DOLAR 32,3400 -0.07%
EURO 34,8790 0.06%
GBP 40,6534 0.01%
ALTIN 2.392,77-0,15
BITCOIN 20750928,48%
Basın-Sen’den Saray önünde İncirli kınaması

Basın-Sen’den Saray önünde İncirli kınaması

ABONE OL
14 Haziran 2023 10:55
Basın-Sen’den Saray önünde İncirli kınaması
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen), gazeteci Serhat İncirli’nin Cumhurbaşkanlığı'ndan çıkarılmasını, Cumhurbaşkanlığı önünde yaptığı basın açıklaması ile tepki gösterdi.

Yaşanan olayı "şiddetle" kınayan Basın-Sen, “Serhat İncirli’nin Cumhurbaşkanlığında yaşadığı olay kabul edilemezdir, gelecek için sıkıntılıdır.” açıklaması yaptı.

Basın Sen’e, bazı sendikalar da destek verirken, Serhat İncirli de basın açıklaması sırasında hazır bulundu. 

İNCİRLİ'DEN "ÜZGÜNÜM" SÖZLERİ

Serhat İncirli, soru üzerine “Sadece çok üzgünüm, ilk kez böyle bir olay yaşadım, üzgünüm.” dedi. 

İncirli, 12 Haziran Pazartesi günü ülkeye gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretini izlemek için gittiği Cumhurbaşkanlığı'ndan "akredite olmadığı" gerekçesiyle çıkartılmıştı. 


Gazeteci Serhat İncirli

KİŞMİR'DEN TATAR'A TEPKİ

Basın Sen Başkanı Ali Kişmir, Cumhurbaşkanlığı önünde ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğüne destek veren, sahip çıkan örgütlere teşekkür etti. 

Tüm özgürlüklere önem verdiklerini ifade eden Kişmir, farklılıklarını “zenginlik” olarak gördüklerini söyledi. 

Tüm görüşlere saygı duyarak hareket ettiklerini, farklılıklara rağmen demokratik bir şekilde çalıştıklarını ifade eden Kişmir, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeye gelişinde yaşanan olayın kabul edilir olmadığını söyledi. 


Basın Sen Başkanı Ali Kişmir

Serhat İncirli’nin ülkenin önde gelen gazetecilerinden olduğunu, gazetecilik, ifade özgürlüğünün elinden alınmasının doğru olmadığını ifade eden Kişmir, bunun gelecek açısından da sıkıntı yaratacağını kaydetti. 

İfade, düşünce özgürlüklerinin zenginlikleri olduğunu belirten Kişmir, makamların da buna tahammül göstermesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı'nda yaşanan olayı şiddetle kınadıklarını ifade eden Kişmir, ülkede demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü için mücadeleyi sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti. 

Özgürlüklere herkesin ihtiyacı olduğunu ifade eden Kişmir, her kesimin sesinin, düşüncenin, ifadenin özgürce duyurulması için mücadele verdiklerini belirtti. 

Kişmir, “Basın ifade düşünce özgürlüğü onurumuzdur, engellenmesine izin vermeyeceğiz.” dedi. 

BASIN AÇIKLAMASI

Basın Sen, Basın, Yayın ve Propaganda Sekreteri Pınar Barut da ortak açıklamayı okudu, “Basın emekçilerinin gazetecilerin onuruyla ekmeğiyle itibarıyla oynamanıza müsaade etmeyeceğiz.” diye konuştu. 

Basın açıklamasına; "Dev-İş, Türk-Sen, Hür-İş, KTÖS, KTOEÖS, KTAMS, Güç-Sen, Kamu-Sen, Çağ-Sen, Koop-Sen, Vergi-Sen, DAÜ Bir-Sen, Tıp-İş, BES, DAÜ-SEN, Tel-Sen" imza koydu. 

Basın Sen'in basın açıklaması şöyle:

"Bir ülkenin demokratik gelişim düzeyi, özgürlüklere bakış açısı, yurttaşlarının doğru bilgi alma ve bilgiye erişim hakkının ne boyutta olduğu; çok sesliliğin, basın ve ifade özgürlüğünün varlığıyla ölçülebilir.

O ülkenin gerek kendi basın emekçilerinin ve gazetecilerinin gerekse seçimler ya da dünyayı ilgilendiren başka konularda o ülkede geçici olarak görev alan yabancı basın mensuplarının çalışma alanlarının özgürlüğü de bir diğer göstergedir.

Bir ülkede gazeteciler, bırakın bizzat engellenmeyi, bizzat baskı ve tehdit görmeyi ve işiyle-aşıyla tehdit edilmeyi, kendi kendine otosansür uygulama ihtiyacı hissediyorsa dahi o ülkede ifade özgürlüğünden bahsedilemez.

Gazetecilik; ister kamu kurumlarında ister özel kurumlarda yapılsın; halkı aydınlatma sorumluluğu olan, halk için yapılan bir meslek olması nedeniyle gazeteciler, başta sermaye, egemen güçler ve iktidarlar olmak üzere her türlü güç odaklarının baskısından bağımsız görev ifa etmek durumundadırlar.

Ülkemizde özellikle son yıllarda basın ve ifade özgürlüğüne ve basın mensuplarına karşı yapılan itibarsızlaştırma, karalama, ötekileştirme ve fikirleri dolayısıyla 'iyi gazeteci-kötü gazeteci' yaftalamaları ayyuka çıkmıştır.

Kraldan çok kralcı olanlar ve bulundukları koltukları topluma değil, başka egemen güçlere borçlu olanlar, bu güç odaklarına daha fazla yaranabilmek için hiç gözünü dahi kırpmadan kendi ülke insanına bu muameleyi yapabilmekte ve gelen tepkiler karşısında da savunmaya soyunabilmektedir.

Tarihinde; öldürülen, tehdit edilen, korkutulan, susturulan, işinden edilen ve sürülen gazetecilerin varlığını kara bir leke gibi saklayan bu topraklarda, basın emekçilerine yapılan faşist tutum bugün de farklı boyutlarda devam etmektedir.

Ayrıca başta gazeteciler olmak üzere, doktorundan aktivistine, eski vekilinden sade vatandaşına kadar kendi yurttaşına Türkiye kapılarının kapanması konusunda da tek söz söyleyemeyenler, Dışişleri Bakanlığı’nı 'Tabela Bakanlığına' çevirmekten de zerre utanç duymamaktadır.

Bunun son örnekleri de Gazeteci Serhat İncirli’nin, Cumhurbaşkanlığı’ndan 'Girişiniz yasaktır' denilerek çıkarılması ve dünyanın her yerinde geçerli olan Uluslararası Basın Kartı IFJ ile akredite yapmak isteyen basın mensuplarının reddedilmesi olmuştur.

Bu hem bir gazetecinin haber takip etme hakkını elinden almak hem de toplumun doğru bilgiye ulaşma hakkına set çekmektir.

Ayrıca 'Dünya bizi tanıyacak' söylemleri üreten sözde iktidarın, dünyada geçerli bir basın kartını tanımaması, Cumhurbaşkanlığı’nda görev yapan ekibin vizyonunu da ortaya sermiştir.

Cumhurbaşkanlığı ve diğer tüm kamu kurumları, orada geçici süreyle oturanların değil Kıbrıs Türk toplumunun kurumlarıdır.

O makamların ve kurumların gerçek sahibi olan halk, geçici statü sahibi olanlar tarafından dışlanamaz, kovulamaz, engellenemez ve keyfi uygulamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışılamaz!

Kendilerini ölümsüz ve oturdukları koltukların vazgeçilemez maliki olarak görenler, toplumun gerçek temsilcilerine yaptığı muameleyle, belki bulundukları yeri borçlu oldukları güç odakları gözünde artı bir puan daha kazanmış olabilir.

Ancak bu geçici zaferlerin toplum nezdinde hiçbir karşılığı yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır.

UBP-DP-YDP ve Ersin Tatar zihniyeti, gücünü bu toplumdan değil 'dışarıdan' almaktadır.

Ancak; iş birlikçi bu zihniyet, Kıbrıs Türk toplumuna anti demokratik bu gömleği asla ve asla giydiremeyecek, hayal ettikleri biat noktasına da asla getiremeyecektir.

Kısa, geçici ve günlük rövanşlarla kendi toplumuna karşı üstünlük kazandığına inananlar, filmin sonunda kaybeden kötü adamların geçici zaferlerini yaşamaktadırlar.

Bu ülkenin onurlu gazetecileri sarayın uşağı olmayacaktır!
Bu ülkenin onurlu basın emekçileri iktidar maşası olmayacaktır!
Bu ülkenin onurlu insanları güç odaklarının emir eri olmayacaktır.

Hamasi ve milliyetçi söylemlerle, ellerindeki gücü kullanarak yaptıkları baskılarla, Kıbrıs Türk toplumunun temsilci olan gazetecileri susturmaya çalışanlar; bu çabalarının hezimete uğrayacağını yakın bir zamanda göreceklerdir.

Yolsuzluk ve hırsızlığa bulaşmayanlar, gizli ajandası olmayanlar, kendi toplumuna ihanet etmeyenler, özgür ve bağımsız medyadan da korkmazlar.

Siz korkuyorsunuz!

Çünkü ortaya çıkacağından koktuğunuz işlere bulaştınız.

Zulmünüz bundandır!

Korkunuzdan!

Bir ülkenin satılmış ve iktidar maşası olmuş bir medya ile toplumları nasıl yönlendirebileceği ortadadır.

Gerçeklerden kopuk bir toplum yaratabilmek için medyayı ele geçirmek gerektiğini, ustalarından öğrenen bu zihniyet, kendi topraklarında ustalarının geçici başarısını dahi sağlayamayacaktır.

Çünkü biz buna izin vermeyeceğiz.

Basın emekçilerinin, gazetecilerin onuruyla, ekmeğiyle, itibarıyla oynamanıza müsaade etmeyeceğiz. Bu böyle bilinsin."

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam