DOLAR 32,2053 -0.22%
EURO 35,1156 -0.22%
GBP 41,0337 -0.05%
ALTIN 2.498,171,32
BITCOIN 2157253-0,05%
admin

admin

09 Şubat 2024 Cuma

“Kurtuluş, Örgütlü güçlerdedir”

0

BEĞENDİM

ABONE OL

 KTAMS eski başkanlarından Erdal Süreç, toplumun sivil toplum örgütlerinin hareketliliğine ihtiyacı olduğunu belirterek, bir an önce toplumla bütünleşerek bir eylem içinde olmak gerektiğini kaydetti.

 

 

“Toplum bitiyor ve bu toplumu kurtaracak olan örgütlü güçlerdir” diyen Süreç, bu güçlerin halkın yanında olacak olan siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum olduğunu söyledi.

 

 

Süreç, üçlü kararname ile bütün hiyerarşik sistemin bozulduğuna dikkat çekerek, durmadan niteliksiz insanların belirli yerlere getirilmesiyle kamunun yapısının bozulduğunu, sendikaların da aynı şekilde bu bozulan düzen içinde reform olamadığını ve kendilerini geliştiremediğini söyledi.

 

 

 

Deniz ABİDİN

 

 

Uzun yıllar sendikal mücadelenin içinde yer alan, KTAMS eski başkanlarından Erdal Süreç, sendikal mücadelenin önemini Yeni Bakış’ anlattı. Süreç, ülkedeki esas sorunun demokrasi ve insan haklarının gerilemesinden kaynaklı olduğunu belirterek, ülkede demokratik düzen iyi çalışıyorsa bu düzenin en güçlü unsuru olan hukuk, adalet, sendikalar ve sivil toplum örgütleri de iyi çalışır durumda olması gerektiğini kaydetti. Süreç, sendikalara karşı bir suçlama kampanyasının yaygınlaştığını ifade ederek, sendikanın çalışanın hakkını ileriye götürme konusunda ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşullardaki eleştirileri de gündeme getirmenin sendikaların başlıca görevleri arasında olduğunu kaydetti.

Süreç, bunu bilmek istemeyen birçok çevrenin sendikal mücadeleyi bir siyasal hareket içine çekmeye çalıştıklarını söyledi. Süreç, sendikaların temel görevleri arasında ülkedeki siyasal, sosyal ve ekonomik konulardaki sorunları dile getirmek olduğuna vurgu yaparak, sendikaların bugün itibariyle siyasal, sosyal ve ekonomik konulardaki gerilemeden nasibini aldığını belirtti.

Süreç, ülkenin en büyük sorununun nüfus sorunu olduğunu ifade ederek, ülkenin bugün nüfusunu bilmeyen bir yapı içinde olduğunu kaydetti.

 

“Siyasilerin boşluğunu sendikalar dolduruyor”

Süreç, altyapısız, herhangi bir önlem alınmaması ülkede birçok sorunu beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, siyasal partilerin bu konulardaki mücadeledeki boşluğunu sendikaların doldurma çabası içinde olduğunu belirtti. Sendikalarda geçmişteki birliktelik ve güç olma yönündeki yapısının giderek bozulduğunu nlatan Süreç, bunun en büyük nedeninin siyasal yapı olduğunu kaydetti. Süreç, sendikalar ve kamudaki istihdamların bu durumdan yeteri kadar nasibini aldığını söyledi. Süreç, üçlü kararname ile bütün hiyerarşik sistemin bozulduğuna dikkat çekerek, kamu yönetimin 1974 yılına kadar İngiliz yasaları ile çalıştığını, daha sonrasında üçlü kararname ile durmadan niteliksiz insanların belirli yerlere getirilmesiyle kamunun yapısının bozulduğunu belirtti.

“Sendikaları böldüler”

Süreç, şöyle devam etti, “Bu bozulma siyasete yansıdı. İktidarda olan partiler delegelerini işe almaya başladı. Parti delegeleri hem devletten para çekiyor hem de partisine oy kazandırma yarışına giriyorlardı. En yüksekte olan bakan bile bu kişilere söz geçiremez duruma geldi. Bu bozuk yapı giderek yaygınlaştı. Sendikalar da aynı şekilde bu bozulan düzen içinde reform olamadı, kendilerini geliştiremediler.  Böylece pasif oldular. Bunların içinde bir iki sendika biraz daha ayrı yerde tutulabilir. Kamuda 1977 yılından sonra çok büyük bir grev oldu. O dönem memur haklarına büyük kazanımlar elde edilmişti. Bunu gören siyasal iktidar böl ve yönet politikası uygulayarak bazı sendikaları bölme girişiminde bulundu. Sendikalar o zamandan sonra kendi içinde parçalanmaya başladı. 1980’li yıllarda çok güçlü olan KTAMS içinde en az 5 sendika çıktı. Sendikaların bu şekilde bölünmesi güçlerinin de azalmasına neden oldu. Üyelerle sendika yönetimi arasındaki ilişki koptu. Bu ilişkinin kopması hem delege sisteminden hem de hiyerarşik yapı içindeki bozulmadan kaynaklanıyor”

 

“Sendikalar gerekli mücadeleyi veremiyor”

Süreç, bugün bakıldığında Türkiye’de ne oluyorsa bizde de aynısı olsun diye bir alışkanlığın söz konusu olduğunu ifade ederek, ekonomik planlama açısından Kıbrıs’ın özel koşullarına göre şekillenecek bir planlama ile oluşabileceğini, ancak Türkiye’den iki kişinin bir araya gelerek Kıbrıs için karar aldığını kaydetti.  Ülkedeki siyasilerin bunu çok değerli görüşlermiş gibi kapıp uyguladıklarına dikkat çeken Süreç, her ülkenin kendi yapısına göre düzenleme yapması gerektiğini savundu. Süreç, sendikaların son yıllarda gerekli mücadeleyi vermediğini belirterek, kurumların gün geçtikçe yok olduğunu, toplum olarak yok etmeye doğru gidildiğini söyledi. Nüfus yapısının değiştirilmeye çalıştırılması, kontrolsüz nüfus akışının sağlanması, eğitimde ise son zamanlarda yapılmak istenen değişikliklerin toplumu yok etmeye yönelik olduğunu belirten Süreç, “bu toplumun kaldırabileceği ya da kabullenebileceği bir durum değildir” dedi.

 

“Ülkenin yapısı değiştirilemeye çalışılıyor”

Süreç, Türkiye’deki siyasal iktidarın dini inancı, siyasi inanca yönelttiğini belirterek, Kıbrıs Türk toplumuna da küçümseyici bir yaklaşımla aynı şeylerin getirilmeye çalışıldığını söyledi. Süreç, “Eğitimde yapılan statistiklere göre, ülke sürekli bir şekilde laiklikten uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır” diyerek, eğitime ayrılan bütçenin dine ayrılan bütçenin gerisinde kaldığını kaydetti.  Süreç, Ada’nın cami inşaatıyla dolup taştığını belirterek, okuldan daha fazla cami yapıldığını, ülkenin yapısının değiştirilmeye çalışıldığını söyledi.

1973-1986 yılları arasında 13 yıl KTAMS Başkanlığı görevini sürdüren Süreç, o dönemde de  özel sektörde sendikalaşmanın olmadığını ifade ederek, hiçbir dönemde özel sektöre yönelik sendikalaşmaya olumlu bakılmadığını belirtti. Süreç, kamuya göre özel sektörde sendikalaşmanın daha rahat gelişmesi gerekirken gelişmediği, bunun nedeninin de işverenin çalışan üzerindeki korku unsuru olduğunu söyledi.

 

“Biz bu ülkede barışı yaratmak zorundayız”

Süreç, gelecek konusunda hiç iyimser olmadığını belirterek, Kıbrıs’ta federal bir çözüm olmadığı sürece iki toplumun rahat edeceğine inanmadığını kaydetti. Süreç, “Biz Güney’den daha fazla zarar uğrayan bir toplumuz” diyerek, “Biz bu ülkede barışı yaratmak zorundayız. Annan Planı dönemindeki halkın sokağa döküldüğü günleri bir daha yaratmadıktan sonra bu ülkede bu konuda bir şey olacağına inanmıyorum. Bu birliktelik tekrar canlandırılmalıdır. Bu halk sokağa dökülmelidir. Toplum kandırılıyor. Bu toplumun ne B ne de C planı vardır. BM’nin verdiği kararlar vardır. Bunlar aşılamadıktan sonra başka plan yapılması imkansızdır. Bu ülkenin çıkış yolunu nasıl açacağını sendikalar bulmalıdır” diye konuştu.

 

“Toplum bitiyor”

Sendikaların kendi içinde hantallaştığını ifade eden Süreç, kendi içlerinde bir reform yaratacak yeni düzenlemeler gündeme getirmek zorunda olduklarını kaydetti.

Süreç, bunu halk kitlesiyle bütünleşerek yapmak gerektiğine dikkat çekerek, “mücadele sokaktadır. Yalnız bildiri yayımlayarak bir sonuç alınamaz. Çünkü bu adamlar bunu anlamıyorlar. Koltuklarına oturmuşlar, bu yıl yapılacak olan seçim bana nasıl oy kazandırır diye seçmene imkan tanıyacak numaralar peşindedirler. Bu topluma bir refah getirmez” dedi.

Süreç, toplumun sivil toplum örgütlerinin hareketliliğine ihtiyacı olduğunu belirterek, bir an önce toplumla bütünleşerek bir eylem içinde olmak gerektiğini kaydetti. “Toplum bitiyor ve bu toplumu kurtaracak olan örgütlü güçlerdir” diyen Süreç, bu güçlerin halkın yanında olacak olan siyasal partiler, sendikalar ve sivil toplum olduğunu söyledi.