DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
GBP 41,0337 -0.05%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2154029-0,11%

“Az enerji tüketen sistemlere ihtiyaç var”

ABONE OL
11 Haziran 2017 10:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Eniz
ORAKCIOĞLU

Ekstrametal Üst Yönetim Danışmanı Adnan
Sucuka, enerji üretmek için mutlaka bir kaynak kullanmak gerektiğini
söyleyerek, “Kıbrıs özelinde elektrik enerjisi (ilaveten ısı enerjisi de
düşünülebilir) üretebilmek için maalesef güneş ve rüzgar dışında doğal bir
kaynak yoktur. Bunlara ilaveten bio atıklar (tarımsal, hayvansal ve ormansal
atıklar) da kullanılabilir ve bunların tamamı yenilenebilir enerji kapsamına
girer. Örneğin hayvansal atıklardan son derece güzel uygulamalarla bağımsız,
çevreci ve yenilenebilir elektrik üretilebiliyor. Kıbrıs’ta rüzgardan elektrik
üretmek, yapılan ölçümlere göre mümkün olsa da maalesef kaliteli tabir
edebileceğimiz, kıtasal (continental) rüzgarlar olmadığı için verimlilik ve
güvenilirlik açısından pek parlak sonuçlar vermediği görülüyor. Yine de olduğu
kadar olabilir demek mümkün” şeklinde konuştu.

“Güneş
enerjisine ek yedek tedbirler alınmalı”

Güneşin, Kıbrıs’ın en talihli olduğu ve şu
an için en temiz yenilenebilir kaynak

olduğunu söyleyen Sucuka, “Teorik açıdan
baktığımızda bugünkü teknolojiler ile 1 MW elektrik üretebilmek için yaklaşık
20,000 m2 alana ihtiyacınız olacaktır. Diğer bir deyişle, Kıbrıs’ın elektrik
ihtiyacını tamamıyla karşılamak istiyorsanız (400 MW’e için) 8 Milyon metrekare
alana ihtiyacınız olacaktır. Ancak, güneş enerjisinin doğası gereği
depolanamadığı (pil sistemleri haricinde) ve üretimin dalgalı olduğu dikkate
alındığında, kurulacak olan kapasitenin en azından 5-6 katı bir kapasiteye ve
bunu depolamaya ihtiyaç olacaktır. Neticede güneş enerjisi için oldukça fazla
bir alana ihtiyaç duyulacaktır. Bu gerçeğin üzerine bir de şebeke
dalgalanmalarını dikkate alırsanız en azından bugün için (kısa vadede) tüm
elektriği problemsiz olarak güneşe bağlamak çok zor. O nedenle de özellikle baz
yükü kaldırabilecek bazı yedek tedbirlerin alınması gerekir (doğalgaz, Türkiye
ile kablo bağlantısı gibi). Güneş enerjisi için gerekecek alanlar toprak
üzerinde ya da binaların çatılarında olabilir. Genel uygulama ve en basiti
elbette sistemi yere kurmaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli
husus, o yerin tarımsal toprak olmamasıdır, zaten dünyada da tarımsal alanlara
başka bir şey kurulması pek mümkün değil. Vurgulama istediğim esas konu da
buydu. Güneş enerjisi kuracaksanız, önceliğiniz bina çatıları olmalı,
sonrasında da tarım dışı alanlar olmalıdır” dedi.

“Yeni
binalara sistem kurulmalıdır”

Sucuka, sözlerine şu şekilde devam etti; “Geriye kalan
ise halen mevcut veya yeni yapılacak binaların çatılarına, otoparklarına vs bu
sistemleri kurmaktır. Bu uygulamada da farklı sorunlar çıkmakla birlikte (binanın
yük taşıma kapasitesi gibi) özellikle yeni binaların yapılması sırasında bu
sistemler hesaplanarak sorunun önüne geçilebilmektedir.”

“Doğal
gaz çok önemli”

Yenilenebilir enerji üretiminde bugün için var olan
bazı teknik sıkıntıları aşabilmek adına, bazı yedek tedbirlerin alınması
gerektiğini vurgulayan Sucuka, “Bu tedbirler fosil yakıtlar, nükleer vs
olabilirler. Fosil yakıtların çevresel etkileri herkes tarafından bilindiği
için çok sıcak bakılmamakla birlikte azalarak ta olsa en azından orta vadede
bunların kullanımına devam edileceği görülüyor. Fosil yakıtlar içinde çevreye
en az zararı veren ise doğal gazdır. Kıbrıs çevresindeki doğal gaz
araştırmalarını yakından takip eden birisi olarak bu doğal gazın Kıbrıs’a
getirilebilmesi durumunda çok faydalı olacağından bahsettim. Adaya gelecek
doğalgaz, özellikle elektrik üretiminde çok ciddi bir rahatlamaya sebep
olabilecek, ekonomik olarak adanın gelişmesinde lokomotif görevi görecektir.
Yine de ben doğu Akdeniz havzasında şu anda hayali kurulduğu kadar fazla bir
rezervin olduğuna inanmıyorum. Elbette var ve bölge ülkeleri için yeterli de
olabilir, ama muazzam, ihraç edilebilecek rezervler beklemiyorum açıkçası. Bu
miktar bile bence ada çok ama çok önemlidir” dedi.

“Doğalgaz
stratejik bir öneme sahiptir”

“Doğalgaz
stratejik öneme sahip bir yakıt olduğu için, elbette tüm enerji kaynaklarında
olduğu gibi bazen ülkeler arasında sıkıntılara sebep olmaktadır” diye konuşan
Sucuka, Özellikle kara dışında, denizlerde uluslararası anlaşmalar çok ta
belirgin olmadığı için arama ve üretme faaliyetleri hep uluslararası sorunlara
sebep olabilmektedir. “Kıta sahanlıkları”, “Ekonomik Münhasır Bölgeler” gibi
bazı kavramlar söz konusu sıkıntıların baş kaynağıdır ve gerginliklere sebep
olmaktadırlar. Kıbrıs adasının zaten içinde bulunduğu politik ve siyasi
sıkıntılara bir de orta doğunun kronik sıkıntıları eklenince bugün görmeye
başladığımız gerginlikler kaçınılmaz olacaktır. Diğer taraftan, yapıcı
uluslararası görüşmeler, karşılıklı iyi niyetler ve “kazan-kazan” prensipleri
çalıştırılırsa, çözülmeyecek
sorun yoktur” diye konuştu.

“Güney
Kıbrıs’ın tuzu kuru”

Kıbrıs’ta çok defalar bulunduğunu Kıbrıs’ı
ve Kıbrıs halkını çok sevdiğini belirten Sucuka, “Kendine has dinamiklerini,
kültürünü ve iş yapma anlayışını keyifle izliyorum, ama bugüne kadar gerçek bir
projede yer almadım Kıbrıs’ta. Fakat Kıbrıs’ın herkes için önemi belli, o
nedenle de kimse ödün vermek istemiyor veya karşı tarafın ödününü yeterli
bulmuyor diye düşünüyorum. Tabi ki bu durumda en sıkıntılı taraf KKTC. Çünkü Güney
Kıbrıs’ın halk deyimiyle tuzu kuru. Uluslararası platformlarda kabul gören,
AB’ye üye bir yönetimi var ve ülke olarak nitelendiriliyor. KKTC ise sadece
Türkiye tarafından tanınan ve desteklenen, başka da hiçbir ülkenin gerçekte desteklemediği
bir ülke durumunda kalmış. Türkiye’nin en yakın dostu, hatta kardeşi olduğunu
iddia eden ülkeler bile iş resmiyete geldiğinde desteklemek için bir harekette
bulunmaktan şu veya bu nedenle kaçınıyorlar. Bu da Kıbrıs Türklerini olduğu
kadar beni de çok incitiyor açıkçası” dedi

“Enerji
sorunu çözülürse KKTC kendi ayakları üzerinde durabilir”

KKTC’nin enerjisi ile ilgili düşüncesinin 10 yıldır
değişmediğini vurgulayan Sucuka, “KKTC’nin ciddi bir şekilde enerji sorununu
çözmeye ve temiz enerjiye geçmesinde yarar var. Bu hem ekonomik anlamda çok
önemli bir itici güç olacaktır, hem de KKTC’nin kendi ayakları üzerinde
durabilmesine imkan verecektir diye düşünüyorum. Ben bir yerdeki enerji
üretimini şuna benzetirim; Ortalıkta hiç sinek-böcek yokken, ortaya bir damla
bal dökerseniz, o olmayan sinek ve böcekler anında ortaya çıkarak balın
etrafında ve üzerinde görülmeye başlarlar. Enerji de böyledir. Enerji sıkıntısı
olmayan bir yere yatırımcı çok daha güvenle gelir ve daha büyük yatırımlara
imza atar” şeklinde konuştu.

“Az enerji tüketen
aydınlatma sistemlerine ihtiyaç var”

Sucuka, sözlerine şu şekilde devam etti; “Trafik ve
sokak lambalarına gelince, bence KKTC’nin diğer benzer ülkelerden pek te bir
farkı yok. Yine de sokak aydınlatmalarının yetersiz olduğu kanaatindeyim.
Sadece sokak aydınlatmalarında değil, tüm evsel kullanımlarda da özellikle
fazla enerji tüketen sistemler yerinde çok daha az enerji tüketen aydınlatma
sistemlerine geçiş yapılmalı (LED aydınlatmalar gibi).”

“Ekonomiyi
güçlendirmenin yolu enerji güvenliğidir”

Bu konuda hükümetlere düşen rolü değerlendiren Sucuka,
şunları söyledi; “Görevi bilmek, çözümü bilmek başka bir şey, bunu hayata
geçirebilmek ve yapabilmek başka. Bunda en önemli etken de öncelikle mali
yapıdır. Paranız varsa her şeyi yapabilirsiniz. Ben şahsen yönetimin neler
yapması gerektiğini bildiğine inanıyorum, belki biraz yönlendirmelere ihtiyaç
duyulabilir, ama bildiklerini sanıyorum. Diğer taraftan yönetimin içinde
bulunduğu durumlar, uğraşmak zorunda oldukları iç ve dış sorunlar, muhtemelen
enerji güvenliğini ikinci plana atmaktadır. Ancak, yönetimin ana görevi, siyasi
istikrar, güvenlik ve adalet dışında, ekonominin güçlendirilmesidir ve bunun da
en önemli ayağı enerji güvenliğidir.”

“Enerji anlamında
bağımsız bir çalışma gurubu oluşturulmalı”

Enerji anlamında ülkemizi dünya ve Avrupa’yı
kıyaslayan Sucuka, “Böyle bir kıyaslama yapıldığında KKTC’nin çok ta geri
kaldığını söylemek haksızlık olur. Bu durumda elbette Türkiye’nin sağladığı imkânlar
hiçbir şekilde göz ardı edilemez ve edilmemelidir. Diğer taraftan, daha iyisi
yapılamaz mı? Elbette yapılabilir ve yapılması da zorunludur. Ben çok sevdiğim
KKTC’ye 10 yıldan fazla bir süredir bunu anlatmaya çalışıyorum. Siyasi,
ekonomik ve enerji sorununu çözmüş bir KKTC’yi emin olun sizler kadar ben de
çok büyük bir hevesle bekliyorum. Önemli olan, önerilecek çözümlerde hiçbir
ülkenin, şirketin veya politikanın etkisinde veya köleliğinde kalmadan çok
rasyonel, bilimsel ve gerçekçi bir şekilde davranılmasıdır. Aksi taktirde hep
başkasının çözümleri ile sonuca gidilmesi gibi garip bir durum çıkar ortaya ve
başkasının çözümü genellikle bizim için ideal olan değildir. Şu anda KKTC’de
yapılması gereken, enerji alanında bağımsız bir çalışma grubu oluşturulup,
KKTC’nin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına en uygun çözümü hazırlamak ve bunu
hayata geçirmektir” dedi.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam