çok kısa sürede bu kadar çok patlamaların meydana gelmesinin tedirginlik yarattığını belirterek, bu olayların herkesin neredeyse yanındaki insandan şüphe duymasına yol açtığını belirtti. Tüzünkan, terörün  en büyük amacının insanları tedirgin etmek olduğuna vurgu yaparak, terörün amacının korku salmak ve korkuyla yaşamaya mahkum etmek olduğunu belirtti. Tüzünkan, siyasi otoriteye siyasi mesajlar vermenin de terörün en büyük amacı arasında olduğunu kaydetti. Tüzünkan, Reyhanlı’dan başlayan ve Suruç ile devam eden bir süreçtren bahsetmek gerektiğini kaydederek, Ankara’daki patlamaların da  bir stratejik hedef doğrultusunda gittiğini belirtti.

 

“Konuşmayan bir toplum bir anda konuşmaya başladı”

Tüzünkan, en büyük önemli noktalardan birinin Ortadoğu’daki gelişmeler olduğunu anlatarak, Türkiye’deki hükümetin demokratik açılım paketinin içinin boş olduğunu, daha sonra içi bir parça doldurulmuş, belirli çıkarlar doğrultusunda ortaya çıkmasıyla birlikte negatif yansımalarının değişik açılardan görüldüğünü  kaydetti.

Tüzünkan şunları söyledi: “AKP kurulduğu günden itibaren  Ahmet Davutoğlu partinin dış politikasını belirleyen isim oldu . Davutoğlu,  ‘Stratejik Derinlik’ kitabında yazdıklarını,  politikaya girdikten sonra da şekillendirmeye başladı.  Avrupa’nın ve ABD’nin gerek Türkiye gerekse Ortadoğu ülkeleri üzerinden belirlediği stratejik hedeflerle, AKP ‘nin ortaya çıktığı dönemde bir hedef var. 2001’in sonundan itibaren bir kesişme söz konusu. Erdoğan Başbakan olmadan önce hem ABD’de hem de Avrupa’da görüşmelerde bulundu. Belçika ve İsviçre modelleri dendi, bunun sonunda da Annan Planı’nda Sayın Denktaş’a karşı Türkiye’nin önde gelenleri ile medya üzerinden tartışma ortamına girildi. Bunun iç politikamıza da yansımaları oldu. Konuşmayan bir toplum bir anda konuşmaya başladı. Annan Planını en ateşli bir şekilde savunan bir AKP hükümeti ortaya çıktı. CTP ile örtüşen bir siyaset oluştu. AKP batı nezdinde siyasetini bu şekilde şekillendirdi. Yaşar Yakış ile olan bir mülakatımda, Yakış bunu şu şekilde dile getirdi ki, hiçbir türk hükümetine verilmeyen desteğin o dönem AKP hükümetine verildiğini  ve hiçbir olumsuz  eleştiri getirilmediğini anlattı”

 

“AKP hükümetinin hedefi bölgesel güç olma”

Tüzünkan, AKP’nin en büyük dış politika hedeflerinden bir tanesinin bölgesel güç olma hedefi olduğunu dile getirerek, kitabında da en büyük ana fikrin bölgesel güç olma  ve bölgesel politikalarla nasıl hareket edilmesi gerekliliği olduğunu kaydetti. Murat Tüzünkan, Davutoğlu’nun kitabında, Kıbrıs’ta hiçbir Türk olmasa bile hangi ülkenin bölgesel güç hedefi varsa onun mutlaka bir Kıbrıs meselesi olması gerektiğini kaydetti. O dönemde Türkiye’nin dış politikası ile Amerikanın ve Avrupanın dış politikasında bir kesişme olduğunu anlatan Tüzünkan, Türkiye’nin bölgesel güç olma, Amerika’nın da Türkiye üzerinden Ortadoğu ülkeleri üzerinde bir değişim modeli yaratma hedefi olduğunu söyledi.

 

“Ilımlı islam demokrasisinin tutmayacağı belliydi”

Murat Tüzünkan, bunun adına ılımlı islam demokrasisi  modeli denildiğini anlatarak,  bunun AKP’nin bölgesel güç olma hedefleriyle ılımlı islam demokrasisi  modelinin birbirini besleyen iki kavram haline geldiğini belirtti. Tüzünkan, burada yapılan en büyük hatalardan bir tanesinin ılımlı islam demokrasisinin Türkiye’yi bir taraftan muhafakar bir yapıya götürerek dini değerlerin çok daha ön planı çıktığı bir yapıya götürdüğünü söyledi. Tüzünkan şöyle devam etti: “Ilımlı islam demokrasisi çok doğru bir kavram değil. Burada savunulması gereken temel ilke  etik kavramlardır. Demokrasiyi sağlam bir şekilde entegre edemezseniz ister Ilımlı islam demokrasisi olsun isterse başka birşey bu süreç kendini başka bir sürece bırakacaktır. Ilımlı islam demokrasisine dini anlamda bakıldığında ise, bunun tutmayacağı en başından belliydi. Türkiye’nin bu anlamda model olması dinsel açıdan mümkün değildi. Bölgede dini anlamda biri İran diğeri de Suudi Arabistan olmak üzere iki ülke var. AKP’nin AB ‘ye üyelik sürecini çok ciddi bir şekilde sürdürdüğü bir dönemde demokratik kuralların işlemesiyle Türkiye’nin özellikle Suriye ile ilişkisi çok iyi bir noktaya geldi. Suriye’de her tarafta  Erdoğan’ın fotoğrafları vardı, ben bunu gözümle gördüm”

 

 

“Rusya’nın gelmesiyle güç dengesi bozuldu”

Tüzünkan, iki ülke arasında “Bahar” havası eserken  Türiye’nin yanlış yönlendirilmesi sonucu Suriye ile olan ilişkilerinin bozulduğunu kaydetti.  Suriye’de zorlama bir muhalif güç olduğuna dikkat çekerek, böyle bir durumda da Rusya’nın bu bölgeye  gelmesiyle güç dengesinin bozulduğunu belirtti. Tüzünkan, “Dış politikayı içselleştirme yapılacak en büyük hatalardan biridir ve ne yazık ki bu yapıldı”dedi.

 

“Akıncı ile Türkiye hükümeti arasında bir ayrışma yok”

Tüzünkan, Kıbrıs sorununa ilişkin yaşanan gelişmelere de değinerek, Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesinin olumlu bir hava yarattığını belirterek, iki liderin de ılımlı mesajlar verdiğini, AB’nin de sürece olumlu katkısı  olduğunu söyledi. Tüzünkan,  Kıbrıs’ta bir çözümün Türkiye’nin  Batı dünyası nezdindeki meşruhiyetini yeniden kazanma açısından önemli bir unsur olduğunu kaydetti. Tüzünkan, bir Brüksel görüşmesinden bahsedildiğini söyleyerek, perde arkasında birçok görüşmenin yapıldığının bilinmekte olduğunu belirtti. Tüzünkan, Akıncı ile Türkiye hükümeti arasında bir ayrışmanın olduğunu düşünmediğini dile getirerek, bunun belli bir politikanın ürünü olduğunu söyledi. Tüzünkan, birçok kararın Kıbrıs’ta alındığına işaret ederek, Türkiye’nin de teyitinden sonra müzakere masasına götürüldüğünü söyledi. Burada Türkiye’nin Akıncı’yı bertaraf etme düşüncesinin olmadığını ifade eden Tüzünkan, 2004 yılından beri hep sürekli masada olan birşeylere karşı bazı şeylerin alınması konusunda bir işbirliği yapıldığını, özellikle Ercan meselesinin son yıllarda önem taşıdığını belirtti.

 

“2017 yılı içinde bir referandum olabilir”

Murat Tüzünkan,  mülteci sorunun önemli olduğunu belirterek, Yunanistan’ın da bu konuyla ilgili sorunları olduğunun görüldüğünü söyledi. Tüzünkan, Akıncı’nın kullandığı pozitif tutumun Avrupanın sempatisini kazandığını ifade ederek, Anastasiadis’e,  bu kez de sonuç çıkmazsa başka bir modele gidilibilir mesajı verildiğini kaydetti. Tüzünkan, “Bu yıl içinde değil de 2017 yılı içinde bir referandum yapılacağına inanıyorum ” diye konuştu.

 

“Ciddi konularda henüz bir adım atılmış değil”

Tüzünkan şunları söyledi: “Kıbrıs türk toplumunun da artık belli bir noktada önüne bakması gerekir. Verilen mesajlar hep pozitif, ancak sorun yaratan ciddi konularda henüz bir adım atılmış değil. Bu süreci çok yakın bir şekilde takip etmemiz gerekiyor. Burada hukuki bir zemin içinde bir mücadele söz konusu. Siyasi çözüm bulmak için bir takım stratejiler vardır. Bir al-ver sürecini bizim siyasilerimiz de dillendiriyor. Metinde yazan bazı şeylerin bir süre sonra uyumsuzluk göstermesi durumunda aldık diye düşündüğümüz bazı şeyleri kaybetme tehlikesi de olabilir. O nedenle birçok noktanın hukuki anlamda altının doldurulması gerekiyor”

 

“Toplumsal heyecan azaldı”

Tüzünkan, Rum basını merkezli gelen haberler üzerinden bir tartışmanın yaşandığını anlatarak, Cumhurbaşkanının zaman zaman  bilgilendirme toplantıları yaptığını, ancak eskiye göre toplumsal heyecan olarak en az seviyede olduğumuzu belirtti. Tüzünkan, halkta, ekonomik sıkıntılar, sosyal, kültürel problemler ve umutsuzluk ile güvensizliğin daha ön planda olduğunu söyledi. Tüzünkan, “Önceleri, bir görüşme olduğunda tüm TV kanalları canlı yayın yapardı, birçok açıklama yapılırdı, ancak şimdi çok sıradan bir hal aldı. En heyecansız bir dönemi yaşıyoruz”dedi.

 

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam