Hem bir engelli derneği başkanı, hem de görme engelli olduğum için KKTC’de yaşayan engellilerin karşılaştığı sorunlara ve yaşadığı problemlere sıkça şahit oluyorum. Konumum itibariyle şahit olduğum ve şahsen yaşadığım çok sayıda ortak mesele var. Çevre, eğitim, neredeyse yok hükmünde olan yasalar… Bu örnekleri daha çok arttırabilmek mümkün. Ancak en temel sorun yasalarla ilişkili olduğu için diğer mühim olan sorunlar dahi zaruri olarak arka planda kalıyor. Çünkü engellilere ve sosyal devlet anlayışına ilişkin mevcut yürürlükte olan yasaların sayısı çok az. Sayının az olmasına karşın, yürürlükteki yasaların neredeyse tamamı yok hükmünde diyebilirim. Mevcut yasaların takibi sağlıklı olarak yapılamıyor. Sağlıklı bir takip yapılamayınca, verimli bir sonuçla karşılaşmak çokta mümkün olmuyor doğal olarak. Takip edilmeyen bir çalışmanın uygulanmasını beklemek zaten doğru olmaz. Yasa var, ancak engel çok gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz maalesef. Bu noktada şunu net olarak ifade edebilirim ki yürürlükteki yasaların dahi doğru olarak uygulanmadığı bir sistemde diğer eksiklikleri gidermenin çok kolay olmadığının da bilincindeyim. Yasa, kanun ve tüm uygulamalardaki engeller kalkmadan diğer sorunların çözümünü bekleyebilir miyiz, sorusunun cevabı çok düşündürücü doğrusu. Çevre gerçekten çok büyük bir sorun evet. Keza eğitimde öyle. Ancak engellilere ilişkin nitelikli yasaların olmayışı, olan yasalarında trajikomik bir tabirle engelli olması, meselenin vehametini ortaya net olarak koyuyor sanırım. Bu konuda tüm engelli bireylerle ve engelli aileleriyle hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Gerçekleştirdiğimiz ev ve diğer tüm ziyaretlerde sık sık bu konuları konuşma fırsatı buluyoruz. Yaşadığımız sorunlar ya aynı, ya da benzer olduğu için büyük bir oranda benzer düşüncelerle karşılaşıyorum. Ülkemizde bu alandaki yani yasalara ilişkin en büyük eksiklik ise devletin hiçbir kademesinde engellilere ilişkin birim, müdürlük, temsilcilik tarzında kadrolar oluşturulmamasıdır. Bu türevdeki kadroların olmayışı, her alanda sorunla karşılaşmamıza neden oluyor. Çünkü uzman ve bilirkişi dâhilinde olmadan atılan tüm adımlar, verimsizliğe mahkûmdur. Türkiye ve diğer birçok ülkede yerel kurumların ve siyasi partilerin dahi engelliler koordinasyon merkezi ya da en azından engellilere ilişkin bir birimi varken, aynı şeyleri KKTC için ifade edebilmek mümkün değil. Yerel kurum, bakanlık gibi teşkilatlardan önce en yakın ilgili bakanlık bünyesinde bir heyet dahi oluşturulsa çok ciddi bir adımla karşılaşmış olacağımızı samimi olarak belirtmek isterim. Mesela Sağlık ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyelerinde engellilerden sorumlu birimler oluşturulabilir. Bu birimler, siyasetin değil, tamamen uzman kişilerin yönlendireceği birimler olmalıdır. Aksi halde birimin öneminin kalmayacağı gibi engelli istismarına da yeni bir kapı açılmış olunur. Uzman ve bilirkişi yönetimindeki birimler, gerçek manada verimli olabilecek yasalara yön verebileceği gibi mevcut eksikliklerin giderilebilmesi içinde hem dün, hem de yarın için etkin çalışmalar ortaya koyabilecektir. Tüm sıkıntı, sorun ve problemlerin çözümü için tek bir şeye ihtiyaç var; samimiyet. Evet, samimiyet varsa sorunların çoğu rahatlıkla ve kısa sürede giderilebilir. Samimiyet yoksa bugüne kadar ne olduysa o olmaya devam eder. Biz her alanda samimiyet istiyoruz. Çünkü bugüne kadar olanları, bugüne kadar gördüklerimizi yarında yaşamak, görmek istemiyoruz. Tüm eksikliklere, sorunlara ve problemlere rağmen asla ümitsiz değilim. Umut ve azim, başarı için en büyük adımdır diyebilirim rahatlıkla.