DOLAR 32,3412 -0.07%
EURO 34,7841 -0.06%
GBP 40,6768 0.19%
ALTIN 2.388,29-0,34
BITCOIN 19101300,87%

Akıncı’nın Denktaş ve Eroğlu’nun akıbetine uğramaması için…

ABONE OL
4 Ağustos 2016 10:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Dünkü yazımda;

Ana muhalefet ve Kuzey Kıbrıs’taki çözüm ve demokrasi güçlerinin en önde gelen siyasi teşekkülü durumundaki CTP’nin;

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya bu bağlamdaki “desteğinin” yetersizliğine değinmiş;

“CTP’nin kıskaç altındaki Akıncı’ya desteği ‘samimi’ değil, eğretidir” şeklinde bir başlık kullanmıştım.

Gerçekten de Cumhurbaşkanı Akıncı’nın;

Statükocu güçler ve şöven odakların ablukası altına alınıp;

Bu durumun müzakere masasına olumsuz yansımasını muradetmektedir Kuzey’deki çözüm karşıtı unsurlar…

Bu çerçevede Cumhurbaşkanı’nın kendi iradesi dışında birtakım handikaplara sahip olduğuna da işaret ederek;

Bunun başında iç siyasette etkili veya iç siyaseti domine edecek güçlü bir siyasi parti desteğinden yoksun olmasının geldiğini belirtmiştim…

Bu açıdan Akıncı’nın “biraz şanssız” olduğu aşikâr…

Ancak ülkemizdeki “çözüm ve demokrasi güçlerinin” konuya çok fazla umarsız ve duyarsız bir görüntü çizdikleri daha da aşikâr…

Rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş;

Saray’a uğurlanıp geride bıraktığı UBP’yi Eroğlu’na kaptırınca;

Müzakere masasında bir taraftan çok çetrefilli bir mesai yürütürken;

Diğer taraftan partisi UBP’nin içinden “altının oyulduğunu” ve bir süre sonra ortaya kendisini hiç dinlemeyen bir UBP çıktığını farkettiği zaman;

Kendisi Kıbrıs sorunuyla uğraşırken;

İçte etkin bir siyasi gücün o boşluğu doldurmasına büyük ihtiyaç olduğunu farketmişti.

Eroğlu liderliğindeki UBP’ye başkaldıran ve muhtıra veren “Dokuzlar Hareketi”;

Kısa bir süre sonra hem Denktaş’a yüzde yüz destek verecek, hem de Sağda UBP’ye alternatif bir başka parti oluşturma saikiyle yola çıkmışlardı bir bakıma…

Yani Demokrat Parti (DP);

Sağ’da UBP’nin anti-tezi olarak oluşturulmuştu.

Denktaş’ın da müzakere masasında “gözünün arkada kalmaması” ve iç siyaset mülahazalarından mümkün mertebe azade olması düşünülmüştü.

Gerçi rahmetli Cumhurbaşkanı iç siyaset merakından çok da uzak duramıyordu ama…

Onun için gereken mesaiyi fiilen DP yükleniyordu…

Ancak DP;

1993 seçimleri haricinde Sağ yelpazede UBP’ye çok da dişli bir rakip olamayınca;

UBP’nin ise Eroğlu’nun iç siyaset “ustalıklarıyla” yeniden toparlanması ve Sağ’da durumu kesin kontrol altına almasıyla;

DP’nin Cumhurbaşkanı Denktaş’a iç siyaset kulvarında sağlaması muradedilen ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde oya tahvil edilmesi beklenen avantajlar da giderek azalmıştı.

Rahmetli Cumhurbaşkanı’nın eli yine zayıflamış;

Onun aksine sürekli yükseliş kaydeden Eroğlu;

Denktaş’la giriştiği her mücadeleden daha da güçlenerek çıkmış;

Hatta ona Cumhurbaşkanlığı seçiminde rakip bile olmuştu.

Belki de rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’ın seçim serüvenine son vermesindeki etkenlerden en önemlisi de;

Artık Sağ kesimin tümünden beklediği desteği alma konusunda ciddi endişelere sahip olmasıydı.

Öyle ya… Bir dönem Denktaş ve Eroğlu arasındaki mücadele çok yaman bir seyir izlemişti.

Ve düşünün ki;

Kıbrıs sorunu bağlamında;

Denktaş ile Eroğlu’nun, ya da Denktaş ile UBP’nin hiçbir ciddi görüş ayrılığı bulunmamaktaydı.

Ona rağmen kontrol edemediği UBP;

Kontrolünde olup da yetersiz kalan DP gerçeği;

Rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’ı bir hayli yormuştu…

Eroğlu, Cumhurbaşkanı seçilip de Saraya uğurlanırken;

Bir dönem Denktaş’ın içine düştüğü ve kendisinin de başrol oynadığı;

İç siyasetteki destek noksanlığına  saplanmamak için kendince birtakım tedbirler geliştirdi.

UBP’de en büyük rakip ilân ettiği İrsen Küçük’ü devre dışı bırakma ve DP’yi de “kayıtsız şartsız” ikinci Sağ parti olarak arkasına alma projesini yürürlüğe koyup;

UBP’nin ortadan ikiye bölünmesiyle “Sarayın Aslanlarını” DP’yi ele geçirmek üzere oraya gönderdi.

DP’yi ele geçirdi ama Denktaş’a faydası olmayan DP’nin;

Eroğlu’na da pek faydası olamadı ve ülkede 19 yıl Başbakanlık;

20 yıldan fazla UBP liderliği;

Beş yıl da Cumhurbaşkanlığı yapan Derviş Bey;

İkinci kez girdiği Cumhurbaşkanlığı seçimini;

İkinci turda açık farkla kaybetti…

Bu noktada UBP’nin Eroğlu’nun istediği kıvamda toparlanamayışı;

DPUG’nin her zamanki gibi büyük zafiyetleri;

Ve yine Derviş Bey’in Saray’dan yürüttüğü tüm bu operasyonların Sağ kesimde yarattığı öfke ve tepki önemli rol oynamıştı.

Var görünen ama aslında o dönemde “ikisinin bir etmediği” UBP ile DPUG;

Derviş Beyi “kurtaracak” yerde, seçim sandığında kalmasına yol açtılar…

Tekrar Cumhurbaşkanı Akıncı’ya dönersek…

Yukarıdaki örnekler bağlamında hem onun için;

Hem de Kıbrıs’ta kalıcı barış ve çözüm için oluşmakta olan tehditlere de yarın devam ederiz.

 

 

 

 

  

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam