DOLAR 32,2719 -0.23%
EURO 34,8245 0%
GBP 40,6263 0.05%
ALTIN 2.432,690,17
BITCOIN 2057219-0,79%

Tarihi kararın tam metni

ABONE OL
24 Şubat 2018 07:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

LEFKOŞA CEZA MAHKEMESİ HUZURUNDA

                                                                                            Dava No: 1336/2018

 DAVAYI İKAME EDEN: KKTC BAŞSAVCISI, Lefkoşa.

                                     -ile-

SANIK: 1- Abdulhadi Doğan, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, İşçi, Yaş 20.

2- Oktay Güney, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, İşçi, Yaş 32.

3- Mehmet İpek, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, Şoför, Yaş 52,

4- Bayram Ak, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, İşçi, Yaş 34,

5- Ahmet Türkmen, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, Elektrikçi, Yaş 45,

6- Ümit Taş, Merkezi Cezaevi, Lefkoşa, İşsiz, Yaş 39.

Aleyhine.

Tarih   :           21/2/2018

Saat    :            14.15 

Hazır   :           İddia Makamı tarafından Sv. Ayşe KAYMAK ŞADİ hazır.

                         Sanıklar hazır tarafından Av. Enver ÖZTÜRK ve Av. Recep 

                         Soner SAĞLAM hazır.

KARAR

Huzurumdaki Sanıklar, KKTC Başsavcısının ikame ettiği ithamname ile aleyhlerine getirilen 7 davadan itham edilmişlerdir. Bu davalar şunlardır:

Sanıklar 1. Davada, Fasıl 154 m.20, 21, 70 ve 71. maddelerine aykırı olarak, 22.1.2018 tarihinde, Lefkoşa’da bulunan 2.Selim Caddesi ile Osman Paşa Caddesi’nin kesiştiği kavşakta bulunan Arca Apartmanı’nın 2.katında faaliyet gösteren Afrika Gazetesi olarak bilinen yerin önünde, bir suç işlemek veya ortak amacı gerçekleştirme maksadı ile bir araya toplanmak suretiyle kanunsuz topluluk oluşturmakla;

Sanıklar 2. Davada, Fasıl 154 m.20, 21, 70 ve 72. maddelerine aykırı olarak, birinci davada belirtilen tarih ve mahalde, bir suç işlemek veya ortak amacı gerçekleştirme maksadı ile bir araya toplanarak huzur ve sükunu bozacak, halkı dehşete düşürecek şekilde davranışlarda bulunmak suretiyle ayaklanma suçunu işlemekle;

Sanıklar 3. Davada, Fasıl 154 m. 20, 21, 70, 73 ve 75. maddelerine aykırı olarak, birinci davada belirtilen aynı tarih ve mahalde, bir suç işlemek veya ortak amacı gerçekleştirme maksadı ile bir araya toplanarak, huzur ve sükunu bozacak, halkı dehşete düşürecek şekilde davranmak suretiyle ayaklandıktan sonra, bir başmüfettiş rütbesindeki polis mensubu tarafından dağılmalarını emreden bir bildiri okunmasına ve makul bir süre geçmesine rağmen ayaklanmaya devam ederek bildirimin okunmasından sonra ayaklanma suçunu işlemekle;

Sanıklar 4. Davada, Fasıl 154 m. 20, 21, 70, 73 ve 78. maddelerine aykırı olarak, birinci davada belirtilen aynı tarih ve mahalde, bir suç işlemek veya ortak amacı gerçekleştirme maksadı ile bir araya toplanarak huzur ve sükunu bozacak, halkı dehşete düşürecek şekilde davranışlarda bulunmak suretiyle ayaklandıktan sonra, yasa dışı olarak tasarruflarında bulundurdukları çeşitli ebatlardaki taşlar ve demir borular ve sert cisimler ile Afrika Gazetesine ait pencere camlarını, balkon camlarını, tabelalarını, güvenlik kamerasını ve giriş kapısını, Özok Şirketine ait vitrin camını ve pervazlarını, Olgun Fotoğrafçılığa ait bezden mamül reklam panosunu kasten ve kanunsuz olarak kırarak zarar verip toplamda 17,457.00 TL tutarında hasara uğratarak ayaklananların zarara sebep olması suçuyla;

Sanıklar 5. Davada, Fasıl 154 m. 20, 21, 324 (1) maddelerine aykırı olarak, birinci davada belirtilen aynı tarih ve mahalde, kasıtlı ve yasadışı olarak tasarruflarında bulundurdukları çeşitli ebatlardaki taşlar ve demir borular ve sert cisimler ile Afrika Gazetesine ait pencere camlarını, balkon camlarını, tabelalarını, güvenlik kamerasını ve giriş kapısını, Özok Şirketine ait vitrin camını ve pervazlarını, Olgun Fotoğrafçılık’a ait bezden mamül reklam panosunu kasten ve kanunsuz olarak kırarak toplam 17,457 TL tutarında hasara uğratarak kasti hasar suçuyla; 

Sanık 1-4-5, 6.Davada, Fasıl 154 m.20, 21, 280. maddesine aykırı olarak, birinci davada belirtilen aynı tarih ve mahalde, bir suç işlemek maksadı ile Afrika Gazetesi’nin doğuya bakan balkonuna girmek suretiyle mülke tecavüz suçuyla; 

Sanıklar 7. Davada, Fasıl 154 m.20, 21. ve Fasıl 159 Tecavüzi Silahlar Yasası’nın 2 ve 3(1)(2) maddelerine aykırı olarak, birinci davada belirtilen aynı tarih ve mahalde, tasarruflarında tecavüzkar alet olan müteaddit büyüklükte ve sayıda taşlar, demir borular ve sert cisimleri taşımak suretiyle tecavüzi alet taşıma suçuyla itham edilmişlerdir. 

Sanıkların Mahkeme huzurunda itham edildikleri güne kadar izlenen yargılama sürecine kısaca değinmeyi gerekli görürüm. 

Sanıklar zanlı sıfatıyla ilk olarak 30.1.2018 tarihinde Mahkeme huzuruna çıkarılmış, bu tarihte KKTC Başsavcılığı Zanlıların methalder oldukları suçların ciddi suçlar olduklarını, ayaklanma suçlarında binaya verilen hasarlarda yasanın müebbet hapis öngördüğünü ifade ederek ve fakat Zanlıların teminata bağlanarak serbest bırakılmasını talep etmiş, Zanlı avukatlarının talebi de bu doğrultuda olmuştur. Mahkeme huzurundaki şahadeti ve talebi değerlendirerek suçun ciddiyetine, zanlıların ileride Ağır Ceza Mahkemesi yargı yetkisi kapsamında yargılanacak olmalarını ve ileride bu kapsamda hapislik cezası almalarının kuvvetle muhtemel olduğunu mevzuatımız ve içtihat kararlarımız ışığında değerlendirerek tüm Zanlıların 1 ayı geçmeyen bir süre Merkezi Cezaevi’nde tutuklu kalmalarına emir vermiştir. Bu davanın İthamnamesinden de görülebileceği gibi bu kararın akabinde, takriben 3 gün sonra KKTC Başsavcılığı Sanıkların aleyhlerine olan ve bu Mahkeme huzurunda görüşülen davaları ikame etmiştir. 5.2.2018 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesi’ne havale edilmesi amacıyla İlk Soruşturma (PI) olarak günlenen davada yine KKTC Başsavcılığı’nın Mahkemeler Yasası’nın 27(2) maddesi tahtında kendisine verilen yetkiyi kullanarak ilgili gün, davaya “consent” verdiği böylece Sanıkların itham edilecekleri davaların tümünün, tek yargıçla oturum yapan ve Mahkemeler Yasası’nın 27(1) maddesi gereğince yargı yetkisi kullanan ve ceza takririnin 200.000 TL para cezası ve azami 5 yıl hapislik ile sınırlı olan, işbu mahkeme huzuruna getirildiği dosyadan görülmektedir. Mahkeme huzurunda teminat aşamasında Zanlıların ileride müebbet hapisle yargılanacakları beyanı yapılmasına rağmen bu doğrultuda bir dava ikamesi yapılmadığı, buna yasal engel bulunduğu daha sonra bu Mahkeme huzurunda KKTC Başvacılığını temsilen bulunan savcı tarafından ifade edilmiştir. Mahkemeler gerek teminat aşamasında gerekse de İthamnamedeki davalarda aktarılan olgularla bağlıdırlar, re’sen kovuşturma ve araştırma yapamayacakları gibi, tahkikata da müdahale edemezler. Bu doğrultuda Common Law hukuk isteminin uygulandığı ülkemizde Mahkemelerimiz huzurlarına getirilen ve aktarılan bu olgular ve sunulan emareleri dikkate alarak bağımsız ve özgür kanaatleriyle, mevzuatımız ve içtihat kararlarımız ışığında karar verirler. 

Sanıkların işbu Mahkeme huzurunda yargılanmaya başladıkları 6.2.2018 tarihinde tarafların ihtilaflı oldukları hususları değerlendirmeleri için kendilerine süre verilmesi akabinde 7.2.2018 tarihli oturumda tüm Sanıklar yukarıda aktarılan davalardan itham edilmişler ve aleyhlerine getirilen tüm ithamları kabul etmişlerdir. 

Olayla ilgili olguları aktaran İddia Makamı, birçok ihtilafsız emare sunmuş, ardından da Sanık avukatı cezalandırma prensipleri yanında ayrıca Sanıkların cezalandırılmasında esas alınacak nispet açısından hukuki iddialarda bulunmuştur. Bu iddialardan biri olan Afrika Gazetesi içerisinden topluluğa ve/veya sanıklara kimliği bilinmeyen bir kişinin orta parmağını göstermesi akabinde olayların başladığı ve bu hususun bir “tahrik” olarak değerlendirilmesi yönündeki iddiasıdır. Savumanın bu yöndeki iddiası İddia Makamı’nın olguları ile farklılık gösterdiğinden ve bu farklılık Mahkeme’nin 7.2.2018 tarihli oturumunda değerlendirilerek, suçların işlendiği ile ilgili olmayan ve sadece anlatımlar arasındaki farklılıklara matuf olan bu iddianın ispatına yönelik Savunmaya imkan verilmiş ve Savunma bu iddiasını ispat amacıyla Mahkeme’ye birçok tanık celpetmiş ve emareler sunmuştur. İddia Makamı da Savunmanın bu iddiasına mukabil tanık şahadetine başvurmuş ve emareler ibraz etmiştir. Savunmanın bu yöndeki iddiası aşağıda etraflıca incelenecektir. 

Meselenin İhtilafsız Olguları:

İddia makamının aktarmış olduğu ve Savunma avukatları tarafından da itiraza uğramayan dolayısıyla ihtilafsız olan olgular şöyledir:

22.1.2018 tarihinde saat 9.30 raddelerinde Lefkoşa’da 2.Selim Caddesi ile Bedrettin Demirel Caddesi’nin kesiştiği yerde bulunan Arca Apartmanı’nın 2.katında faaliyet gösteren Afrika Gazetesi’nin 21.1.2018 tarihli manşet haberinde yer alan “Türkiye’den bir işgal harekatı daha” başlıklı haberi protesto etmek için ve bu yayından etkilenerek konu gazete önünde toplanan yaklaşık bin kişilik grup eylem yapmaya başlamışlar, bu esnada saat 10.05 raddelerinde apartmanın ana giriş kapısından içeriye girmelerine görevli polis ekipleri tarafından izin verilmediği için grup içerisinde bulunan yaklaşık 15 kişi kanunsuz topluluk oluşturup ayaklandıktan sonra yine bu grup içerisindeki Sanık 1, binanın doğuya bakan kısmındaki bayrak direğine tırmanıp Afrika Gazetesi’nin balkon kısmına geçerek mülküne tecavüz ettikten sonra balkonda bulunan sandalyeyi, 2 adet 160 x 190 cm ebatlarındaki aleminyum balkon camlarına vurup kasti hasara uğratmış, Sanık 5 yine binanın doğu kısmındaki bayrak direğine tırmanıp buradan binanın doğu cephesindeki pervaz üzerinde durarak binada monteli olan Avrupa yazılı ahşap tabelayı, Avrupa yazılı ışıklı tabelayı ve Afrika Gazetesine ait güvenlik kamerasını sökerek hasara uğrattıktan sonra aşağıya doğru fırlatmış, fırlatmış olduğu bu tabela ve kamera hemen altta bulunan Özok Ltd.’e ait Vestel isimli iş yerine ait aleminyumdan mamül pergolaların kırılmasına sebep olmuş, Sanık 4 ise yine binanın doğu kısmındaki bayrak direğine tırmanıp burdan Vestel isimli iş yerine ait aleminyumdan mamül pergolaların üzerine çıkıp Afrika Gazetesinin doğu cephesindeki pencere camlarına dirseği ile vurup kırılmalarına sebep olmuş, Sanık 3, Sanık 6 ve kimliği tespit edilemeyen toplam 9 kişi tasarruflarına geçirdikleri taşları ve sert cisimleri Afrika Gazetesinin doğu cephesinde bulunan pencere camlarına atıp camların kırılmasına sebep olmuş, Sanık 2 ise bu esnada bina önünde görevli polislerin tüm engellemelerine rağmen Arca Apartmanının doğuya bakan giriş kapısından içeriye zorla girmeye çalışmak suretiyle halka dehşet vererek ayaklanıp kanunsuz topluluk suçunu işlemişlerdir. Tüm Sanıklara Saat 10:16 raddelerinde olay yerinde görevli bulunan Baş Müfettiş Hasan Karabaşak tarafından kanunsuz hale gelen bu topluluğa sükunet içerisinde dağılmalarını emreden duyuru megafonla okunduğu halde topluluk kanunsuz eylemlerine devam etmiştir. Bilahare kanunsuz topluluk saat 12:00 raddelerinde eylemlerini sonlandırıp olay yerinden ayrılmışlardır. Ayaklanan topluluğun yapmış oldukları tüm bu kanunsuz eylemler sonucunda Afrika Gazetesine, Arca Apartmanına, Özok şirketine, Olgun Fotoğrafçılık isimli iş yerine toplamda 17,457.-TL hasar meydana gelmiştir.

Yapılan tahkikat kapsamında Sanık  3, Sanık 6 ve Sanık 5 meseleyle ilgili olarak görüntülerden tespiti yapıldıktan sonra Lefkoşa Polis Müdürlüğüne celp edilmişler ve burada tahkikat memuru kendilerine ayrı ayrı işlemiş oldukları suçu izah edip yasal ihtarda bulunmuştur. Yasal ihtara cevaben Sanık 3, “Afrika Gazetesi bizi tahrik etti” diye cevap vermiştir. Yasal ihtara cevaben Sanık 5, “Şener Levent’in yüzünden bu iş bu hale geldi diye” cevap vermiştir. Sanık 6, “Böyle gazetecilik olmaz, vatanımıza küfür edemezler” diye cevap vermiştir. 

Yine ayni gün tahkikat kapsamında İskele’de tespit edilen Sanık 2 ve Sanık 4 mesele ile ilgili olarak Lefkoşa Polis Müdürlüğüne celp edilmişlerdir ve burada tahkikat memuru tarafından ayrı ayrı işlemiş oldukları suçlar izah edilip yasal ihtarda bulunulmuştur. Yasal ihtara cevaben Sanık 2, “ haklısınız, kimse Türkiye’ye işgalci diyemez” Sanık 4, “Vatanım için her şeyi yaparım” şeklinde cevap vermiştir. 

Yine yapılan tahkikat kapsamında Sanık 1 tespit edilerek Lefkoşa Polis Müdürlüğüne celp edilmiştir ve burada tahkikat memuru tarafından işlemiş olduğu suçlar izah edilip kendisine yasal ihtarda bulunulmuştur. Sanık 1 cevaben “ Ben vatanım için yaşarım, Şener Levent bizi yazdığı yazıyla tahrik etti” diye yanıt vermiştir. Yine yapılan tahkikat kapsamında Sanık 1, Lefkoşa Polis Müdürlüğünde bulunduğu bir esnada tahkikat memuruna hitaben  “Ben devletime saygılıyım size neler oldu anlatayım” demesi üzerine tahkikat memuru Sanık 1’e derhal yasal ihtarda bulunmuştur ve akabinde de Sanık 1’in gönüllü ifadesi alınmıştır.

Sanık 1 vermiş olduğu gönüllü ifadesinde özetle, olay günü eylem alanına gittiğini, oraya giderken vatanını savunmak için gittiğini, Afrika Gazetesine çıkan birilerini görünce orda bulunan demir direkten kendisinin de tırmanıp Afrika Gazetesinin balkonuna çıktığını, balkon camını balkonda bulunan sandalye ile vurarak kırdığını beyan ederek işlemiş olduğu suçları itiraf etmiştir. Bilahare yine ayni gün tüm Sanıklar tahkikat memuru tarafından aleyhlerine temin edilmiş olan derdest emri gereğince tutuklanıp Lefkoşa Polis Müdürlüğüne bağlı Merkez Karakol hücrelerine yerleştirilmişlerdir. 

Bilahare yapılan tahkikat kapsamında Sanıklara işlemiş oldukları suçlarla ilgili yazılı dava tebliğleri yapılmıştır. 

İddia Makamı mesele ile ilgili olguları aktarırken,

Emare 1 – 21.1.2018 tarihli Afrika Gazetesi’nin 1.sayfasının fotokopisi;

Emare 2 – T şeklindeki boru;

Emare 3 – Muhtelif ebatta taşlar ve sert cisimleri;

Emare 4 – Kamera;

Emare 5 – Demir boru;

Emare 6 – Sanık 1’in “Gönüllü İfadesi”;

Emare 7 – Sanıklara yapılan “Yazılı Dava Tebliğleri”;

Emare 8 – 4 adet CD.

Emare 9 – 9 adet Fotoğraf Albümü

Emare 10 – Sanık 3’ün Sabıka Dökümü,

Savunma ise Mitigation (Suçu Kabul) maksatları bakımından,

Emare 11 – 8.12.2017 tarihli Afrika Gazetesi’nde yer alan yazıyı ve/veya karikatürü.

Savunma’nın “tahrik” iddiası ile ilgili olarak yapılan duruşma esnasında ise,

Savunma tarafından,

Emare 12- 2 sayfadan müteşekkil internet çıktısı,

Emare 13 – USB

İddia Makamı tarafından,

Emare 14 – 1 adet CD,

Duruşma sonrasında ise yine Savunma Mitigation maksatları bakımından,

Emare 15-  6.2.2018 tarihli 4 adet Ödeme Makbuzu’nu emare olarak sunmuştur. 

Öncelikli olarak Sanıkların itham edildikleri suçların olguları ve unsurları açısından taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığından, Mahkeme huzurunda Sanıkların yaptıkları kabul beyanlarını, suçlarla ilgili aktarılan olguları ve sunulan emareleri bir bütün olarak değerlendirdikten sonra Sanıkların tümünü itham edildikleri davalardan ayrı ayrı suçlu bulur MAHKUM EDERİM.

Sanıkların mahkum oldukları suçlara verilecek cezanın huşuneti açısından, bu aşamada ceza takdiri yapılmadan önce Savunma tarafının ileri sürmüş olduğu “tahrik” ile ilgili iddianın incelenmesi gerekmektedir:

Olguların İddia Makamı tarafından aktarılmasından sonra söz alan Sanık Avukatı 7.2.2018 tarihli oturumda bazı kişilerin o esnada protesto eylemi yapmakta olan göstericilere pencerede el kol işareti yapması üzerine Sanıkların ve bazı başka kişilerin tahrik olmalarına neden olduklarını; bazı kişilerin balkondan veya pencereden Sanıkların tahrik olacağı şekilde harekette bulunduğunu; bu hareketin “bir halt yiyemezsiniz, bir işe yaramazsınız, hade be ordan der gibi” ve bu şekilde olduğunu ileri sürmüş ve bu durumun 7.2.2018 tarihli oturum başlamadan Sanıklar tarafından bilgisine getirildiğini belirtmiştir. Bu husus İddia Makamı’nın olgularında yer almadığından bu hususu ispata yönelik Savunma tarafına fırsat verilmiştir. Bu hususta ne tür bir prosedür izleneceği birçok içtihat kararında belirtilmiştir. Özetle, “Newton Hearing” olarak adlandırılan bu usul gereğince (bkz: Blackstone’s Criminal Practice, 2006, s.1634 vd, yine bkz: Ceza İstinaf 21/72; YC D.5/2013; YC D.4/2017) Savunma tanık dinletmiş ardından da İddia Makamı Savunma’nın sundurmuş olduğu şahadetleri istintak ederek kendisinin talebi üzerine Savunma’nın iddialarına mukabil şahadet çağırması için izin verilmiştir. 7.2.2018 tarihli oturumda Mahkeme’nin Savunma tarafına içtihat kararlarımız ışığında ilk nazarda Sanıklar tarafından farklı anlatıma inanmak niyetinde olunmadığı hususu bildirilmiş ve bu yönde ikazda bulunulmuştur. Bu durumda Savunma tarafına düşen ispat külfeti bu yöndeki iddiasını ihtimaller dengesi prensibine göre (burden and standart of proof) ispatlamaktır. 

Peki Savunma tarafının üzerine düşen ispat külfeti ışığında ispatlayacağı iddiası tam olarak nedir? Savunma avukatları bu yönde iddiada bulunurken Afrika Gazetesi’nden göstericilere el-kol işareti yapıldığını söylemiş daha sonra dinletmiş olduğu tanıklar ise (Sanık 5 – Ahmet Türkmen ve Gökhan Saraç) bu işaretin Afrika Gazetesi’nin Girne Kapısı’na bakan tarafından Emare 9’da yer alan fotoğraf albümlerinden olan 30/2018’in 10. ve 11.fotoğrafında balkonun sağ taraftaki pencerenin içerisinden (balkona yakın olan taraftan) bir kişinin orta parmağını göstermek suretiyle yapıldığını ifade etmiştir. Her iki tanık da bu parmak işaretinin kimin tarafından, hangi eliyle (sağ mı sol mu) yapıldığını söyleyemeyeceklerini, bu işareti gördükten sonra tahrik olunduğunu ve olayların bu raddeye geldiğini ileri sürmüşlerdir. Emare 9’daki albümlerden biri olan 30/2018 nolu albüm içerisinde yer alan fotoğrafların tümünün de olaylardan sonra çekildiği ihtilafsızdır. Yine bu yönde el işareti yapıldığını gösteren herhangi bir fotoğraf albümü veya CD görüntüsü Mahkeme huzurunda bulunmamaktadır. İddia Makamı’nın bu iddiaya ilişkin dinletmiş olduğu dört tanıktan üçü polis olup ilgili tarihte olay yerinde bulunan kişilerdir. Diğer tanık olan Yusuf Alkım ise olay günü Afrika Gazetesi içerisinde bulunan ve Emare 14’deki görüntüleri kayda alan kişidir. Her dört tanık da bu yöndeki iddiayı reddetmişler, el-kol hareketi görmediklerini ifade etmişlerdir.

YC 35/87, D. 17/88’de belirtildiği gibi, “Tahrik olup olmadığını değerlendirebilmek için tüm olayın cereyan ediş şeklini dikkate almak gerekir”.

Mahkeme huzurunda gerek Savunma tarafının gerekse de İddia Makamı’nın sunmuş olduğu tüm şahadet ve emareler tetkik ve tezekkür edilmiştir. Mahkeme huzurunda tanıkların sunmuş oldukları şahadetler kayıt altında olduğundan bu şahadetleri ayrıca bir bütün olarak karara aktarmayı gerekli görmedim. Şahadetler ve sunulan emareler tetkik edildiğinde ise:

Sanıklar yazılı dava tebliğlerinde birçok hususa ilişkin farklı yanıtlar yazmış olmalarına rağmen, Savunma avukatının ileri sürdüğü “tahrik” iddiasıyla ilgili hiçbir Sanığın yazılı dava tebliğlerine herhangi bir şey yazmamış olduğu görülmüştür. Yine Sanık 1 de verdiği gönüllü ifadesinde bu doğrulltuda herhangi bir ifadede bulunmuş değildir.  

Sanık 5 yeminli şahadetinde pencereden parmak işaretini gördüğünü, ancak kimin tarafından yapıldığını bilmediğini söylemiştir. İstintakı esnasında ise parmak işaretini gördüğünde sinirlenmediğini, bunu gördüğünü mezkur tarihte olay yerinde de başkalarına söylemediğini ifade etmiştir. Bu Sanık ayrıca gözlerinin -1.75 derece bozuk olduğunu ancak ilgili gün gözlük kullanmadığını da beyan etmiştir. Sanığın istinak esnasında gösteri başlangıcında ve devam ederken tam olarak hangi mahalde durduğuna dair kesin bir bulgu yapılamamıştır. Sanık şahadetinde ön saflarda yer aldığını söylemesine rağmen daha sonra önden 20 metre uzakta olduğunu da ileri sürmüştür. Sanığın özellikle görmüş olduğunu ileri sürdüğü parmak işareti sonrası sinirlenmemiş olması kendisi açısından bu eylemin tahrik edici olmadığı anlamına gelmektedir. Yine Sanığın gördüğünü ileri sürdüğü orta parmak işaretini kimin yaptığını görmediği veya en azından cinsiyeti veya hangi el olduğunu net olarak söyleyememesi, gözlük kullanmasına ve hatta Mahkeme huzurunda çok yakın mesafeden dahi görüntüleri izlerken zaman zaman zorlanmasına rağmen ilgili gün gözlük kullanmayan Sanığın bu işareti nasıl görebildiği Mahkeme nezdinde ciddi kuşku yaratmıştır. 

Sanık bu hususun kendisi açısından tahrik oluşturduğu hususunda Mahkeme’yi ikna etmelidir. Ancak gerek şahadetindeki çelişkiler, gerekse de parmak işaretini görebilmiş olaması ile ilgili iddiasını kanıtlayamadığı düşünüldüğünde bu sanığın bu doğrultuda vermiş olduğu şahadetin itibar edilebilir şahadet olarak kabul edilmesi mümkün değildir. 

Tanık 2 olarak şahadet veren Gökan Saraç da bu parmak işaretini gördüğünü ancak kimin olduğunu görmediğini ve kadın veya erkek olduğunu da bilmediğini, olay günü orada bulunduğunu, daha sonra Tanık 3 olarak dinlenen Erkan Eğmez’in TV programına bunu gördüğüne dair mesaj gönderdiğini ileri sürmüştür. 

Tanık 3 Erkan Eğmez ilgili tarihte orada olduğunu, böyle bir olayı duyduğunu ancak kendisinin görmediğini söylemiştir. Ardından Tanık 3 kendi TV programında Tanık 2’nin gönderdiği mesajı okuduğunu ifade etmiştir. TV programının muhteviyatına bakıldığında olay günü ile ilgili Tanık 3’ün birçok yorumda bulunduğu ancak görmüş olduğunu ileri sürdüğü ve olayların başlangıcına sebep olduğu iddia edilen parmak işareti ile ilgili bir ifadede bulunmadığını; sunulan Emare 13 Emare 12’nin mevcudiyetini ispat etmekle birlikte doğruluğu konusunda bir değer ifade etmediği, Tanık 3’ün bu doğrultuda Emare 12’ye ilişkin verdiği şahadetin şayia şahadet olduğu ve dikkate alınmaması gerektiği kanaatindeyim. Yine bu tanık şahadetinde Afrika Gazetesi ile bazı haberlerden dolayı aralarında sorunlar olduğunu da ifade etmiştir. Bu nedenlerle özellikle Tanık 3’ün vermiş olduğu şahadetin güvenilir şahadet olarak kabul edilmesi mümkün değildir. 

YC 58/93 D.5/97’de polis mensublarının tarafsız tanık sayılamayacağı ve verecekleri şahadete çok büyük ihtiyatla yaklaşılması gerektiği belirtmiştir.

 Böyle olmakla birlikte Mahkeme huzurunda İddia Makamı tanıkları olarak şahadet sunan 3 polis mensubunun şahadetlerine itibar edilmemesi için herhangi bir gerekçe bulunmamakla birlikte, Mahkeme huzurundaki gerek CD görüntüleri gerekse de Tanık Yusuf Alkım’ın verdiği şahadet polis tanıkların şahadetlerini doğrular ve teyit eder niteliktedir. 

Savunmanın ileri sürdüğü iddia incelendiğinde, özellikle bu hususun kendileri açısından tahrik unsuru olduğu yönünde diğer sanıkların neden şahadet sunmadıkları, yazılı dava tebliğlerinde bu yönde neden bir beyanda bulunmadıkları, Sanık 1’in gönüllü ifadesinde dahi neden bu yönde bir beyanın yer almadığı, Savunma’nın parmak işaretini gördüğünü söyleyen Sanık 5 dışında çağırdığı Tanık 2 dışında başka şahısları neden tanık olarak çağırmadığı, sadece Tanık 2’nin bu yöndeki şahadetini değerlendirerek Sanıklar lehine “tahrik” iddiasının ispatlanmış addolunamayacağı, Savunma’nın gerekirse bu önemli iddiasını daha fazla tanık çağırarak ispatlamaya çalışması gerektiği, yine bu yöndeki iddiaların tüm İddia Makamı tanıkları tarafından reddedildiğini ve tekzip edildiğini, CD görüntülerinden de görülebileceği gibi parmak işareti yapıldığına dair bir kaydın yer almadığı, Afrika Gazetesi’ne taş atmaya veya sert cisimler savurmaya başlayan kalabalığın, taşların ve/veya sert cisimlerin isabet etmesi ardından sevinç gösterisi yaptığı, göstericilerin tahrik olduğu ile ilgili bir belirti bulunmadığı, eğer tahrik olunmuşsa Sanık 5’in görmesine rağmen neden sinirlenmediği ve sinirlenmediği bir hususta bayrak direğine tırmanarak mülke tecavüz suçu ile kasti hasar suçlarını işlediği, dolayısıyla bunun tahrik olarak değerlendirilmesinin makul bir izahı olamayacağını bir bütün olarak değerlendirdiğimde, yukarıda tüm belirtilenler ışığında Sanıklar tarafından ileri sürülen “tahrik” ile ilgili iddianın ihtimaller dengesine göre ispatlanamadığı hususunda bulgu yaparım. Bu nedenle ceza takdir ederken bu husus hafifletici unsur olarak dikkate alınmamıştır.

Yine ihtilafsız bir şekilde sunulmuş olmakla beraber Emare 11’in bu davadaki suç tarihinden takriben bir buçuk ay önce 8.12.2017 tarihinde yayınlandığı, dolayısıyla bu Emare üzerinde yer alan karikatür ve/veya çizimin bu dava altında Sanıklar açısından “tahrik” edici kabul edilemeyeceği, esasla davanın tüm ihtilafsız olgularından görüldüğü gibi Sanıkların İddia Makamı tarafından sunulan 21.1.2018 tarihli Afrika Gazetesi’nin manşetinde yazılan ifadeler nedeniyle protesto gösterisine katıldıkları görüldüğünden, Emare 11’in herhangi bir şahadet değeri olmadığı hususunda bulgu yaparım.

Sanıklara verilecek cezaların nispetini takdir ederken, Yüksek Mahkeme’nin birçok kararından hareketle ortaya çıkan “Cezalandırma Prensipleri” dikkate alınmalıdır. Ceza takdiri yaparken, tüm olgular, sunulan emareler, sanıkların kişisel durumu, müştekilerin uğradıkları zarar, suçun vahameti birarada değerlendirilmeli ve verilecek ceza da tüm koşullar dikkate alınarak adil olarak belirlenmelidir. 

Fasıl 154 Ceza Yasası tahtında Sanıkların 1.2., 3., 4.davalarda mahkum oldukları suçlar Yasa’nın 2.kısmının dördüncü bölümünde yer alan “kamu düzenine karşı öteki suçlar” başlığı altında; 5.ve 6.dava Yasa’nın 6.kısmında yer alan “Mala Karşı Suçlar”dan, 7.dava ise Fasıl 159 Tecavüzi Silahlar Yasası’nın 2 ve 3. Maddesinde yer bulan suçlardandır. 

Yasakoyucu Sanıkların mahkum oldukları tüm bu suçlara çeşitli para cezaları yanında ayrıca hürriyeti bağlayıcı cezalar da öngörmektedir. Sırasıyla Yasakoyucu, 1.davadaki suça hafif suç tanımı yapmakta ve 1 yıla kadar hapislik cezası; 2.davadaki hafif suça 3 yıla kadar hapis cezası; 3.davadaki suçu ağır suç kapsamında 5 yıla kadar hapislik; 4.davadaki ağır suça 7 yıla kadar hapislik; 5.davadaki hafif suça 3 yıla kadar hapislik; 6.davadaki hafif suça 2 yıla kadar hapislik, 7.davadaki suça ise 2 yıla kadar hapislik cezası öngörmektedir.     

Sanıkların avukatı Sanıklar lehine dikkate alınmasını talep ettiği hafifletici hususları aktarırken kişisel durumları ile ilgili olarak Sanık No:1’in 20 yaşında bekar bir kişi olup mobilyacılık mesleği ile iştigal ettiğini, yaşlı anne ve babasının Türkiye’de ikamet ettiklerini ve Sanığın kazancıyla onlara da maddi destekte bulunduğunu ifade etmiştir. Sanık ihtilafsız olduğu üzere KKTC’de turist olarak bulunmakta ve ülkemizle herhangi bir yasal bağı bulunmamaktadır.  Sanık 2’nin ise 32 yaşında evli ve 2 çocuk babası olduğunu, aleminyum imalatı yaptığını, eşinin ev hanımı olduğunu, evin geçimini kendisinin sağladığını, şu anda tutuklu olduğu için işyerinin kapalı durumda olduğunu ve eşi ile çocuklarına yakınlarının yardım ettiğini; Sanık 3’ün 52 yaşında evli ve 4 çocuk babası olduğunu, şoför olup eşinin ev hanımı olması nedeniyle mağdur olduklarını ve bakım ve destekten mahrum kaldıklarını; Sanık 4’ün evli olup küçük yaşta 2 çocuğu bulunduğunu, Büyükkonuk Belediyesi’nde geçici işçi statüsünde çalıştığını, eşinin ev hanımı olması nedeniyle maddi olarak evin geçimini sanığın sağladığını; Sanık 5’in 45 yaşında küçük yaşta olan 2 çocuğu bulunduğunu ve elektrik teknisyeni olduğunu, Sanık 6’nın ise 39 yaşında olup 2 çocuk babası olduğunu ve bu sanığın da Gazimağusa Belediyesi’nde geçici işçi olduğunu aktarmıştır.  

KKTC Anayasası’nın Başlangıç kısmına bakıldığında Kıbrıs Türk Halkı’nın insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren demokratik ve sosyal bir hukuk devletini gerçekleştirmek için hareket ettiği, 1.maddede ise KKTC’nin demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir yönetim olduğu vurgulanmaktadır. Anayasa’nın 32.maddesinin 1.cümlesi ise aynen şöyledir:

“Yurttaşlar, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.”

Açıkça görülebileceği gibi demokratik hak arama ve ifade özgürlüğünden biri olan “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı”nı kullanmak isteyen yurttaşlar bu özgürlüğünü silahsız ve saldırısız yapmalıdırlar. Aksi durumda huzurumdaki meselede olduğu gibi Fasıl 154 Ceza Yasası bu hakkın kullanımını aşan ve hak aramayı ya da kendi düşüncesini veya tepkisini saldırıya dönüştüren, ayaklanan, taş ve sert cisimlerle saldırıp, mülke tecavüz suçu da işleyen kişiler için cezai yaptırımlar öngörmektedir. Demokratik ve çoğulcu toplum olma amacıyla hareket eden her topluluk öncelikli olarak farklı düşünen, davranan, yazan veya söyleyen kişilere tahammül göstermeli, demokrasinin gelişmesi ve hukukun üstünlüğü için yasaları ihlal etmemeli, Anayasa’nın kendisine bir yurttaş olarak tanıdığı hakları doğru kullanmasını bilmelidir. Demokratik bir hukuk devletinde cezayı ayaklanan göstericiler değil, yasalar tahtında Mahkemeler verir. Sanıklar Emare 1 olarak sunulan Gazete manşetine farklı düşündükleri için tepkili olabilirler, bu manşet ve yazılanlar kendilerini tahrik etmiş de olabilir. Herkes medyada yazılanlara, paylaşılanlara katılmak, desteklemek zorunda olmadığı gibi, kendi ifade özgürlüğünü kullanarak bir görüşü eleştirebilir de. Eğer bir yayında suç unsuru olduğu görüşü varsa buna ilişkin olarak gerekli yargı yerlerine müracaatlarda da bulunulabilir. Yoksa huzurumdaki Sanıkların yaptığı gibi dava ile ilgili zaman ve mahalde gazeteyi taşlayarak, sert cisimler savurarak, içeride buluan kişilere zarar verme ihtimali varken bu eylemlerindeki şiddeti tırmandırarak, Yasa’da belirtildiği gibi halka dehşet verecek şekilde ayaklanıp, o gazetenin tabelalarını sökerek hak aranmaz, böyle ifade özgürlüğü kullanılamayacağı gibi, Anayasa’da da ifade edildiği şekliyle böyle bir hareket anayasal hak arama yolu olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının da kötüye kullanımı olur. Toplumsal barış bu topraklarda yaşayan herkesin yasalara uyarak, şiddetten uzak durarak, fikirlerini ve haklarını hukukun üstünlüğü çerçevesinde hukuk devletine, dolayısıyla KKTC Anayasasına ve bu anayasanın meşruiyeti olan bu topraklarda yaşayan herkesin haklarına saygı duyması ile sağlanabilir. 

Sanıkların işbu davada itham edilip mahkum oldukları davalardaki olgulara bakıldığında bu olayların tüm KKTC Halkı’nda derin yaralar açtığını, halkı dehşete düşürdüğünü, toplumsal huzuru ve düzeni bozduğunu görmekteyiz. Sanıkların işlemiş oldukları 1.2.3. ve 4. davalardaki suçlara bakıldığında bu suçların Ceza Yasası’nda “Kamu Düzenine Karşı İşlenmiş Suçlar” olduğu görülmektedir. Dolayısıyla ceza takdir ederken kamu menfaatinin hususiyetle dikkate alınması gerekir.      

Tüm bunları söyledikten sonra, olayın vahametine bakıldığında huzurumdaki Sanıklara ceza takdir ederken hiç kuşkusuz ki  dikkate alınması gereken en temel iki husus, sanıkların ıslah edilmesi ve kamu menfaatinin korunmasıdır.  Bazı suçların nevi itibariyle cezalandırılmasında Sanığın ıslahının ön planda tutulması gerekirken, bazı suçları cezalandırırken dikkate alınması gereken öncelik kamu menfaatinin korunmasıdır. Sanıkların işlemiş oldukları suçlar, yukarıda aktarmış olduğum gibi özellikle 1.2.3. ve 4.davalarda Kamu Düzenine Karşı Suçlar kapsamında olup, bu suçlar kamuyu yakından ilgilendiren, kamuda tedirginlik ve huzursuzluğun yanında öfke de yaratan, toplumsal huzuru bozan ve doğrudan toplum düzeni aleyhine işlenmiş suçlardandır. 6.dava dışındaki diğer davalardaki tüm Sanıkların Fasıl 154 Ceza Yasası’nın 20. ve 21. maddesi tahtında suçları beraber işledikleri ve/veya iştirak halinde oldukları değerlendirildiğinde yapmış oldukları suç oluşturan fiillerin kamu düzeni aleyhine olduğu ve birlikte hareket ettikleri cezalandırma açısından da dikkate alınmalıdır. 

Sanıkların ıslahı ile birlikte bu suçlara verilecek cezanın ağırlığı açısından dikkate alınması gereken öncelik tüm kamunun menfaatidir. Ayrıca verilecek cezanın daha sonra benzer suç işlemeye tevessül edecek kişiler açısından ve bu amaçla da caydırıcı nitelikte olması da büyük önem arzeder. (bkz:Yargıtay Ceza 70/2015, D.14/2016) 

Huzurumdaki tüm olguları, sunulan emareleri, sanıkların avukatı tarafından aktarılan ve hafifletici sebep olarak ileri sürülen hususları değerlendirdikten sonra:

Tüm Sanıkların suçlarını kabul ettiklerini, özür dilediklerini, pişman olduklarını dolayısıyla adaletin tecellisine katkı koyduklarını, yine İthamnamede İddia Makamı tarafından belirtilen ve Müştekilerin uğramış oldukları zarar ziyan olarak gösterilen 17,457.00 TL’nin Emare 15 ile karşılanmış olduğunu ve zararın Sanıklar tarafından ödenmiş olduğunu; Sanık 1’in 20 yaşında sabıkasız genç bir kişi olmasını, hapislik cezası verilmesi halinde cezasını ülkesinden uzakta geçirecek olmasını, Mahkeme huzuruna da emare olarak sunulan gönüllü ifade (Emare 6) vererek tahkikat aşamasında polise yardımcı olduğunu; Sanık 2’nin 2, Sanık 3’ün 4, Sanık 4-5 ve 6’nın 2 çocuk babası olduklarını ve bu çocukların bakım ve gözetiminden sorumlu olduklarını, tüm Sanıkların ve Sanık 4 ile 6’nın geçici işçi olduklarını ve böylece ekonomik olarak güçsüz durumda bulunduklarını lehlerine hafifletici unsurlar olarak dikkate alırım.

Ancak olayın vahametine bakıldığında özellikle Yasakoyucu’nun suçlara öngördüğü ceza nispetini, yine İddia Makamı tarafından ihtilafsız olarak aktarıldığı ve Mahkeme huzurunda da görüntülerden ve sunulan fotoğraf albümlerinden de kolaylıkla görülebildiği gibi huzurumdaki 6 sanık Fasıl 154 m.20 ve 21 tahtında suçlara iştirak etmiş olmalarına rağmen suçların meydana gelmesine farklı hukuka aykırı davranışlar sergileyerek sebep olmuşlardır. Dolayısıyla ceza takdirinde Sanıkların bu suçların meydana gelmesine ne kadar katkı yaptıklarını ayrıca değerlendirmem ve cezanın ağırlığını da buna göre belirlemem gerekmektedir. Sanık 1’in olay günü bayrak direğine tırmanarak Afrika Gazetesi’nin balkon kısmına girerek mülke tecavüz suçunu işlediğini ve balkonda bulunan sandalyeyi alarak balkon camlarına vurup kırdığını ve kasti hasara uğrattığını; Sanık 2’nin ise sadece polisin tüm engellemelerine rağmen apartmana girmeye çalıştığını ancak başarısız olduğunu, Sanık 2’nin bu olayda başka bir katkısının bulunmadığını; Sanık 3’ün ve 6’nın tasarruflarına geçirmiş oldukları sert cisimleri (ki bu cisimler Mahkeme’ye emare olarak da sunulan çeşitli büyüklükte taşlar, demir borular, ilaç kutusu, pense ve mezuradır) Afrika Gazetesi’nin doğu cephesinde bulunan pencere camlarına atıp kırılmasına sebep olduklarını; Sanık 4’ün binanın doğu kısmında bulunan bayrak direğine tırmanıp Afrika Gazetesi’nin pencere camlarını vurup kırarak mülke tecavüz ile birlikte kasti hasar suçunu da bifiil işlemiş olduğunu; Sanık 5’in ise yine binanın doğu kısmındaki bayrak direğine tırmanan ilk gösterici olduğunu, bu sanığın bina üzerinde bulunan Avrupa yazılı ahşap ve ışıklı tabelayı ve Afrika Gazetesi’ne ait güvenlik kamerasını sökerek hasara uğraması ve aşağıya fırlatması sonucunda aşağıda bulunan Özok Ltd’ye ait iş yerinde bulunan aleminyum pergolaların kırılmasına sebebiyet verdiğini ayrı ayrı ceza takdiri açısından dikkate alırım.  

Özellikle Sanık 5’in bayrak direğine tırmanmak için özel bir çaba sarfettiğini, etraftan kendisini yukarıya çıkarmak için yardım istediğini, yukarıya çıktıktan ve mülke tecavüz suçu işledikten sonra uzun süre bina cephesinde bulunan tabelaları sökmeye uğraştığını, ardından da tabelalarla birlikte güvenlik kamerasını da söküp aşağıya fırlattığını, olayların ve zararın büyümesine özellikle bu sanığın yapmış olduğu katkıyı bu sanık açısından ayrıca ağırlaştırıcı unsur olarak dikkate alırım.

Sanık 3 açısından ise ağırlaştırıcı unsur olarak dikkate alınması gereken bir diğer husus Emare 10 olarak sunulan Sabıka Kaydından görüldüğü gibi işbu davada 1. ve 2.davalardan Sanığın daha önce yargılanıp mahkum olmasına rağmen kanunsuz topluluk ve ayaklanma suçunu betekrar işlediğidir. 

Özellikle Emare olarak sunulan sert cisimlere bakıldığında bunların tecavüzi aletler olduklarını, cisimlerin büyüklükleri ve insan hayatı açısından da ciddi tehlike arzediyor oluşları, Afrika Gazetesi içerisinde meskun insanlar varken uzun süre bu cisimlerin Sanıklar tarafından atılmaya devam ettiğini, bu cisimlerin atılması ile bazı Sanıkların sevinç gösterisinde bulunduklarını, sert cisimler fırlatmayı tekrar tekrar yineledikleri görülmüştür. Bu hususlar da meselenin ciddiyeti açısından dikkate alınması gereken ağırlaştırıcı unsurlar arasındadır.     

Yukarıda tüm serdedilenler ışığında Sanıklara verilecek en uygun cezanın tüm davalar açısından hapislik cezası olduğu kanaatindeyim.      

Kararın sonunda birkaç hususu daha belirtmeyi gerekli görüyorum. Mahkeme huzurunda yargılanan tüm sanıklar sadece Afrika Gazetesi önünde meydana gelen olaylardan yargılanmışlar başka bir olay ve/veya suç ile bağlantılı bu Mahkeme huzurunda herhangi bir yargılama işlemi yapılmamıştır. Yine İddia Makamı’nın aktarmış olduğu ihtilafsız olgulara göre olaylara karıştığı iddia edilen diğer 9 kişi ile ilgili tahkikatın ne aşamada olduğu hususunda Mahkeme’ye aktarılan bir bilgi olmadığından bu yönde herhangi bir bulgu yapılabilmesi bu karar açısından mümkün değildir.

SONUÇ İTİBARİYLE,

Öncelikli olarak tahkikat amacıyla alınan Emare 2-3-5’in müsaderesine, Emare 4-13-14’ün yasal sahiplerine iadesine emir verilir.

SIRASIYLA,

1. Davadan Sanık 1-2-4-5-6 (1 AY)  Sanık 3 (3 AY) ;

2. Davadan Sanık 1-2-4-5-6 (2 AY) Sanık 3 (6 AY);

3. Davadan TÜM SANIKLAR (2 AY);

4. Davadan Sanık 1-3-4-6 (4 AY) ; Sanık 2 (2 AY); Sanık 5 ( 6 AY);

5. Davadan Sanık 1-3-6 (2 AY); Sanık 2 (1 AY); Sanık 4-5 (3 AY);

6. Davadan Sanık 1 (2 AY), Sanık 4-5 (3 AY);

7. Davadan TÜM SANIKLAR (1 AY) HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILIRLAR.

 HAPİSLİK CEZALARI BİRLİKTE ÇEKİLECEKTİR.


TACAN REYNAR

KIDEMLİ YARGIÇ

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam