DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20684218,54%

Gençlerin Güney’de karıştığı her kavga siyasi değildir, ancak…

ABONE OL
2 Temmuz 2016 12:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

 

Bir kere baştan şu gerçeği ortaya koyalım:

–          Kıbrıslı Türk gençlerle, Kıbrıslı Rum gençlerin birbirleriyle veya içine dahil oldukları her kavga, siyasi nitelikli veya “Türk-Rum çatışması” olarak takdim edilecek hadiseler değildir.

Sadece gençler değil ama herhangi bir Kıbrıslı Türk ve Rum kavgası da;

Mutlaka etnik nedenden kaynaklanan bir kavga değildir.

Öyle olanlar da olabilir. Ancak;

“Türk olduğu için dövdüler” veya “Rum olduğu için saldırdılar” şeklindeki yaklaşımlar her zaman doğru şablon değildir bu tür hadiseleri aydınlatmak bağlamında…

Örneğin gençler…

Adı üstünde delikanlı çağlarında…

Eğlencenin zirve yaptığı mekânlarda bulunmayı, hatta buralarda alkol almayı da severler…

Kanları biraz fazla kaynadı mı;

Kendilerinin bile normal zamanda inanamayacakları davranış veya hareket içinde girebilirler.

Gerçi biz gençliğimizde şartlar ne olursa olsun fazla sapıtmazdık ama…

Her insan, her genç aynı olmayabilir…

Velhasıl böyle ruh halleri içinde, milliyeti ne olursa olsun;

Beğendikleri kızlara da takılmaya çalışabilirler, onlarla yakınlaşma arayabilirler…

Sağa sola posta da koyabilirler o ruh hali içinde…

Ama örneğin Güney Kıbrıs’ta bir eğlence yerine giden Kıbrıslı Türk gençleri düşünürsek;

O eğlence hengâmesi içinde hangi milliyetten kişiye “sarktıkları” veya “sarktıkları” için uyarılmaları halinde posta koydukları kişilerin hangi etnik kökenden olduğu, başlangıçta anlaşılamaz kolay kolay…

Eh… Eğlenceden uçmuş kafayla da sonunda bir arbede yaşanabilir, hatta giderek kavgaya da dönüşebilir bu…

Kimin “bareyası” fazlaysa da, diğerlerini bir güzel “marizler”…

Bu durumda, kavgaya karışanların Kıbrıslı Türk, Rum, İngiliz, Rus veya bir başka etnik kökenden olması sebebiyle çıkmamıştır kavga…

Sıradan adli bir hadise, tamamen asayişle ilgili bir durumdur.

Ancak böyle bir kavgaya methalder olanlar;

“Beni Türk olduğum için dövdüler” veya “Rum olduğum için saldırdılar” şeklinde sonradan bu tür bir söylem biçimi içine girerse;

Ayıkla o zaman pirincin taşını…

İki toplumun gençleri arasında “karşılık verme” dürtüsüyle bir dolu yeni ve üstelik etnik kökenli kavgaya zemin hazırlar bu durum…

Böyle bir “gerekçe”, bir kavganın ardından sığınılacak bir mazeret olamaz…

Yukarıda da belirttiğim gibi;

Hiç etnik ayırımcılık içeren kavga olmaz mı?

Olur tabii… Örneğin Kuzey’in plâkasını taşıyan araçların Kıbrıslı Türk sürücülerine karşı, Güney’deki birtakım ırkçı ve şöven grupların saldırıları kabul edilemezdir.

Velâkin anlatmaya çalıştığım;

Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların karıştığı her kavga mutlaka birinin Türk, diğerinin de Rum olmasından kaynaklanan kavga olmayabilir her zaman…

Yarın örneğin bir çözümden sonra, sıradan, sadece bir asayiş sorunu olan herhangi bir kavgadan sonra;

“Ben Türk olduğum için” veya “ben Rum olduğum için” şeklinde açıklamalar gelirse;

O barış ve çözüm ortamı o andan itibaren yıpranmaya başlar.

Çok iyi hatırlarım. Rahmetli ilk Cumhurbaşkanımız Denktaş, bazı sohbetlerinde bu hususa çok önem verir, şöyle derdi:

“Bir Kıbrıslı Türk genç bir Rum kızına, bir Rum genç bir Türk kızına, herhangi bir ortamda kur yaparsa, onların Türk veya Rum arkadaşları da;

‘Sen Rum kızına nasıl asılırsın’ veya ‘sen Türk kızına nasıl sarkarsın’ diye saldırırlarsa;

Allah göstermesin çıkacak kavgada ölenler olur ve cenazeleri Kuzey’de ve Güney’de kendi bayraklarına sarılarak defnedilirse;

Birkaç gün içinde kıyamet kopar” derdi…

Bu endişe, haksız bir endişe değildi.

Ve bir not:

–          Unutmayalım ki, Kuzey Kıbrıs’ta yakın geçmişte, sırf “kız davası” veya aşırı alkol nedeniyle “yan baktın, düz baktın” gibi sebeplerle bizzat kendi ülkemizin gençleri arasında bile öldüresiye vahşi sokak kavgaları yaşandı.

Özellikle Mağusa ve Girne kentlerinde bu tür sebeplerle bıçaklarla sopalarla birbirlerine giren gençlerin yarısı Türk, yarısı Rum muydu?

Bu yüzden hem Güney’e eğlenmeye giden gençlerimize çok büyük sorumluluk düşüyor;

Hem de yaşanan olayları Kıbrıslı Türk kamuoyuna aktaran basın-yayın camiamıza…

Her kavgada etnik gerilime çanak tutan yayınlar yapmak veya gençleri etnik söylemlerle yaşananları anlatma konusunda teşvik etmek, hem insanlık suçudur, hem de Kıbrıs’ta kalıcı bir barışa yardımcı olmaktan uzaktır.

İkinci Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat’a, bir panele katılmak üzere gittiği Güney’de yapılan saldırılar ise;

–          Tam bir siyasi şiddet ve organize suç örneğidir.

Irkçı ve faşist saldırı niteliğindedir.

Suçun örgütlü ve kitlesel olması, linç girişimi noktasında şiddet içermesi;

Normal bir asayişsizlik hadisesinin de çok üzerinde ceza gerektirir.

Oysa o olaya karışanlar Güney’de beraat ettirilmişlerdir.

Yazık… Böyle bir durumda, Güney’deki çözüm taraftarları hem daha fazla sindirilmiş olacaklardır, hem de yeni ırkçı ve faşist saldırılar da cesaretlendirilecektir.

Aynı zamanda adanın iki tarafında çözüm istemeyenler de kına yakacaklardır.

Güney Kıbrıs malesef bu konularda henüz güven telkin edememektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam