DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
GBP 41,0337 -0.05%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 21598750,25%

“Siyaseten tükendiler”

ABONE OL
14 Ekim 2017 09:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

CTP Milletvekili Asım Akansoy, Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu’nun kontrolsüz ve maceracı açıklamalarından dolayı toplumda ciddi bir rahatsızlık olduğunun açıkça ortada olduğunu belirterek, akıldışı konuştuğunu söyledi.

 

Akansoy, “Son zamanlarda, Özgürgün, Ertuğruloğlu, Sunat Atun, Kemal Dürüst gibi bazı siyasetçiler bozuk taş plaktaki gibi aynı eski türküyü yeniden söylemeye başladılar. Bu aslında çaresizliklerinin, siyaset üretememelerinin göstergesidir. Esas çırpınma nedenleri ve 2000 yılı öncesi söylemleri yeniden pişirip sunmalarının nedeni siyaseten tükenmeleridir” dedi.

 

Akansoy, “İrrasyonelden rasyonel bir şey çıkmaz” diyerek, akıldışılığı akıllılık gibi gösterip hükümetin, Ertuğruloğlu’nun yaptıklarını anlamaya çalışmamak ve reddetmenin en gerçekçi siyaset olduğunu ve mantık aramamak gerektiğini ifade ederek, aslında Rumculuk söylemini başlatanın Başbakan Özgürgün olduğunu söyledi.

 

Akansoy, “Gerek konuşmaları gerek basın demeçlerinden iki ayrı devletin ortaklığını savunduklarını söylüyorlar. Buna giden yolda da güç savaşı ile Kıbrıslı Rumlara diz çöktürtmeyi hedeflediklerini anlıyoruz. Bence Konfederasyon istedikleri falan da yok. Ayrı, etnik olarak Türkleştirilmiş, gelen Türk giden Türk mantığı ile oluşturulmuş, kimliksiz, kültürsüz bir Türk devleti istiyorlar” diye konuştu.

 

“Guterres’in çerçeve belgesine aşırı vurgu yapmamış olmasını iyi değerlendirmek gerekiyor. 2004 sonrası süreci hatırlayacak olursak, referandumların hemen ardından ilk gündeme gelen konu Kıbrıslı Rum tarafının itiraz ettiği konuların talep edilmesi ve başlatılan sürecin tüketilmeden tamamlanmasıydı. Ancak o günün sıcak gelişmeleri,  Annan Planı’nın o dönemki tabirle şeytanlaştırılması süreci değiştirmişti. Açıkçası en büyük endişem 2016-17 çabasının bir sonucu olan Guterres çerçeve metninin de şeytanlaştırılma olasılığıdır”

 

 

Deniz ABİDİN

 

CTP Milletvekili Asım Akansoy, son dönemde Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu’nun kontrolsüz ve maceracı açıklamalarından dolayı toplumda ciddi bir rahatsızlık olduğunun açık olduğunu belirterek, “kontrolsüz derken, akıldışı demek istiyorum” diyerek, son gelişmeler konusunda bilgi verdi. Akansoy, eski günlerin söylemlerine geri dönen Ertuğruloğlu’nun, kendi arzularını açıklamak adına, Crans Montana zirvesinin başarısızlıkla tamamlanmasını bir imkan olarak kullandığını ifade ederek, uzlaşının olmadığını, ancak federal çözüm yönünde hiçbir şey bitmediğini belirtti.  Akansoy, Dünya ile ilişkilerin, Kıbrıs sorunundaki hassasiyet açısından çok kırılgan bir noktada olduğu gerçeğini görmezden gelerek, dünyanın tepkisini üzerimize odaklamaktan kaçınmadığını belirterek, gerek ABD’nin Akdeniz’deki Petrol platformunu “vurabiliriz” açıklaması, gerekse KKTC’de yaşayan Rum ve Maronitlerin aldığı yardımlara vergi koyarak, Kıbrıs Rum otoritesine karşı güç gösterisinde bulunmaya çalışmasını diplomatik ve siyaseten akıllı adımlar olmadığını kaydetti.

 

“Konfederasyon istedikleri falan yok”

Akansoy, içinde bulunduğumuz sosyo ekonomik durumu değil rahatlatacak hem bizi hem de Türkiye’yi ciddi sorunlarla karşı karşıya getiren bu tarz açıklamaların, üzerimizdeki izolasyonların daha da artmasını, ayrılıkçı olduğumuz propagandasına kendisi de katılarak dünyadan daha da soyutlanmamızı sağlayacağını belirtti.

Akansoy, şöyle devam etti, “ABAD kararlarından başlayarak Kıbrıslı Rumların tek yanlı AB üyesi olmasını sağlamaya kadar gerek geleneksel Türk Dış Politikasının gerek Denktaş ekolünün ve Ertuğruloğlu’nun içinde bulunduğumuz haksız durumda payı çok yüksektir. Bunu unutamayız. Meclis’te anlattıklarının bir mantığı var mı? Gerek konuşmaları gerek basın demeçlerinden iki ayrı devletin ortaklığını savunduklarını söylüyorlar. Buna giden yolda da güç savaşı ile Kıbrıslı Rumlara diz çöktürtmeyi hedeflediklerini anlıyoruz. Bence Konfederasyon istedikleri falan da yok. Ayrı, etnik olarak Türkleştirilmiş, gelen Türk giden Türk mantığı ile oluşturulmuş, kimliksiz, kültürsüz bir Türk devleti istiyorlar. Kıbrıslı Türk toplumu, kimliği, yapısı, varlığı asla önemsedikleri bir konu değildir. Ayrı Türk devletine ulaşmaları imkansız olduğu için, “eşitliğimizin kabul gördüğü” bir Konfederasyon istiyoruz gibi manipülatif açıklamalar yapıyorlar. Eşitlik derken ayrılıkçı üzerinden kurgulanmış devletlerin eşitliğinden bahsediyorlar, toplumların eşitliğini veya iki kurucu devletin eşitliğini -ki bunlar BM parametresidir-, göz ardı edip manipülasyon ile toplumu yanıltmaya çalışıyorlar. Bunun uluslararası bağlamda bir karşılığı yok. Yani bir şey ifade etmiyor.  Bu politika bizi hayat boyu dünyadan izole eder”

 

“Rumculuk söylemini başlatan Başbakan Özgürgün’dür”

Akansoy, “İrrasyonelden rasyonel bir şey çıkmaz. Yani akıldışılığı akıllılık gibi gösterip de hükümetin ve Ertuğruloğlu’nun yaptıklarını anlamaya çalışmamak, reddetmek en gerçekçi siyasettir. Mantık aramamak lazım” diyerek, “Rumcu, teslimiyetçi…cumhurbaşkanınız…

aslında Rumculuk söylemini başlatan Başbakan Özgürgün’dür. Rum odaklarına hizmet edenler v.d…Meclis kürsüsünden de belirttim, eğer bu seçim hazırlığı için milliyetçiliği yükseltme girişimiyse bu tavrınız, size akıl veren danışmanınızı değiştirin, çünkü halk bunu reddeder, ha eğer gerçek görüşlerinizse ki söz bir kez ağzınızdan çıktı, o zaman bu odaklar kimdir açıklamalısınız. Rum odakları kimdir açıklayın da bu halk bilsin. Eğer konu Kıbrıslı Türklerin daha da izole edilmesine karşı çıkmak, yok edilmesini önlemeye çalışmak; toplumsal varlığımızı uyguladıkları siyasetle yok etmek ise; gençlerin göç etmesi, arazi peşkeşi, arazi yolsuzluğu, haddi hesabı olmayan rüşvet iddiaları ise… Ve biz bunları sorguladığımız, karşı çıktığımız için, halkın haklarını savunduğumuz için hain, teslimiyetçi, bilmem neci ilan ediliyorsak Nazım Hikmet’in şiirindeki gibi…

“…vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla : Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”

deriz ve mücadelemizi kararlılıkla sürdürürüz” diye konuştu.

 

“Liderler toplumlarını federal bir Kıbrıs’a hazırlamalıdır”

Akansoy, Guterres raporunun dengeli ve yapıcı bir rapor olduğunu ifade ederek,  genel sekreterin kabaca, “Her iki tarafın iradesi ile eşi görülmemiş bir ilerleme sağlandı. 11 Şubat 2014 ve Talat Hristofiyas yakınlaşma kağıtları bu noktada önemli bir temel sağladı. AB ilkeleri çerçevesinde yol alındı. Gelinen noktada Liderler toplumlarını federal bir Kıbrıs’a hazırlamalıdır. Bu çerçevede liderlerde irade varsa ben de varım” dediğini belirtti.

 

 

“Endişem Guterres çerçeve metninin şeytanlaştırılma olasılığıdır”

Akansoy, şunları ifade etti, “Tersten bakalım, peki Genel sekreter ne demiyor? Taraflardan biri diğerine göre çok daha güçlü irade koydu ve çözümü istedi, birine havuç diğerine sopa verilmeli demiyor. Taraflardan biri BM parametrelerinin dışında hareket etti demiyor. Taraflar benim çizdiğim çerçevenin çerçevenin dışına çıktı demiyor. Ne yazık ki, müzakereler yeniden başlayana kadar Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonlar kalkmalıdır veya Kıbrıslı Türklerin AB uyum süreci geliştirilmeli, hızlandırılmalıdır da demiyor. Benim metni siyaseten okuyuşum bu şekildedir. Diplomatik mütekabiliyet veya üstünlük beklentilerine girmeden. Açık ve sarih bir şekilde. Guterres’in çerçeve belgesine aşırı vurgu yapmamış olmasını iyi değerlendirmek gerekiyor. 2004 sonrası süreci hatırlayacak olursak, referandumların hemen ardından ilk gündeme gelen konu Kıbrıslı Rum tarafının itiraz ettiği konuların talep edilmesi ve başlatılan sürecin tüketilmeden tamamlanmasıydı. Ancak o günün sıcak gelişmeleri,  Annan Planı’nın o dönemki tabirle şeytanlaştırılması süreci değiştirmişti. Açıkçası en büyük endişem 2016-17 çabasının bir sonucu olan Guterres çerçeve metninin de şeytanlaştırılma olasılığıdır”

 

“Yüzde 65 irade canlıdır”

Akansoy,  Cumhurbaşkanının, Kıbrıslı Türklerin çözüm iradesini temsil etmeye devam etmesi, bu yöndeki kararlılığımızı yansıtması gerektiğine vurgu yaparak, ortalığın toz duman olmasına ve her kafadan bir ses çıkmasına asla izin verilmemesi gerektiğini belirtti. “Kıbrıslı Türklerin dünya tarafından not edilmiş yüzde 65 iradesi canlıdır” diyen Akansoy, “bunun sulandırılmaması lazım. Kim ne isterse desin, kim ne tür açıklama yaparsa yapsın. Siyasette de doğa boşluk tanımaz. Siz sahip olduğunuz yetkiyi kullanmazsanız, birileri çıkar sizin kendi alanınıza müdahale eder. Buna izin vermemeliydi, vermemelidir” dedi.

 

“İzolasyonların kalkması bağlamında da bir siyaset yok”

Müzakere süreci çok katı bir alana sokulmadan, Güneydeki beklentiler de gözetilerek yönetilseydi bize çok daha fazla hareket alanı sağlayacak bir esneklik yaratabilirdi” diyen Akansoy, “bugün izolasyonlar konusunda daha rahat siyaset üretir, bunun yanında AB müktesebatı ile ilgili olumsuz gelişmelerin önüne geçebilirdik. Şu anda izolasyonların kalkması bağlamında da bir siyaset ne yazık ki yok” diye konuştu.

 

“Çırpınma nedenleri siyaseten tükenmeleridir”

Akansoy, şöyle devam etti, “Bu bağlamda, elbette Türkiye Dışişleri Bakanlığı dikkatli açıklamalar yapmaktadır. Ancak bizi çözüm hattının dışına çıkararak, halkı daha beter belalara sokacak yaklaşımları sergileyenler de yine oralardan cesaret almaktadır. Yoksa bu denli fevri ve maceracı bir siyasete yönelemezler. Son zamanlarda, Özgürgün, Ertuğruloğlu, Sunat Atun, Dürüst gibi bazı siyasetçiler bozuk taş plaktaki gibi aynı eski türküyü yeniden söylemeye başladılar. Bu aslında çaresizliklerinin, siyaset üretememelerinin göstergesidir. Esas çırpınma nedenleri ve 2000 öncesi söylemleri yeniden pişirip sunmalarının nedeni siyaseten tükenmeleridir”

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam