DOLAR 32,5570 0.1%
EURO 34,9786 -0.09%
GBP 40,8913 -0.16%
ALTIN 2.434,92-0,04
BITCOIN 2082082-0,83%

“gazetecilik Posta Memurluğu Değildir”

ABONE OL
6 Temmuz 2015 08:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

DAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy, ülke basınına dair çarpıcı tespit ve eleştirilerde bulundu. Ersoy, basın sektöründeki kayıt-dışı ve düşük maaşlarla yapılan istihdamların can yakıcı bir sorun olduğunu belirterek, “Gazete patronları genellikle öğrencileri çalıştırıyor veya çalıştırdığı yabancı uyruklu kişilerin sosyal yatırımlarını yapmıyor. Devletin bunu denetlemesi gerekliliğinin yanı sıra işini kuralına göre yapan basın kuruluşlarının da ödüllendirilmesi gerekir” dedi.

Ersoy, gazeteciliğin devlet ajansından haber kopyalayarak yapılan bir “posta memurluğu” olmadığının altını çizerek, nitelikli haber üretimi için personel ve ekipman gerektiğini bunun da maddi bir karşılığı olduğunu vurguladı.

Sektördeki maddi olumsuzluklara ve fırsat eşitsizliği konusuna da değinen Ersoy, devletin haksız rekabet konusunda inisiyatif alması gerektiğini belirterek, reklam pastasının adil bir biçimden bölüşülmemesinin büyük sıkıntı yarattığını ifade etti. Ersoy, buna en büyük örneği ise herhangi bir Türk kanalının Türkiye’de yayınladığı reklamı Avrupa kanalında oynatamamasını gösterdi.

Ülkede kendilerini “gazeteci” olarak tanımlayan bazı kalemşörler olduğuna dikkat çeken Ersoy, medyanın küçük coğrafyalarda kamuoyu yaratmaktaki etkisine vurgu yaparak, “Basın güven kaybediyor deyip suçu sadece siyasete atmaya çalışıyorsak bu doğru bir yaklaşım olmaz. Burada basın da kendi üzerine düşen görevi de yapmak zorundadır” dedi.

Basınla alakası olmayan promosyonlar dağıtan gazetelerin satış rakamlarıyla kendini kandırdığını kaydeden Ersoy, “Okurlardan çok insanların günlük ihtiyaçlarını karşılayacak promosyonlar verilmesi gazetecilik mesleğini itibarsızlaştırıyor” dedi.

Abbas ELMAS

DAÜ İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy, basın sektörünün son dönemlerde yaşadığı sıkıntılara yönelik  Gazeteciler Birliği’nin bir komisyon oluşturarak girişim başlatmasının önemli bir karar ve adım olduğunu vurguladı.  Gazeteciliğin sanıldığının aksine çok ucuz bir meslek olmadığını ifade eden Ersoy, ülkemizdeki basın sektöründe  birçok basın emekçisinin düşük maaşla ve sosyal haklarından mahrum bırakılarak çalıştırtıldığını vurguladı. Ersoy,  gazetecilikle posta memurluğunun ayrımının ise iyi yapılması gerektiğine dikkat çekti. Ersoy, “Bunun da ötesinde gerçek gazetecilik yapılacaksa, devlet ajansından haber alıp posta memurluğu yapmayacak bir şekilde kendi haberlerinizi üreteceksiniz, araştırma yapılacaksınız ve bunlar da elbette parayla yapılacak işlerdir” diye konuştu.

 

“Devlet katkısı şart”

Profesyonel ekipman ve üretim için ciddi bir maddi kaynağa ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Metin Ersoy,  ülkede bu anlamda çok tartışmalar yaşandığını belirtti. Yeniden Amerika’yı keşfetmeye gerek olmadığına işaret eden Ersoy, dünyadaki örnekler baz alınarak belirli kriterdeki gazetelerin devlet katkısıyla desteklenmesi gerektiğini söyledi. Ersoy, sırf devlet katkısı almak için açılacak gazetelerin önüne geçebilmek için ise bazı engeller belirlenmesinin şart olduğunu söyledi.

“Reklam pastası adil bölüştürülmeli”

Basında yaşanan önemli  sorunlardan birinin  da reklam pastasının adil bir biçimden bölüşülmemesi olduğunu ifade eden Metin Ersoy, buna en büyük örneğin ise herhangi bir Türk kanalının Türkiye’de yayınladığı reklamı Avrupa kanalında oynatamamasını gösterdi. Ersoy, bu kriterlerin KKTC için geçerli olmamasının ise ülke medyası için bir dezavantaj olduğunu vurguladı. Metin Ersoy,  mevcut ilişki ağı içinde Türkiye’den ülkeye ithal edilen ürünlerin reklamlarının Türkiye medyası tarafından yapılması nedeniyle bu ürünleri pazarlayan yerli firmaların ülke medyasına reklam verme ihtiyacı duymadıklarını kaydetti.  Ersoy, reklam pastasının adil dağılımı için KKTC devletinin çözüm geliştirmesi gerektiğini belirtti.  

Medya siyaset ilişkisi

Konuşmasında medya-siyaset ilişkisine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Ersoy, medyanın siyasiler tarafından kullanılmasına yönelik her yayın kuruluşu ve gazetecinin  özeleştiri yapması gerektiğini vurguladı. Metin Ersoy, “Basın güven kaybediyor deyip suçu sadece siyasete atmaya çalışıyorsak bu doğru bir yaklaşım olmaz. Burada basın da kendi üzerine düşen görevi de yapmak zorundadır. Bazı arkadaşlar kalemini oynatarak, bir gazeteci diğer gazeteci kendi aralarında anlaşarak kurumlara saldırarak maddi çıkar sağlamaya çalışıyor. Kıbrıs gibi küçük bir yer ve medyanın çok rahat kamuoyu yaratacağı noktada. Bu oyunları gören vatanda  da doğal olarak medyaya da güvenmemeye başlayacak”  diye konuştu.

Basın mensubu olmayanlara basın kartı

DAÜ İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy, yıllardır ülkede dağıtılan basın kartları konusunda da birçok yanlışlıklar yapıldığına işaret ederek, geçmişte basın mensubu kriterlerine uygun olmayan birçok şahsa kart verildiğini anımsatarak, “Yılda bir iki kez köşe yazısı yazan kişilere dahi basın kartı verildi ve bu insanlar bu kartları eğlence merkezine girerken kullandı” dedi.

Kaçak basın mensupları

Son günlerin en büyük sorunlarından biri haline gelen “Kaçak İşçi” sorununun basında da sıklıkla yaşandığına değinen Ersoy, “Gazete patronları genellikle öğrencileri çalıştırıyor veya çalıştırdığı yabancı uyruklu kişilerin sosyal yatırımlarını yapmıyor. Bunun denetlenmesi yapılmıyor. Devletin bunu denetlemesi gerekliliğinin işini kuralına göre yapan basın kuruluşlarının da ödüllendirilmesi gerekir” diye konuştu. Konuşmasında görsel basın konusunda da değerlendirmelerde bulunan Metin Ersoy,  televizyonların  ekip ve donanım anlamında ciddi bir yatırım anlamına geldiğini belirterek ‘Hadi TV açalım’ denildiği anda bu işin olmayacağını  bu alanın teknik altyapıdan ekipmana çok önemli yatırımlar gerektirdiğini vurguladı. Televizyonculuğun sağlam prodüksiyonlar gerektiren de bir alan olduğunu anlatan Ersoy, “Prodüksiyon yapamıyorsanız kalıcılığınız da olmaz; rekabet de edemezsiniz” dedi. Televizyonculuğun önemli alanlarından biri de haber olduğunu belirten Metin Ersoy, bu noktada ülkede haber kanalı “Bolluğu” yaşandığına dikkat çekerek, “Hangi kanalı açsanız haber kanalıyız diyor. Memlekette haber bitmediği için her kurulan TV haber kanalı oluyor, ancak, Maraş’ta yangın olduğunda bazı kanallar kozmetikle ilgili bilgiler yayınlayabiliyor” dedi.

Ersoy, “Bu gibi kurumları eleştirdiğiniz zaman ise  maddi sıkıntı veya personel eksikliğinin arkasına saklanmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.

 

“TAK’tan haber kopyalamayla internet gazeteciliği olmaz”

Basında son yılların popüler alanı internet gazeteciliğiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Metin Ersoy,  internet gazeteciliğinin gazete veya televizyon gibi  ciddi yatırım gerektiren kuruluşlar olmamasına karşın,  bu alanda faaliyetlerini sürdüren sitelerin mesleği bilen ekipmanı oluşturması durumunda hem haber anlamında hem de mesleki atılımlar yapabileceğini söyledi. Ersoy, “İnternet gazeteciliği yapıyorum diye TAK’ın haberlerini kopyalayarak sitenize yapıştırıp servis ederseniz, bunun adı internet gazeteciliği olmaz” dedi.

 

“Promosyon da basınla alakalı olmalı”

DAÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Metin Ersoy, konuşmasının sonunda son dönemlerde yerel basında da sıklıkla kullanılan bir yöntem olan promosyon konusuyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Ersoy, bu yöntemin kısa vadede gazeteyi sattırdığını ancak, uzun vadede gazetenin ne kadar kalıcı olacağının belli olmadığını kaydetti. Ersoy, promosyona karşı olmadıklarına ancak, promosyonun çeşitlerine karşı olduklarını söyledi. Gazetelerde promosyon verilecekse basın sektörünü ilgilendiren promosyonlar verilmesi gerektiğine de dikkat çeken Ersoy, kitap, ansiklopedi veya medyayla alakalı ürünlerin okuyucuya promosyon olarak dağıtılması  gerektiğini aksi takdirde başka promosyonlar veren gazetelerin sahte satışlarla sadece kendilerini kandırdığını söyledi.  Okurlardan çok insanların günlük ihtiyaçlarını karşılayacak promosyonlar verilmesinin gazetecilik mesleğini itibarsızlaştırdığına dikkat çeken Ersoy, promosyon için gazete alan bir kişinin de ne kadar gazete okuduğunun da tartışılabileceğini kaydetti.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam