https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg
ALİ TEKMAN
Adamızın Güneyinde büyük bir felaket yaşanıyor…
En azından bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda, daha önce söndürüldüğü açıklanan Trodoslardaki büyük yangının halen devam ettiği haberleri gelmekteydi.
“Bana ne Rumun yangınından?” diyerek kayıtsız kalamayacağımız bir felaket bu…
Hepimizin felaketi aslında…
Adanın ister Kuzeyi olsun… İsterse Güneyi…
Bu yurt hepimizin…
Kıbrıslı Türk’ün de… Kıbrıslı Rum’un da…
“Biz kendi yangınlarımızı bile söndürmekten aciz bir yönetime sahipken, koskoca Trodos yangınına nasıl faydalı oluruz?” diye düşünmemek lazım…
Bir yangın söndürme helikopterimiz, bir tayyaremiz bile yok gerçi ama…
İstersek faydalı oluruz…
Cumhurbaşkanı Akıncı birkaç girişimde bulundu yardım için…
Keşke Anastasiadis ile birlikte yangın bölgelerine de gidebilseydi…
“Bak Niko, bizim etimiz budumuz belli ama en azından soğutma çalışmalarına yerden yardım için araç ve personel gönderelim, sizdeki kriz merkezinin talimatlarıyla çalışsınlar” şeklinde bir teklifte de bulundu mu acaba?
“Türkiya’dan bir tayyare gelsin size yardım etsin” dedi fakat olmadı.
Yangının hemen sonrasında dahi hala yapabilecek birşeylerimiz olduğuna inanıyorum.
İki gündür Trodoslardaki yangın nedeniyle ağlamayı beğenmiyorum deyim yerindeyse…
Çok canım yandı, ciddi anlamda gergin ve huzursuzum halen…
Bu konuda Kuzeyin çok ciddi girişimlerde bulunmaya devam etmesinin gerektiğine inanıyorum…
…
Yangın dedik de…
“Bak işte Rumlarda da büyük yangın var, hem da daha fazla orman yanıyor” diyerek, kendi devletimizin ve hükümetlerinin bu konudaki vurdumduymazlık, sorumsuzluk ve lâkayıtlıklarını gizlemeye de çalışmayalım lütfen…
Bu gibi konularda çığırtkanlık yapan çok çünkü…
Unutmayalım ki;
Güney Kıbrıs’ın ormanlık alanları hem bizimkinden 4-5 misli fazla;
Hem de yangın bölgelerine ulaşım çok daha zor…
Ormanlar da bir hayli sık olunca;
Yanan alanlar da daha fazla oluyor…
Bizde ise artık orman denilecek alan kalmadı…,
Yaktık büyük bölümünü veya yanmasına karşı gerekli önlemleri alma niyetimiz hiç olmadı.
Tıpkı trafik dehşetinde olduğu gibi…
Bıraktık “Allahkerim” veya “Allah korur” diyerek önlem almayı…
Bu yüzden Kuzeyde çıkan yangınlarda daha az ağaç yanmakta artık…
Çünkü ağaç bırakmadık neredeyse…
Son kalanların yaşamı da bir kıvılcıma bağlı…
Ve hala bir Yangın Söndürme Helikopterimiz yok…
Bakın… “Anamur’da Kuzey Kıbrıs için tahsis edilen bir helikopter varmış” diyorlar…
Bu da, sorumluluğu üzerinden atmanın bir başka yöntemi işte…
Yaz aylarında Türkiya’nın Güney ve Ege sahilinde o kadar fazla orman yangını meydana geliyor ki;
Topyekûn yangın söndürme seferberliği yapılıyor o bölgelerde…
Bütün ülkeden helikopter ve tayyareler oraya sevkediliyor.
Anamur’daki helikopter de böyle bir durumda;
Sırf “Kuzey Kıbrıs’taki bir yangını beklemek üzere” hangarda tutulamaz.
O da yardıma koşacaktır.
Peki o esnada burada büyük bir yangın çıkarsa ne olacak?
Uzaylılardan mı isteyeceksiniz hava desteğini?
…
Çarpık bir devlet mekanizması , illüzyondan ibaret bir devlet organizasyonu ve insan odaklı olmayan bir rejimde yaşıyoruz bu ülkede…
Ne zehirli bacalara filitro alıyoruz insanlarımızın kanser olmaması için…
Ne de ormanlarımızda çıkacak yangına kritik ilk 15 dakikada müdahale edebilecek bir helikopter…
Oysa bugün orman yangını söndürme konusunda uzman Rus helikopter filosunun elinde o kadar ihtiyaç fazlası ve pırıl pırıl araçlar var ki…
Üstelik fiyatları da inanılmaz ölçüde makul ve de “kendini devlet zanneden bir devletin” bile alabileceği rakamlarda…
Ama olmaz değil mi?
Yeni makam araçlarına ihtiyaç var çok iş yapan “Bakanlarımız” için…
Zehir filitrosuna, yangın söndürme helikopterine “harcamayalım parayı boşuna(!)” öyle mi?
Yazıklar olsun…
News
