Özlem ÇİMENDAL
Kırk altı yıllık sanat hayatında aşık olduğu tiyatronun yanı sıra toplumsal hassasiyetlere de eğilmekten geri kalmayan ve zaman zaman yaptığı değerlendirmelerle gündemi yaratan ülkemizin yetiştirdiği önemli sanatçılardan Yaşar Ersoy, Kıbrıs sorunu ve öncesinde nelerle yüzleşilmesi gerektiği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Çözüm ve Barışa ulaşılabilmesi için öncelikle iki toplumunda yüzleşmekten kaçmaması gerekliliği üzerinde duran Ersoy, “Toprak, mülkiyet, garantiler, yönetim ve güç paylaşımı gibi meseleler görüşülmeden önce sadece iki liderin değil, tüm Kıbrıslıların yanıt bulması gereken sorular var. Bu sorulara içtenlikle yanıt bulunursa, diğer meseleler de çözüm sürecine girebilir” ifadelerini kullandı.
İki toplum birbirini bağışlamadan, unutmadan barışa ulaşamaz
Savaşan iki toplumun birbirlerini bağışlamadan, unutmadan ve birbirinden özür dilemeden barış içinde yaşamasının gerçekçiliği konusunda çekinceleri olduğunu ifade eden Ersoy, “Bölünmüş bir ülkede, insanlar gerçeği söylemekten çekindiği, korktuğu ve sustuğu sürece yaralar nasıl sarılabilir?” diye sordu.
Haksızlık yapanlarla, haksızlığa uğrayanlar aynı ülkede
Haksızlık yapanlarla, haksızlığa uğrayanların aynı ülkede haksızlıklar giderilmeden birlikte yaşamalarının güçlüğünün altını çizen Ersoy, “yalancılığın” yerleştiği bir ortamda gerçeğin ve barışın da bir o kadar uzaklaştığını ifade etti.
“Korkutma ve baskıların olduğu bir ülkede, insanlar kendi kaderine nasıl yön verebilir, barış ve çözüme nasıl ulaşabilir?”
“Tabuların, şartlandırmaların, korkutma ve baskıların olduğu bir ülkede, insanlar kendi kaderine nasıl yön verebilir, barış ve çözüme nasıl ulaşabilir?” diye soran Ersoy, “Geçmişe tutsak olmadan geçmişi nasıl canlı tutabilir, ders alabilir ve barışa ulaşabiliriz ki. Gelecekte tekrarlanmasını göze almadan geçmişi unutamayız. Barış uğruna gerçeklerden feragat edebilir miyiz? Yoksa gerçekle yüzleşip barışa ulaşılmalı mı? gibi sorularla bu amacımıza biraz daha yaklaşabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Yaşanan gerçekle yüzleşilmeli”
Yaşanan gerçekle yüzleşmeden ve iki toplum birbirinden özür dilemeden barış olamayacağı görüşünü de dile getiren Ersoy, “Yaşanan acı gerçeklerin karşısında bizler ne denli suçluyuz?” diye sordu.
“İki toplum yeni trajedilere gebe kalabilir”
Sahnelediği “Ölüm ve Kız” oyunundan aklına düşen sorulara yanıt bulmadan ne toprak, ne mülkiyet, ne garantiler ne diğer meselelerin çözüleceğine inanmadığını da söyleyen Ersoy, “Çözüm bulunsa bile barış sağlanmaz ve iki toplum yeni trajedilere gebe kalır” şeklinde konuştu.