09 Şubat 2024 Cuma
Geçtiğimiz Nisan ayında, haftalık dergilerimizin birinde uzman şair ve yazarımızın “Kıbrıs Türk Şiiri” hakkındaki yazısını okuyordum. Eski ve yeni şairler bir – bir mercek altına alınıyor, üretimden kopmayanlar işaretleniyordu yazısında. Sonra, 1970’lerde ara – ara şiir yazıp da (sonradan vazgeçenler) şimdilerde dizlerinde battaniye evde oturup TV izleyenler zikrediliyordu. (Hayatta olmayan bir yazar hariç diğer isimlerin halâ şiir yazdıklarını ben biliyorum). Örneğin o isimler arasında yakın dostum Cumhur Deliceırmak’ı görünce, “acaba yanlış mı okuyorum?” dedim ve yazıyı üç satır yukarıdan alıp, tekrar okumaya başladım. Yoo, doğru okuyormuşum. Daha geçenlerde Cumhur Deliceırmak ile yaptığımız bir sohbetimizde; “Çok mutluyum. Bu yeni teknoloji sayesinde (yani internet – facebook – sosyal medya) geniş bir kitleyle şiirlerimi buluşturuyorum” diyordu. (Bunlara; okuyucu mu, izleyici mi, beğenici mi, işaretleyici mi deniyor bilmiyorum) Ve bu konu üzerinde epeyce tartıştık Cumhur Deliceırmak ile. Ben, teknolojideki imkanların, kitabın yerini geçemeyeceği görüşündeyim. Ama o mutluydu neticede. “Kitap ne zaman çıkıyor?” dediğimdeyse “yakında inşallah” demişti. Yani, kısaca, şiirden – yazmaktan kopmuş filan değildi. İçimden “işte sevgili dostum şiirlerini kitaplaştırmazsan seni böyle silerler” diyecektim ki, bir de ne göreyim, El Faaatiha listesinde benim ismim de var. Hade tekrar üç satır yukarıdan…
Kitapçılar Bizi Boykot Etti, Raflardan mı İndirdi de Görmediniz mi?
Yine doğru okuyormuşum. Gözlüklerimi çıkardım, sildim, temizledim. Evet oradayım işte. El-insaf be birader. İkinci kitabımı çıkaralı bir yıl ancak doldu. Ve şiirlerin altında yazıldıkları tarihler de belirtilmiş. Hade anladık, şiir kitabınız yoksa siz de yoksunuz. Ama benimkinin matbaa ve mürekkep kokusu daha üstünden uçmadı yahu. Yoksa kitapçılar bizi boykot etti, raflardan mı indirdi de görmediniz mi? Ama haklısınız belki, çünkü bizde reklam yok – imza günü yok – promosyon eşrafı yok – TV yok – radyo yok – dost köşe yazarı yok – yoldaş gazete yöneticisi de yok. Tabii, bazıları gibi olmamızın imkânı da yok. Yani, her yıl hatta bazı yıllar iki – üç kez kitap çıkaracak durumda değiliz. Siz, sabah günaydın, akşam iyi uykular devamlı şiir yazdığınız için (bütün gün – her hafta – yıl 12 ay sürekli) bir üstünlüğünüz var elbette, kabul ediyorum. Şimdi aklıma geldi; düşünüyorum da, Direniş Günlüğü’nü incecik 3 – 4 kitap yapabilirdim ben de. Beceriksizlik mi, tecrübesizlik mi, ne derseniz deyin.
Herkesin Emeğine Ve Ürünlerine Aynı Saygıyı Göstereceğiz
Onun için artık tevâzûya gerek yok. Kırk yılda ikinci kitabı çıkarmışım, müsaadenizle dergimizin bu ilk sayısında kendi kitabımı tanıtacağım.
Bilen bilsin, bilmeyen de öğrensin. Zaten bunu ancak bir kez yapma şansım var. Darılmaca, küsmece olmasın rica ederim.
Şaka bir yana, haftada bir hazırlayacağımız bu iki sayfada herkese yer verilecek. İster yazmaya devam etsin, ister vazgeçsin, ister vefat etsin. Herkesin emeğine ve ürünlerine aynı saygıyı göstereceğiz.
Kıbrıslı şairler, şiir yazanlar, şiir sevdalıları bu sayfada yer alacak, tanıtılacak, ürünlerinden örnekler sunulacak. YORUMSUZ. Okuyan karar verecek. (Sanat eleştirmenleri ne güne duruyor)
Önceki yılların aydın – sanatçı hastalıklarını bu sayfalara yansıtmamaya dikkat edeceğiz. Unutmayalım, bu zavallı ülkenin yazar – çizer – sanatçı erbabının; birbirini hor gören, küçümseyen, kavgalı, küs ve hatta mahkeme koridorlarına bile yansıyan çekememezlikleri hafızalarımızdan henüz silinmedi.
Yeniden görüşmek dileğiyle…
NOT: Unutmadan ve (anti) sosyal medyalara inat, yazışma adresimiz; (dabulyu-dabulyu, ed, com. falan da değil)
M. C. Azizoğlu: P. K: 454 Girne veya P K: M. C. Azizoğlu 44 Çatalköy
Tel: 0533 852 81 81
Ürünlerimiz; (kitap, şiir, eleştiri, takdir v.s.) bekliyorum.
Mustafa C. Azizoğlu Özgeçmiş
1954 yılında Lefkoşa’da Dünya’ya geldi. İlkokulu Köfünye’de, 1966 yılından sonra da orta ve lise eğitimini Limasol 19 Mayıs Lisesi’nde tamamladı. 1970’lerde Dünya’da yükselen ve yaygınlaşan sol akımların ve öğretmen örgütlerinin açtıkları “Öğretmenler Kitap Kırtasiye Kooperatifi”nden sağladığı kitapların da katkısıyla, lisedeki yakın arkadaş grubunun içinde Sol fikirleri filizlenmeye başlar. Ayni arkadaşlarıyla; (Aşık F. Mene, Şevket Abdullah ve İsmail Mehmet) “Yüreğimiz Sapandır” isimli şiir kitabını ortaklaşa yayınlar. Ama o günlerde toplumun üstünde ağır hakimiyeti olan otoritelerin gölgesi altında görev yapan “Maarif Dairesi” yetkilileri, kitabın liselerde satışına veya dağıtımına izin vermezler. 1973 yılında İstanbul Arkeoloji, savaştan sonra ise İstanbul Gazetecilik ve Halkla İlişkiler serüveni, Türkiye’deki giderek artan terör ortamının da etkisiyle yarım kalır. İstanbul yıllarında KÖGEF’in Kıbrıs’ta ise Devrimci Gençlik Derneği’nin (DGD) Kültür – Sanat Kolu’nda görev yapar. Kendilerini 74 kuşağı diye adlandıran bir grup arkadaşıyla (Mehmet Yaşın, Neşe Yaşın, Hakkı Yücel, Aşık Mene vd) “Karanfil” isimli sanat dergisini çıkarır. Ömrü bir sayılık olan dergi bu sayıyla bile çok ses getirir. Türkiye’deki Varlık, Sanat Emeği dergilerinde şiirleri yayımlanır. Şiir ve karikatürden hiç kopmadan, Girne Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nde 2009 yılına kadar çalıştıktan sonra emekliye ayrılır. Ürünleri günlük gazete ve dergilerde halen yayınlanmaktadır. “Direniş Günlüğünden” isimli şiir kitabını yakın zamanda kaybettiğimiz şair – yazar Filiz Naldöven’in teşvikleri ve ısrarları üzerine çıkarır.
Yayına Hazırlayan: Münür Rahvancıoğlu
Düzelti: Filiz Naldöven, Hüseyin Çakmak
Dizgi: Şeniz Çakmak
Kapak Çizimi: M. C. Azizoğlu
Kapak Tasarım: Ömer Tatlısu
Sayfa Tasarım: Ömer Tatlısu
Khora Yayınları, Mart 2015
MARTILAR AĞLIYORDU
KURŞUNLANAN BİR HEMŞEHRİMİN
CENAZESİNİ UĞURLADIK BU SABAH
POLİS KORDUNUNA İNAT
YÜRÜDÜM AKSARAYA…
ELİ BOŞ DİLENCİ GİBİ
BAKTI İSTANBUL
VE ARA SOKAKLARDA KOŞARAK KAYBOLDU
TÜRKÇE BİLMEYEN ÇOCUKLAR…
KÖMÜR VE EKSOZ DUMANIYLA
TÜTSÜLENDİ AKCİĞERİM
SOLUKSUZ TÜKENİŞLERİN
EŞİĞİNDEYDİ GECELER…
BİR VAPUR DÜDÜĞÜ YANKILANDI
İZBE ODAMDA
YILLANMIŞ SARHOŞ EDASIYLA
BOĞULDUM “BAFRA” ÖKSÜRMELERİNDE…
GÜNEŞİN DOĞUŞUNU SEYRETMEYE DURDUM
BALIKÇI SANDALLARINDAN RAKI DÖKÜLDÜ DENİZE
UZAKLARDA AĞITLAR YAKILIYORDU ŞİMDİ
VE BOĞAZDA MARTILAR AĞLIYORDU.
1978
İSTANBUL
ÇEKİLDİKSE AĞLAMA
MAĞARALARA ÇEKİLDİ KAVGA
AĞLAMA DOSTUM AĞLAMA…
LEYLEKLERİN BİR GÖÇ ZAMANI
NARÇİÇEKLERİNİN KIRMIZILIĞINDA YAHUT
ÇIKACAK UMUT UZUN YOLCULUĞUNA
VE TEK ELDEN YÜRÜTÜLECEK KAVGA…
UNUTMA DOSTUM UNUTMA
ONLAR GİBİ OLMASADA
BU TOPRAKLARDA DA YAŞANACAK
YILDIZLI SABAHLARIN GÜZELLİĞİ KORKMA…
EY BENİM ÇİLELİ İNSANLIĞIM
GARİP YURDUM KANLI GÖZÜM
GÖRMEK BİLMEK DEĞİL
OYSA DAVRANMAMAK ÖLÜMÜN DİĞER ADI…
MAĞARALARA ÇEKİLDİ KAVGA
AĞLAMA DOSTUM AĞLAMA.
MAYIS-1982
GİRNE
BUNU SEN BİLEMEZSİN
SEN BİLEMEZSİN
DUMANLARIN İŞGALİNDEYSE ÇİMENLER
YANIK BİR KOKUYSA KALAN
ÇOCUKLARA MİRAS
NEDENİNİ BİLEMEZSİN
BİLMEK BİLE İSTEMEZSİN… İNAN…
SEN BİLEMEZSİN
TRODOS’UN ETEKLERİNDE
KURŞUNA DİZİLİRKEN
BİR GRUP DARBE KARŞITI GENÇ
SICAKTA ÜŞÜMEYİ
BİLEMEZSİN…
SEN BİLEMEZSİN
MESARYANIN GÖBEĞİNDE
GÜPEGÜNDÜZ HEM DE
GÖMÜLÜRKEN İNSANLAR CAPCANLI
TOPRAĞIN KARANLIĞINI
BİLEMEZSİN…
SEN BİLEMEZSİN
KARPAZIN AÇIKLARINDA
SANDALLARDAN ATILIRKEN MÜLTECİLER
KAYALARA VURAN KANI
DENİZİN ÇIĞLIĞINI
BİLEMEZSİN…
SEN BİLEMEZSİN
YURDUNA KÜSEN İNSAN
UMUTLARINI BIRAKIRSA GERİDE
AYRILIĞIN VE İHANETİN
TEKRARINI BİLEMEZSİN
BİLMEK BİLE İSTEMEZSİN… İNAN
MART-2006
GİRNE
KALDI BOĞAZIMIZDA
FİLTRESİZ BİR SİGARAYDI HAYATIMIZ
ÇEKTİK İÇİMİZE
BOĞULDUK VE NİKOTİN AKTI SABAHA
GECEYE KAN KUSTUK…
YILLANMIŞ BİR ŞARAPTI HAYATIMIZ
İÇTİK DOYASIYA
SALLANDIK VE DÜŞTÜK YARI YOLDA
İNATÇI SARHOŞLARDIK SANKİ…
KARA BİR KAHVEYDİ HAYATIMIZ
KÖPÜRDÜ DUDAKLARIMIZDA
SÖKÜLDÜK VE ATILDIK DÖRT TEKERLERDEN
UZAK KOKULARDAYIZ ARTIK…
DEMLİ BİR ÇAYDIR HAYATIMIZ
KALDI BOĞAZIMIZDA
HAYKIRDIK VE DUYULMADI SESİMİZ
KIRIK AYRILIKLARDAYIZ ŞİMDİ.
KASIM-2014
GİRNE