DOLAR 32,3555 -0.02%
EURO 34,7944 -0.02%
GBP 40,6543 0.16%
ALTIN 2.393,19-0,14
BITCOIN 19257432,92%

Hayat şartları ‘diyabet’ yapıyor

ABONE OL
20 Aralık 2015 16:23
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Özlem ÇİMENDAL

Uzmanlar, çağımızın hastalığı olarak nitelendirilebilecek şeker hastalığının özellikle doğal ortamlardan uzak, yoğun stres altında yaşayan insanlarda görüldüğünü ifade ederken, dünyada giderek artan şeker hastalığına yakalanmanın en önemli sebeplerinin yoğun stres ve günlük düzenli spor yapılmaması olarak gösteriyor. Türkiye’de toplam 2.6 milyon kişi şeker hastasının bulunduğunu kaydediyor. Türkiye’de yılda 100-150 bin kişi şeker hastalığına yakalanırken dünyada ise her dakikada 6 kişi şeker hastalığından ölüyor. 12 yeni kişi ise bu hastalığa yakalanıyor. Kıbrıs’ta ise bu oran 20 yaş ve üstü yetişkinlerde yüzde 11 oranında şeker hastalığı, yüzde 10 gibi bir oranda ise gizli şeker hastalığı olarak karşımıza çıkıyor.

KKTC’de her yıl nüfusun yüzde 10’u diyabet oluyor

Ülkemizde her yıl yüzde 10’luk bir orana denk gelecek sayıda gizli şekeri olan kişiler diyabet oluyor. 1994 yılında kurulan Kıbrıs Türk Diyabet Derneği toplumda diyabet bilincinin oluşması, hastalık hakkında bilgi aktarımının sağlanması adına günümüze kadar birçok çalışma gerçekleştirmiştir. Yapılan çalışma ve bilgilendirmeler sonucu diyabet hastalığının KKTC’de önlenebilir olduğunun gösterilmesi amaçlanırken, gizli şekeri olanların yüzde 58’inin diyabet olmadan da hayatlarına devam edebilmeleri de sağlanmıştır.

 

Diyabeti önlemede yaşam şekli ve beslenme önemli

Diyabet, yaşam şekli değişikliği, beslenme alışkanlığı değişikliği ile kontrol altına alınabilinirken, kurallara doğru ve tavizsiz uyulması halinde gizli şekeri olanların da yüzde 58 kadarı diyabet olmadan yaşamlarını sürdürmeyi sağlayabiliyor.  

Köseoğulları: Diyabet 1 çocuklarda, diyabet 2 yetişkinlerde görülür

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Köseoğluları diyabet tipleri hakkında yaptığı açıklamada, diyabetin iki tipe ayrıldığını ifade etti. Hangi diyabet tipinin kimlerde görüldüğü ve tedavi şeklinin ne olması gerektiği hakkında bilgilendirmede bulunan Köseoğluları şunları söyledi:  “Tip 1 diyabet çocuklukta ya da genç yaşta başlar. Pankreasın insülin yapan hücrelerinin bozulmasıyla pankreastaki insülin üretiminde azalma olur. Tip 1 diyabet otoimmün bir hastalıktır. Bu rahatsızlıkta vücut pankreastaki hücreleri yabancı olarak algılar ve onu yok etmek için antikor salgılar. Antikor, hücreleri takrip eder ve bu hastaların insülin miktarı düşer ve kan şekerleri yükselir. Hastaların tedavisine başlangıçtan itibaren insülin kullanmak gerekir. İyi kontrol edilirse tip 1 diyabetin insanın ömrünü kısaltıcı etkisi yoktur.

“Tip 2 diyabet çocukluk dönemlerinde de görülür”

“Tip 2 diyabet genellikle yetişkinlerde görülür. Zaman zaman çocukluk dönemlerinde de görülebilir. Bu rahatsızlık genellikle hareketsizlik ve obezite ile ilgilidir. Kilo alma ve hareketsizlik sonucunda pankreasın salgıladığı insüline karşı direnç oluşur. Ve belli bir süreden sonra kişinin kan şekeri yükselmeye başlar. Toplumdaki diyabet hastalarının yüzde 90-95’i tip 2 diyabet, yüzde 5 ile 10’u tip 1 diyabettir. Tip 2 diyabetin riski, toplumlarda, yıldan yıla artış gösteriyor. Bu nedenle koruyucu tüm tedbirler tip 2 diyabet içindir.”

Dr. Hasan Sav: KKTC’de diyabet konusunda doğru bilinen yanlışlar var

Dr. Hasan Sav ise diyabet hakkındaki daha önce yaptığı bir açıklamada Kıbrıs Türk toplumunun diyabet hakkında doğru bildiği yanlışlar olduğunu, kilonun diyabette en önemli risk faktörü olduğuna değindi.  Kıbrıs Türk toplumunun diyabeti yanlış tanıdığına dikkat Çeken Sav, şu bilgilendirmelerde bulundu:

‘Sizin diyabetiniz var’ dediğimizde hasta bir anda karamsarlığa düşüyor. Sağlığını hepten kaybetmiş, kötü bir kadere mahkûm olmuş, diyabetin göz, böbrek ve kalp damar gibi komplikasyonlarının hepsinden etkilenecek gibi düşünüyor. Hasta ‘artık olan oldu, ne yapsak faydası yok’ gibi bir tutum içine giriyor ki bu durum tedaviden faydalanmayı etkiliyor. Bu yanlış bir inanıştır.”

“Kilo diyabetteki en önemli risk faktörlerindendir”

Sav, Kıbrıs Türk toplumunda diyabet bilincinin yeterli olduğunu gözlemlediğini, gerek medya, gerekse bilimsel seminer aracılığıyla toplumun bilinçlendirmesi yönünde önemli yol kat edilmesinin de memnuniyet verici olduğunu söyledi.

 “Diyabetin temel tedavi prensiplerinden biri beslenme ve egzersizdir” diyen Sav şöyle devam etti: “Diyabet hastalarının nerdeyse yüzde 90’dan fazlası yeterli egzersiz yapmıyor. Teknoloji insanları tembelleştiriyor. Motorlu taşıtların hayatımızdaki yeri, en kısa mesafeye bile araçla gitmemiz… Alışveriş merkezinde asansör ya da yürüyen merdiven kullanmamız… Televizyon kanalını yerimizden kıpırdamadan, komutayla değiştirmemiz gibi etkenler bizi hareketsiz kılıyor. Diyabetteki en önemli basamak olan diyete de uyulmuyor. Üstelik çoğu hastamız kiloludur. Fazla kilo diyabetteki en önemli risk faktörlerindendir. Hastalar bunu bilmelerine rağmen iradelerinin önüne geçip yeteri kadar diyet yapmıyor. Çoğu hasta aldığı gıdanın kan şekerini yükselteceğini biliyor ama buna rağmen o gıdayı tüketiyor.

Yılda bir diyabet kampımız oluyor, hastaları diyabet konusunda bilgilendiriyoruz. Bir taraftan hastalara diyabette yapılması gerekenleri anlatıyoruz, diğer taraftan yemek arası verildiğinde hastaların zararlılara yöneldiğini görüyoruz.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam