Plansızlık Küçük esnafı batırdı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, ülkede şehir imar mevzuatlarının bir türlü oluşmadığını belirterek, plansız şehir olmanın getirdiği sıkıntının küçük esnafı batırdığını söyledi.

Şehir planı olmamasından dolayı isteyenin istediği yere iş yeri açtığına vurgu yapan Tulga, bu rakamın 30 bin olduğunu belirtti.

Tulga,”kişi başı gelirin 3 bin 500 civarında olduğu belirtilmekte, ancak üretici ve esnaf bu rakamları rüyasında bile göremez” dedi.

Tulga, “Rant üzerine kurulu politikalar küçük esnaf batırdı” diyerek, tüm bu sorunlardan dolayı kooperatifleşmenin sürekli gündeme getirildiğini ifade ederek, bu konuda hükümetlerin zorlanması gerektiğini kaydetti.

Tulga, “Ülkeye gelen turist profili kumara yönelik. Oteller dolu deniliyor, peki dolu oldular da ne oldu? Küçük işletmelere bir katkısı yok. Çarşıya çıkmazlar, turistik değer arayışı yok. Eski eser arayışı yok. Dışarı çıkan ise belli bir yere götürülüyor. Birileri kazanıyor demek, toplum kazanıyor demek değildir” diye konuştu.

Deniz ABİDİN

Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, ülkenin içinde bulunduğu durumu Yeni Bakış’a değerlendirdi. Tulga, ülkenin günden güne kötüye gittiğine vurgu yaparak, bunda en bariz etkenin ekonomik sorunlar olduğunu söyledi. Tulga, ekonomide büyüme rakamlarının DPÖ ve ilgili Bakanlığın açıkladığını, söz konusu rakamları yalanlayacak durumda olmadığımızı kaydetti. Tulga, sorunun, esnafın, zaanatkarın, üreticinin ekonomiden payını almaması olduğuna dikkat çekerek, ekonomik büyüme 8 oranında dahi olsa plansız ve öngörüsüz olunması durumunda halkın pay almasının mümkün olmayacağını belirtti.

Bunun sonucunun yoksullaşmanın artması olacağını ifade eden Tulga, kişi başı gelirin 3 bin 500 civarında olduğunun belirtilmekte olduğunu, ancak üretici ve esnafın bu rakamları rüyasında bile göremediğini kaydetti.

“Küçük işletmelerin geliri düştü”

Tulga, esnafın, özellikle küçük işletmelerin gün geçtikçe gelirinin düşmekte olduğuna dikkat çekerek, “her geçen gün kötüye gidiyoruz” cümlesini söylemek yerine bunu çözmenin daha doğru olacağını belirtti. Tulga, ülkedeki turizm politikasının önem taşıdığını söyleyerek, “bu ülke bu turizm politikasıyla bir yere varamaz, böyle turizm yapılmaz” diye konuştu. Tulga, küçük esnafın gittikçe yok olmasının nedenlerinden birinin yetersiz turizm politikaları olduğunu söyleyerek, kendi içine kapalı turizm yapılmakta olunduğunu belirtti.

“Turistin küçük esnafa bir katkısı yok”

Tulga, şöyle devam etti, “Ülkeye gelen turist profili kumara yönelik. Oteller dolu deniliyor, peki dolu oldular da ne oldu? Küçük işletmelere bir katkısı yok. Çarşıya çıkmazlar, turistik değer arayışı yok. Eski eser arayışı yok. Dışarı çıkan ise belli bir yere götürülüyor. Birileri kazanıyor demek, toplum kazanıyor demek değildir. Bu ülkede hep yatırım deniliyor, ancak nasıl olacağı hiç konuşulmuyor. Gelen turist için teşvik de alınmıyor. Bunları düzeltmek için aslında devletin elinde çok imkan var ancak yapmıyor. Üniversitelere gelince, 20’den fazla üniversite var. Kaliteyi konuşmak yerine, eğitimi tartışmak yerine biz ticari bir faaliyet olarak üniversiteleri tartışıyoruz. Standartları tartışmak yerine sadece üniversite sayısı çoğaldı diye tartışıyoruz. Üniversite açmak için standartların nasıl olması gerektiği ve denetimini yapacak ekiplerin oluşması gerekir. Aksi takdirde burada bizi bir bavul turizmi sonucu bekleyecektir”

“Şehir planı yok, istenilen yere iş yeri açılıyor”

Tulga, şehir imar mevzuatlarının bir türlü oluşmadığını belirterek, dünyada böyle bir ülkenin olmadığını kaydetti. Tulga, “Plansız şehir mi olur” diyerek, “bizde maalesef böyle” dedi.

Tulga, bunun kaosa yol açtığına dikkat çekerek, küçük esnafı ise batırdığını söyledi.  Şehir planı olmamasından dolayı isteyenin istediği yere iş yeri açtığına vurgu yapan Tulga, bu durumun standartlaşmayı da etkilediğini kaydetti.

“Esnaf rant üzerine kurulu politikalara yenildi”

Tulga, ülkede plansız olarak nereye bakılsa iş yeri açıldığını belirterek, bu rakamın 30 bin olduğunu söyledi. Tulga, “İmar planları olsa çarşılar belli olacak. Tüm bunları yapmak da mümkün olamayacak. İmar planı demek, çarşı alanlarının belli olması, park alanlarının belli olması demektir. İsteyenin istediğini yapmaması demektir” diye konuştu.

Tulga, “Rant üzerine kurulu politikalar nedeniyle küçük esnaf yenildi” diyerek, ülkedeki üretimin de aynı şekilde olduğunu, nasıl olacağının ortaya konmadığını, standartlaşmadığını kaydetti. Tulga, tüm bu sorunlardan dolayı kooperatifleşmenin sürekli gündeme getirildiğini ifade ederek, bu konuda hükümetlerin zorlanması gerektiğini söyledi.

“Bütçe arttı, ancak yatırım bütçesi yok”

Tulga, son dönemde açıklanan devlet bütçesinin artış göstermesi konusunda ise şunları belirtti, “Son dönemdeki bütçeye bakıldığında artış gözlemleniyor. Ancak bu bütçede yatırım yok. Yatırım buraya TC kaynaklı aktarılıyor. Bütçenin artması aslında bu ülkenin giderek daha da yoksullaştığını gösteriyor. Çünkü, dövizde çıkışlar oldu, Türk Lirasında kayıplar oldu, siz ise vergi almayı sürdürdünüz. KDV’ye yüklendiniz, dolaylı vergiye yüklendiniz, fazlalığı bu şekilde oluşturdunuz. Bütçenin artması ülkenin kalkındığı anlamına gelmiyor. Bu durum olumlu sayılmakla birlikte abartılacak bir şey değildir”

“Farkındalık artıyor”

Tulga, “Geçmişe göre ülkede olumlu gelişen ne var?” sorusuna karşılık ise şunları söyledi, “Geçmişe göre ülkede farkındalık artıyor. Üreticisinden esnafına kadar farkındalık artıyor. Neler yapılabilir konusunda toplumda tespitler yapılıyor. Ancak çok hızlı hareket edilmesi lazımdır. Bu deneyimlerin artık olumsuzluktan olumlu hale dönüşmesi gerekir”

 “Hiçbir şey için geç değil” diyen Tulga, bütün bunları yapabilecek katkının oluşmasının şart olduğunu söyledi. Tulga, “İhtiyaçlar artıyor, tespitler artıyor, olumsuz deneyimler gözden geçiriliyor” diyerek, pek çok kesimde farkındalığın arttığına vurgu yaptı.

“Sağıyla soluyla siyaset kurumu içler acısı”

Farkındalığın artmasıyla siyaset kurumunun dağıldığını belirten Tulga, “sağı solu hiç fark etmiyor. Sağıyla soluyla siyaset kurumu içler acısı duruma geldi. Tam bir rekabet ortamı oluştu. Devlette liyakat sistemi çöktü. Değerler ve prensipler üzerinden atamalar, istihdamlar yapılmıyor. Birilerine ansızın bir devlet kuşu geliyor ve konuyor. Hak etmeyen yerlere gelenlerle işler yürümüyor. Herkes kendini bir noktada görmek istiyor. Dolayısıyla da bir başkasını kendine rakip görüyor. İyi şeyler yapmak neredeyse tehlikeli sayılıyor. Devlette çöken liyakat sistemi siyasi partiler için de artık geçerli bir hal aldı. Bu işin artık sağı solu kalmadı”