DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
GBP 41,0337 -0.05%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2157988-0,05%

İlk benim kellem giderdi

ABONE OL
10 Ağustos 2016 10:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Atalay, FETÖ terör örgütüne ait yapılanmanın KKTC’de de olduğunu, ancak boyutlarının Türkiye’den farklı olduğunu söyledi. Darbe gecesi ilk tepkiyi verenlerden biri olduğunu anımsatan Atalay, “Eğer gerçek darbe  olsaydı kellesi ilk gidecek olanlardan biri de ben olacaktım” dedi

Atalay, “Benim işim Din İşleri Başkanlığıdır. O nedenle din ile ilgili her şeyi bir sistem içinde tutmak benim görevimdir. Ancak FETÖ sadece dini faaliyet gösteren bir yapı değildir. O nedenle bunları tam anlamıyla bilmek mümkün değildir. Sizinle görüşen kişi ne kadar yetkilidir, bunu bilemezsiniz. Çünkü sistemleri farklıdır” şeklinde konuştu

” FETÖ terör örgütü geçmişte çok iyi işler yaptı, insanların yapılan şeyleri beğendi,  o nedenle de yapı büyüyüp gelişti. Kıbrıs’ta da geçmişte bu insanların neler yaptıklarını biliyoruz. Siyasetçilerimiz bile bu insanların kurumlarının açılışında yer aldılar. Kimse negatif birşey düşünmedi”

 “Kıbrıs küçük ama homojen bir yapısı yok. Çok fazla etnik, dini insanlar var. Çünkü göç ülkesiyiz. Benim işim de dinle ilgili her şeyi bilmek ve tanımaktır. Biz bu insanlara gelin dairemizin içinde olun. Gizli saklı işler yapmayın dedik. Bizim yasamızda herhangi bir kimsenin dini akımı anlatması serbesttir dedik”

“Ülkede Kur-an dağıtanlar var. Biz bundan çok rahatsız oluyoruz. Biz bu yöntemi hoş bulmuyoruz. İnsanlar bunun islam diniyle ilgili olduğunu zannediyor. Kuran dağıtılacak diye insanları topluyorsun ve el öptürüyorsun. Hiçbir cemaat yapı burada böyle bir şey yapmadı. Ancak, düşünce özgürlüğü olduğu için polis de müdahale etmedi”

 

Deniz ABİDİN

Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, Yeni Bakış’a gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.  Atalay, Türkiye’de 15 Temmuz  darbe girişiminin ardından ilk açıklamayı yapan kişilerden biri olduğunu anımsatarak, devletin düzenine müdahale eden hiçbir cepheye karşı sıcaklık besleme şanslarının olmadığını söyledi. Atalay, darbenin bireysel hayatında özel bir yeri olduğunu belirterek, aile olarak 12 Eylül darbesini yaşadıklarını kaydetti. Atalay, 12 Eylül darbesinin ardından  ailesinden bir ferdin  idama mahkum edildiğini, bazılarının ise  5’le 10 yıl arası hapis cezasına çarptırıldığını ifade etti. Atalay, “İnfaz olmadı ama 20 yıl hapis yattılar” diyerek, “sol ya da sağ farketmiyor, bir gecede darbe oluyor ve ertesi gün güllük gülistanlık oluyor. Binlerce insan ölüyor, ben bunu anlamış değilim. O nedenle prensip olarak duruşum her türlü darbeye karşıyım” diye konuştu. Atalay, Türkiye’de yapılan darbe girişimi gecesi de bunu kabul etmediğini ve karşı çıktığını ifade ederek, bunu yapan  Kıbrıs’taki nadir kişilerden biri olduğunu kaydetti. Atalay, AKP’li olduğunun bilindiğini, ancak görüşünün bununla ilgili olmadığını, prensip olarak düşüncesinin bu yönde olduğunu söyledi.

“Barış sivil irade ile mümkündür”

Atalay, “MHP ya da CHP de iktidarda olsaydı, yine tepkimi dile getirirdim. Çünkü ben barışı destekliyorum, barış için bir şeyler yapmak istiyorum, ancak barışın olabilmesi sivil irade ile mümkündür. Ordu-millet el ele kavramı çok büyük bir kavramdır. KKTC’de ne varsa, ordusu, milletvekilleri, sağcısı, solcusu hepsi bir bütündür. Toplum bir vücut gibidir. Din inanmayanlar için de olsa bizim yüreğimizdir. Siyaset ise bir mekanizmadır, herkes bir şekilde yer tutuyor. Bunlar uyumlu çalışmazsa sıkıntı yaşanır. Bu nedenle ilk gece açıklama yapmak istedim. Bu eleştiri konusu olduğu için açıklama gereği duyuyorum”diye konuştu.

“Askerin üniformasını giymiş caniler vardı”

Atalay, darbe gecesi camilerden okutulan sela konusunda da eleştiri aldığını anımsatarak, selayı kendi emriyle Kıbrıs görevlilerinin okuduğunu,  ve bunun 300 şehit ve binlerce yaralının  olduğu, kendi insanına silah sıkan askerlerin darbe girişiminde bulunduğu şartlarda yapıldığını belirtti. Atalay sözlerini şöyle sürdürdü:

“Askerin üniformasını giymiş caniler vardı. Tarihte bütün darbeler kötüdür ama Türkiye’de yapılan hiçbir darbede sivile silah sıkan hiçbir ordu olmadı. Bu ilk defa yaşandı. Bunun arkasında kim varsa bize düşen görev, açıklamalarımızda eylemlerimizde buna karşı olduğumuzu açıkça ortaya koymaktır”

“Din İşleri Başkanlığı kimseden talimat almaz”

Atalay, AKP’ye destek vermek amaçlı ve AKP’nin söylemi üzerinden kendisinin sela okuttuğuna yönelik birtakım sorulara maruz kaldığını belirterek, soruların özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin bazılarından geldiğini kaydetti. Atalay, şahsı ve Din İşleri Başkanlığının kimseden talimat almadığına vurgu yaparak, yetkinin tamamen Din İşleri Başkanlığında olduğunu ve yasada da bunun açıkça belirtildiğini söyledi. Atalay, “Ben kendi yetkimi bu çerçevede doğru birşey için kullandığımı düşünüyorum”diyerek, “Düşünün Bosna’da Makedonya’da, Azerbaycan’da sela okutuldu, bizde olmaması olmazdı” dedi.

“FETÖ yapılanması KKTC’de de var, ancak boyutu farklı”

“Türkiye’de ne varsa burada da var”diyen Atalay, FETÖ terör örgütüne ait yapılanmanın KKTC’de de olduğunu, ancak boyutlarının Türkiye’den farklı olduğunu söyledi. Atalay, çok etkili olduklarını düşündüren bir verinin  olmadığını ifade ederek, bunun dini bir cemaat olduğunu, kendilerinin de tüm cemaatlerden haberdar olduklarını söyledi. Atalay, “Benim işim Din İşleri Başkanlığıdır. O nedenle din ile ilgili herşeyi bir sistem içinde tutmak benim işimdir. Ancak bu yapı sadece dini faaliyet gösteren bir yapı değildir. O nedenle bunları tam anlamıyla  bilmek mümkün değildir. Sizinle görüşen kişi ne kadar yetkilidir, bunu bilemezsiniz. Çünkü sistemleri farklıdır. Klasik cemaatlerde yani bizde açıklık vardır. Örneğin, Şeyh Nazım Efendi. Kıbrıs’ta buna benzer yapılanmalar vardır. Ancak Kıbrıs insanı bunun arasındaki ayrımı bilmez”

“Kıbrıs’ta geçmişte bu insanların neler yaptıklarını biliyoruz”

Atalay, cemaat ile dernek arasında aslında nitelik olarak bir fark olmadığını söyleyerek, buradaki meşuriyet çizgisinin, yasalar çerçevesinde açıklıkla düşüncelerini ortaya koymak olduğunu söyledi. Atalay, FETÖ terör örgütünün geçmişte çok iyi işler yaptığını, insanların yapılan şeyleri  beğendiklerini,  o nedenle de büyüyüp geliştiğini belirterek, “TC Cumhurbaşkanı diyor ki, ‘Allahtan ve milletimden af diliyorum’ diyor. Kıbrıs’ta da geçmişte bu insanların neler yaptıklarını biliyoruz. Siyasetçilerimiz bile bu insanların kurumlarının açılışında yer aldılar. Kimse negatif bir şey düşünmedi” dedi.

“Darbe ile uyanan insanlar var”

Atalay, yasalar çerçevesinde herkes açık olursa ve yasalara uygun bir şekilde hareket edilirse ve herkes kendi yerini bilirse kimseden korkmaya gerek olmadığını belirtti. Atalay, dini duyarlılığı olan insanların farklı ekolleri olduğuna dikkat çekerek, burda  esas olanın cemaatçilik yapılmaması olduğunu söyledi. Atalay, Gülen Cemaatinde olan birçok kişinin içinde bulunduğu yapıdan haberi olmadığını belirterek, amacın bir yeri ele geçirmek olduğunu ve  darbe ile uyanan birçok  insanın olduğunu kaydetti. Atalay şöyle devam etti, “Bizim burada da tanıdığımız kişiler var. 17 -25 Aralık’a kadar beraberler. Yurtları var, dersaneleri var. Bir takım eğitim faaliyetleri var. Bunlar çok hoş faaliyetlerdir. Zamanla bu insanlar gördü ki bu adamların amacı sadece bu değil. Başka şeyler dönüyor.  Ancak yine de anlayamayanlar  oldu. Ta ki bu darbe girişimine kadar. Ben dış diplomatlarla da görüşüyorum ve yazışıyorum.  Hayretler içindeyim. Düşünün ki bizim Kıbrıs’ta bile… “

“İlk kellesi gidecek kişi bendim”

Atalay, kendi toplumunun kendi alanıyla ilgili sözcülüğünü yaptığına inandığını belirterek, Din İşleri Başkanlığına ve şahsına yönelik  sosyal medya üzerinden yapılan eleştirileri de yanıtladı.  Atalay, “Ben böyle bir yapıya izin verecek kişi değilim. Herkesten önce darbenin olduğu gece hiç kimse henüz daha açıklama yapmamışken biz yaptık. Çıktık ve tavrımızı ortaya koyduk. Eğer gerçekte bir darbe olsaydı, burada ilk kellesi gidecek kişi bendim. Bizim tavrımız net. Türkiye’de de burada da cadı avına çıkılmamalıdır. Şu anda insanlar hesap veriyorlar. Çünkü iftira edenler de oluyor. Geçmişte benimle ilgili de çok şeyler yazıldı çizildi. Ben kimseden emir almıyorum. Ben işimi yapıyorum. Bana emir veren görev değil, yasamdır. Bana emir verecek merci de bağlı bulunduğum Başbakanlıktır”

“Gizli hedefler olmamalı”

Atalay, Türkiye’deki herhangi bir birimden emir almadığını ifade ederek, Türkiye ile sadece fikir alışverişinde bulunabileceğini kaydetti. Atalay, 5 Ağustos’ta düzenlenen demokrasi mitinginde aktif olarak yer aldıklarını belirterek, “gizlilik olmamalı, şeffaf olunmalı, yasalara uyulmalı ve gizli hedefler olmamalıdır” dedi.

“İbadet, iyilik, güzellikten ve yardımdan bahsediliyor”

Atalay,eğitimini  Dicle Üniversitesinde aldığı dönemde  de Gülen Cemaatine yönelik yapılanmanın söz konusu olduğunu anımsatarak, Ahmet Keleş’in 1998 yılında bu yapılanmanın içinden çıktığını ifade etti. Atalay, Ahmet Keleş’in Gülen cemaati yapılanmasının liderleri  olduğunu öğrenmesinin ardından  Keleş’le  yollarını ayırdığını kaydetti. Atalay, “O zamanlar Türkiye bu durumun farkında değildi. İçinde olup da farkedenler ayrıldılar. Türkiye bu durumu 2013’lerde fark etmeye başladı. Mutlaka birçok kişi çocuğunu dersaneye göndermiştir. Bu Kıbrıs için de geçerli. Çocuğunuz için kalacak güvenli bir yer arıyorsunuz ve temiz olmasını istiyorsunuz. Burada da devletin yurt olanakları pek yok. Burada kalan çocuklara bu tip şeyler söylenmiyor. Böyle şeylerin olacağına inanamazsınız. İbadet, iyilik, güzellikten ve yardımdan bahsediliyor. Bunların hangisi kötü? Hiçbiri. Ahmet Keleş’in bu yapıyı anlatan bir piramit tabiri var. Piramidin oturduğu yer yani zemin halk. Bunlar inanan insanlar. Ben de tüm bu yapıları biliyorum. Neredeyse Türkiye’de ve buradaki tüm grupları biliyorum. Ancak en az bildiğim bu yapıdır. Nerededir bilmiyorum, hiç  kimse de bilmiyor. Çünkü bunların sistemi farklıdır”

“Ne işin olur devletle”

“Zaten yanlış olan şey eğer dini bir söylem varsa ortada, bu söylemin gizli olmamasıdır. Gizli birşey varsa yaklaşmayacaksın. Açık olsalardı destek verirdik. Gizlilik olduğunda gizli hedefler de olabiliyor. Cemaatlerin çıkış noktası nedir? Dini, sosyal faaliyetler yapmak. O zaman sen de bunu yap. Ne işin olur devletle. Devleti ele geçirmekle ne işin olur?” dedi. Atalay, Ahmet Keleş’in Türkiye’de TV programlarına katıldığını ve yaşadıklarını anlattığını ifade ederek,  Atalay, Ahmet Keleş’in yakın arkadaşı olduğunu, ancak kendisinin hiçbir cemaat ile hiçbir yapısal ilişkisinin olmadığını kaydetti.

“Misyonu temel alan vizyon önemli”

Atalay, misyonu temel alan vizyonun önemli olduğunu belirterek, ortaya konulan vizyonla ne gerçekleştirilmek istendiğinin önemli olduğunu kaydetti. Atalay, “Kıbrıs küçük ama. Kıbrıs’ta homojen bir yapı yok. Çok fazla etnik, dini insanlar var. Çünkü göç ülkesiyiz. Benim işim de dinle ilgili her şeyi bilmek ve tanımaktır. Biz dedik ki gelin dairemizin içinde olun. Gizli saklı işler yapmayın. Bizim yasamızda herhangi bir kimsenin dini akımı anlatması serbesttir. Örneğin, kuran dağıtanlar vardır. Biz bundan çok rahatsız oluyoruz. Biz bu yöntemi hoş bulmuyoruz. İnsanlar bunun islam diniyle ilgili olduğunu zannediyor.  Kuran dağıtılacak diye insanları topluyorsun ve el öptürüyorsun. Hiçbir cemaat yapı burada böyle birşey yapmadı. Ancak, düşünce özgürlüğü olduğundan polis birşey yapamadı. Ben herşeye açığım, ancak din ile ilgili her yapı bizimle bağlantılı olmalıdır. Böylece topluma güvenli bir karşılık verebiliriz. Topluma din eğitim lazımdır, bilmezseniz işte bu durumlara düşülür”

“Toplumun en eski kurumuyuz”

Atalay, din işleri başkanlarının görevinin Kıbrıs Türk toplumunu  aydınlatmak ve gerekli eğitim öğretimi sağlamak için ilgili birimlerle irtibat içinde olmak olduğunu belirtti. Atalay, Din İşleri Başkanlığının Kıbrıs müftünün devamı olduğunu ve toplumun en eski kurumu olduğunu söyledi. Atalay, ülkede statükoyu korumaya çalışan bir grubun varlığına dikkat çekerek, bu grun Din İşleri Başkanlığı aleyhine  bazı olumsuz haberlerin bilerek  yaptığını savundu.

“Kaynaklarını da kendilerine ne vaat edildiğini de biliyoruz”

Atalay, basında şahsına yönelik haberleri de anımsatarak bunlara tepki gösterdi. Atalay “Yazılanlar o kadar çirkin ki benim yaşam felsefeme aykırı şeyler. O kadar çelişkili şeyler yazılıyor ki, aynı yazıda 3 farklı  şekilde tanımlanıyorsun. Ancak üçü de birbirine zıt. O zaman neyim ben? Çünkü sormadan araştırmadan yazılıyor. Biz bu tarz haber yapanların kaynaklarını da kendilerine ne vaat edildiğini de çok iyi biliyoruz. Bunlar 5-10 kişilik bir gruptur”

“Oy uğruna istihdam yeri yapıldı”

Atalay, Din İşleri Dairesi’ne yeterliliği olmayan istihdamlar yapıldığına ilişkin haberler konusunda ise, göreve geldiği zaman dairede 80  ilkokul mezunu çalışanın olduğunu belirterek, “Maalesef seçim döneminde belli bir grubun oyunu almak için burası istihdam yeri yapıldı. Ben göreve geldikten sonra hiçbir baskıya boyun eğmedim. İlahiyat ve  imam hatip dışında hiç kimse işe alınmayacak dedim ancak sonra bunu da yeterli görmeyerek, Türkiye’de bir yıl eğitim gören ve yeterli görülen kişiler arasında tercih yapmak istedim. Güney Kıbrıs’a da 5 kişi istihdam ettik. Ben burada göreve başladıktan sonra 22 kişiyi işe aldım. Hepsi de imam hatip mezunu ve hepsi de Bolu’da eğitim görmüş ve başarılı olmuş kişilerdir. İlk defa Kıbrıs tarihinde eğitimli insanları işe aldık. Ben eğitimciyim. Ben geldiğimde 250 görevliden 4’ü  ilahiyat mezunuydu. Şu anda 40 kişi var ve neredeyse hepsi okuyor. Yani uygun olmayan istihdamlar 2006 yılı öncesinde yapıldı”diye konuştu.

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam