n “Ela Sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de hizmet veren bir kurum. Zihinsel ve bedensel olarak farklı gelişim gösteren çocuklarımız ve yetişkinlerle olan çalışmaların dışında, normal gelişim gösteren bireylerle de çalışan dünya standartlarında bir merkez olduk”
n “Planladığımız birçok şeyi gerçekleştirdik. Ve bu sunduğumuz hizmetlerin farklı gelişim gösteren bireylerin gelişimine ciddi katkılar sağladığını gördük. Ailelerin mutluluğunu gördük ve bu bizim de mutluluk kaynağımız oldu”
n “Bize başvuran aileler genellikle gelecekle ilgili karamsarlık ve bu yolda yürürken yapabilecekleriyle ilgili yetersizlik hissediyorlar. Onları bu konularda rahatlatmak en baştaki görevlerimizdendir. Yani bize geldiklerinde çare arayan ailelerimiz, Ela’ya geldikleri zaman gerçekten ellerinden tutacak birileri olduğunu bilsinler istiyoruz”
Dr. Çiğdem DÜRÜST
Ela Özel Eğitim Kurumu Direktör Osman Taş, alanında büyük bir boşluğu dolduran merkezinin faaliyetleri ve hizmet alanlarına yönelik Yeni Bakış’a çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Ç.D.: Osman bey merhaba.
O.T.: Merhabalar.
Ç.D.: Teşekkür ederim röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için. Kıbrıs’ta önemli bir alanda saygı duyulacak bir yatırımınız var. Bugün sizinle bununla ilgili konuşmak istiyorum. Bu sayede böylesi değerli bir yatırımı Kıbrıs’ın kuzeyine kazandırmış olmanız ve Kıbrıs’ın kuzeyinde bir yatırımcı olmanın nasıl bir şey olduğunu okurlarımızla paylaşmış olacağız.
O.T.: Elbette konuşalım.
Ç.D.: Bildiğim kadarıyla Kıbrıs’a gelişiniz çok eskiye dayanmıyor.
O.T.: Evet 2012 senesinde, yaklaşık beş yıl önce Kıbrıs’a geldim.
Ç.D.: Kıbrıs’a geliş sebebiniz neydi?
O.T.: Yeniden bir hayat kurmak için, eşimle evlenmek için Kıbrıs’a geldim.
Ç.D.: Kıbrıs’a nereden geldiniz Osman Bey?
O.T.: İngiltere’den geldim.
Ç.D.: İngiltere’de ne kadar yaşamıştınız?
O.T.: Yaşamamın 21 yılını İngiltere’de geçirdim. Dile kolay… Çocukluğum orada geçti.
Ç.D.: Kıbrıs’a geldikten sonra, eşinizle ailenizle birlikte burada bir iş kurmaya karar verdiniz. Ve aslında çok güzel bir yatırım yaptınız. Biraz bundan bize bahsedebilir misiniz?
O.T.: Yani buraya geldikten sonra, eşimin kardeşi Bora Derim tarafından 2008 yılında kurulan Ela Özel Eğitim Merkezini geliştirmeyi 1 – 1,5 sene kadar düşünüp planladık. Bu süreç içinde yapabilir miyiz diye… Yaptıktan sonra bu yükün altından kalkabilir miyiz diye soru işaretlerimiz oldu. Tabii Kıbrıs’ta tek başınasınız. Ama arkamızda ailemiz vardı, bizi destekleyen dostlarımız vardı sağ olsunlar. Birlikte kararlaştırıp atılımı yaptık. Yani çok planlar yaptık. Bazen tabi bu yolda planlar istenilen şekilde olmayabiliyor. Yani hayatın getirdikleri diyebiliriz… Hatta Kıbrıs’ın getirdikleri diyebiliriz. Ama zorlukları göze alarak yolumuza devam ettik.
Ç.D.: Ve Elâ’yı geliştirdiniz.
O.T.: Bu gelişimle birlikte Ela daha kurumsal bir eğitim merkezine dönüştü. Sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de hizmet veren bir kurum haline geldi. Zihinsel ve bedensel olarak farklı gelişim gösteren çocuklarımız ve yetişkinlerle olan çalışmaların dışında, normal gelişim gösteren bireylerle de çalışan dünya standartlarında bir merkez olduk.
Ç.D.: Aslında çok özel bir alan. Ve belki de çok alçakgönüllü olmanıza gerek yok. Bu yolda yaşadığınız mutluluklar olmuştur, hayal kırıklıklarınız da olmuştur. Mutluluklarınızın neler olduğunu bizimle paylaşabilir misiniz?
O.T.: Tabii çok zor bir süreçti. Ama çocuklarımıza, en iyi şekilde eğittiğimiz öğretmen ve terapistlerimizle daha geniş daha ferah olan yeni merkezimizde daha donanımlı materyallerle hizmet verebilecek olmak en büyük mutluluk kaynağımızdı. Ancak bu süreç içerisinde birçok engelle karşılaştık. Bu engelleri tek başımıza aşmak zorunda kaldık. Sanıyorum yapmak istediklerimizi ve bu merkezin ülke için yararını tam olarak ifade edememiş olabiliriz ki devlet tarafından yeterli destek ve ilgi göremedik. Tüm planladıklarımızı gerçekleştirebilmek için ciddi bütçelere ihtiyaç vardı. Zaman zaman bu bütçeyi sağlayabilmek için zorlandık ve son güne kadar başarabilir miyiz diye endişelerimiz oldu. Ama hiçbir zaman geri atmadık. Çocuklarımıza ihtiyaçları olan bu hizmetleri sağlayabilmek için ve ülkenin özel eğitim alanındaki eksikliklerini giderebilmek için tüm hayal kırıklıklarımıza rağmen projemizi tamamladık.
Ç.D.: Hayal kırıklıklarınızın neler olduğunu da merak ediyoruz?
O.T.: Ela’yı yeni binaya taşıyabilmek ve sunmayı hedeflediğimiz hizmetleri bir araya toplayabilmek için belli çalışmalar ve ciddi bütçe gerekliydi. Kendi öz sermayemiz dışında kredilere başvurmamız gerekti. Bu kredilerin istenilen miktarlarda ve zamanında çıkmaması bizi oldukça zorladı. Bu zorluklar yüzünden binayı hedeflenen tarihte teslim alamadık. Bu gecikme hem biz işletme sahiplerini hem de velilerimizi ciddi şekilde hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü bu merkez sayesinde çocuklarının çok daha iyi noktalara gelebileceğine inanıyorlardı ve zaman kaybetmek istemiyorlardı.
Ç.D.: Gerçekleştiremediğiniz, planladığınız halde bugün hala hayata geçiremediğiniz neler var?
O.T.: . Planladığımız birçok şeyi gerçekleştirdik. Ve bu sunduğumuz hizmetlerin farklı gelişim gösteren bireylerin gelişimine ciddi katkılar sağladığını gördük. Ailelerin mutluluğunu gördük ve bu bizim de mutluluk kaynağımız oldu. Planlayıp gerçekleştiremediğimiz, daha doğrusu maddi yetersizliklerden dolayı askıya aldığımız kapalı oyun parkı, hayvanat bahçesi, kapalı spor salonu ve öfke nöbetleri sırasında kullanabileceğimiz sakinleşme odalarıdır. En kısa zamanda bunları da gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bize başvuran aileler genellikle gelecekle ilgili karamsarlık ve bu yolda yürürken yapabilecekleriyle ilgili yetersizlik hissediyorlar. Onları bu konularda rahatlatmak en baştaki görevlerimizdendir. Yani bize geldiklerinde çare arayan ailelerimiz, Ela’ya geldikleri zaman gerçekten ellerinden tutacak birileri olduğunu bilsinler istiyoruz. Geleceğin o kadar da karanlık olmayacağını gösterebilmek istiyoruz. Aldığımız dönüt ve izlenimlerimizle bunu başardığımızı görüyoruz. Özel eğitim sektörü bir yarış içine değil dayanışma içinde olmalıdır. Bu nedenle ülkemizdeki özel eğitim sektörünün gelişmesini ümit ediyoruz.
Ç.D.: Kıbrıs’ta Ela Özel Eğitim kurumu gibi kurumların olması sizce Kıbrıs’a, Kıbrıs’ın eğitim yaşamına ne katar?
O.T.: Ülke genelinde özel eğitim desteğine ihtiyaç duyan bir çok birey vardır. Birçoğu yaşadıkları bölge ve ulaşım sıkıntıları nedeniyle eğitim imkânlarından yararlanamıyor. Bunun önüne geçebilmek adına donanımlı ve bu işi doğru şekilde yapabilecek olan özel ya da devlete ait merkezler açılabilir. Ya da bu bireylerin hali hazırda bu imkânlara sahip olan merkezlere ulaşımlarını sağlayabilmek adına devlet tarafından toplu taşıma hizmeti verilerek bu sorunun çözülmesi sağlanabilir. Ela 2008 ‘den bu yana sadece çocukların gelişimini değil ülkemizde hizmet veren birçok eğitimcinin kendini geliştirmesine olanak sağlamıştır ve halen bu katkıyı sağlamaktadır.
Ç.D.: Diyorsunuz ki Ela, sadece ihtiyaç sahiplerine değil aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine yardımcı olacak başka insanları da eğiten bir kurum.
O.T.: Evet. Bir araştırırsanız Ela’nın birçok öğretmeni yetiştirdiğini ve bu öğretmenlerin başka yerlerde hizmet verdiğini göreceksiniz. Ki bu bizi onurlandırır. Ancak bizde kendini geliştirmek hep ön planda tutulur ve bunu sağlayabilmek için hiçbir masraftan kaçınmayarak sık sık yurtdışından ve yurtiçinden hocalardan destek alarak en iyi şekilde gelişmeye devam ediyoruz. Umarız yetiştirdiğimiz ve kendi yoluna devam eden eğitimciler bunu ihmal etmezler!
Ç.D.: Peki az önce “ailelerin mutluluğu, bizim mutluluğumuzdur” dediniz. Ailelerin mutluluğundan tam olarak neyi kast ediyorsunuz?
O.T.: Ailelerin, merkezimizden aldıkları hizmetlerle sosyal hayatlarının kolaylaşması, çocuklarının eğitimlerini birebir izleme şansı bulup çocuklarının gelişimini adım adım takip edebilmesi, merkezimizden aile danışmanlığı alarak kendilerini huzurlu hissedebilmesi ve çocuklarının toplum içinde yer alabildiğini görebilmeleridir.
Ç.D.: Osman Bey, şu anda bizi okuyanların bir kısmının farkında olmadığı bir konudan söz ediyorsunuz: Ela Özel Eğitim Kurumu sadece ekonomik bir yatırım değil. Duygusal içerikleri de olan ve eğitim politikalarının düzenlenmesine de ışık tutacak bir yatırım… Çocuklarımızdan ya da farklı gelişim gösteren bireylerden bahsediyoruz. Yaşamımızın tam ortasında ve belki de normal gelişim gösterenler için anlaşılması çok kolay olmayan bazı yaşamsal gereklilikler için çalışıyorsunuz. Onların içinde gizli kalmış ışıltıyı açığa çıkarıyorsunuz. Ne güzel! Tebrik ederim. Tüm bunlar için ne gibi faaliyetleriniz var?
O.T.: Öncelikle bize yapılan başvurudan sonra detaylı bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme sonucunda bireyin kaç saat eğitim alması gerektiğine ve hangi eğitimleri alması gerektiğine karar verilir. Bu eğitimler özel eğitim, fizik tedavi, ergoterapi, müzik terapi, duyu bütünleme, akuaterapi, grup eğitimi, beden eğitimi ve yansıtır. Bu eğitimler sırasında, her bireyin kendine göre bir ışıltısı olduğunu fark ediyoruz. Ve o doğrultuda gidiyoruz. Çocuklar için hedeflediklerimizi gerçekleştirebilmek için uzman kadroya ve donanımlı odalara ihtiyaç vardır. Başarılı olabilmek için bu ikisinin bir arada olması şarttır.
Ç.D.: Donanımlı derken ne demek istiyorsunuz? Bu röportajı okuyanlar bundan ne anlasınlar?
O.T.: A’dan Z’ye bir özel eğitim seansı için ve terapi seansı için çocuğun kişisel ihtiyaçları doğrultusunda uygun program ve programı uygulayabilmek için gerekli olan materyaller. Örnek verecek olursak bazı fiziksel sıkıntı yaşayan bireylerin önce akuaterapi (uygun sıcaklıkta su içerisinde yapılan fizik tedavi) seansı alıp kaslarının esnetilerek ardından fizik tedavi odasında uygun cihazları kullanarak fizik tedavi desteği alması birey için daha faydalı olacaktır. Sınıflarımız çocukların oyun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştır. Oyun aslında çalışmamızın bir parçası. Her çocuk oyun oynaya bilmeli ve oynayarak iletişime geçmeli.
Ç.D.: Ela Özel Eğitim Kurumu büyük bir yatırım. Kapısından geçip giderken ben de, başka insanlar da bu binanın ne olduğunu merak ediyorlar. Sonradan da bir okul olduğunu öğrendikleri zaman; hele ki de bir özel eğitim amaçlı okul olduğunu öğrendiklerinde şaşırıyorlar. Daha büyük bir tesis dolayısıyla hakikaten daha kapsamlı bir içerik bekliyorsunuz. Diğer özel eğitim kurumlarından ne farkınız var? Niçin gelsin ebeveynler? Niçin çocuklarını getirsinler size?
O.T.: İşte siz de kendiniz söylediniz ki o çocukların neye ihtiyacı varsa bu kurumda hepsini bir araya getirmeye çalıştık. Yani daha önce bahsettiğim gibi müzik terapisinden Aqua terapiye, fizyoterapi den ergo terapiye kadar tümünü ve daha fazlasını burada sağlamaya çalıştık. Tabi bütün bunlar küçük sınıflarda olmuyor. Bazen 130 140 metre karelik bir tek oda sadece bir çocuk için… Ve bir birey için böyle büyük bir alana ihtiyacımız kesinlikle olmalı.
Ç.D.: Özel eğitim, gelişmekte olan bir trend. Dünyada da böyle, yardıma muhtaç olan insanların eğitimle hayata kazandırılabilecekleri ya da kendi kendilerine yeterli olabileceklerinin farkına varılmasının tarihi çok eski değil. Size göre, Kıbrıs’ta özel eğitim alanında hizmet vermenin ne gibi zorlukları var?
O.T.: “Kıbrıs’ta ne gibi zorluklar yok?” şeklinde sormalıydınız aslında. Çünkü aslında pek çok şey zor… Fakat her zaman için, biz, yani öğretmenler olsun doktorlar olsun… Yurtdışından kendi alanlarında uzman olan akademisyenler ve belli kariyere sahip olan terapistler getirip hizmet içi eğitimleri düzenli olarak almaktayız. Bizim eğitmenlerimize öğretmenlerimize yardımcı oluyorlar sağ olsunlar. Bu alanda yurdumuzda farklı donanımlarla yetiştirilmiş ve geliştirilmiş, çocuklara daha üst düzey yardım sağlayacak elemanlar olsun istiyoruz. Bunlar alanda olsunlar birebir çocuklarla ilgilenebilsinler istiyoruz. Ancak eğitimleri verebilecek uygun kişiyi bulmakta ve maddi olanaklar açısından zorluk çekiyoruz. Bu bizim planladığımız hizmetleri verebilmek için yaşadığımız zorluklardır. Ancak ailelerin yaşadığı zorluklar daha da büyüktür. Çocuklarına istedikleri kalitede eğitim şansı sunabilmek için belli bir bütçeye sahip olmaları gerekir. Gerçeği konuşmak gerekirse bu durum birçok ailenin belini büküyor. Bazı ailelerse çocuklarına hiç eğitim aldıramıyor. Bu noktada devletin ailelere çocuklarının eğitim masraflarının karşılayabilmeleri için maddi anlamda daha gerçekçi katkılar sağlaması gerekir diye düşünüyorum. Küçücük bir adadayız. Bu ailelerin kimler olduğunu öğrenmek çok da zor değildir. Ve özel eğitime muhtaç çocuklarının bireysel ve sosyal gelişimlerini hızlandırabilmeleri, artırabilmeleri, tamamlayabilmeleri için ailelere teşvikler sunabilirler. Bu sayede kaliteli eğitim imkânı bulan farklı gelişim gösteren bireyi topluma kazandırabiliriz. Ki temel amacımız budur.
Ç.D.: Bir aile için, özel eğitime muhtaç çocuğuna bu eğitimi sağlayabilmesi için aylık ne kadar bütçe ihtiyacı var? (Ortalama…)
O.T.: Şimdi tabii ki çocuktan çocuğa değişiyor. Alacağın seans sayısı çok önemlidir. Eğitimlerimiz birebir olup bazen bir çocuğa iki öğretmen veya terapist gerekli olabiliyor. Kurumun materyal açısından donanımlı olmasına ve eğitimcilerin kendilerini geliştirmesine büyük önem veriyoruz. Bu da maliyeti artırıyor. Bizim için kalite önemlidir. Ücretleri ailelerle yaptığımız görüşmelerden sonra hem çocuğun ihtiyacı hem de ailenin bütçesi doğrultusunda birlikte kararlaştırıyoruz. Ücret konusu gerçekten insanlar için bazen düşündürücü olabiliyor. Ancak fiyatı biraz aşağı çekmek demek aslında özel eğitim alanında sağlanacak hizmetlerin içinden bir şeylerin eksik olması demektir ki bu da etik olmaz. Çünkü siz fiyatınızı düşük tutup rekabeti artırmak adına eğer bir yola çıkarsanız o zaman da çocuklara sunulan hizmeti ve eğitimi iyice incelemeniz ve neyin eksik olduğunu anlamaya çalışmanız gerekecektir. Ela Özel Eğitim Kurumu asla reklam yapmaz. Çünkü özel eğitimin bambaşka bir alan olduğunu düşünüyoruz. Bazı aileler çocuklarının asla yürüyemeyeceğini düşünürler. Hiçbir zaman çatalı dahi tutamayacağını düşünürler. Fakat biz çocuğu değerlendirdikten sonra çocuğunuz yürüyebilecek veya kendi yemeğini kendisi yiyebilecek diyebiliyoruz… Bunlar birkaç örnek sadece… Çocuklarının konuşmasından umudunu kesen ailelere alacakları eğitimler sayesinde çocuklarının kendi potansiyelleri doğrultusunda konuşabilmeleri konusunda yardımcı olabileceğimizi söylüyoruz. Eğitimi tamamlandıktan ya da belli bir aşamaya geldikten sonra görüyorlar ki çocukları anne baba diyebiliyor ya da ikinci üçüncü adımını atmaya başlayıp yürüyebiliyorlar. Çocukları normal gelişim gösteren aileler için bu gelişimler yeterince önemli olmazken bizim ailelerimiz için bu durum mutluluk kaynağıdır. Bu konu çok hassas bir konu dolayısıyla bende farklı duygular içerisindeyim.
Ç.D.: 2008 yılından beri Ela’nın Kıbrıs Özel Eğitim yaşamında olduğunu söylediniz konuşmamızın başında. 2012 yılından sonra, sizin bu serüvene katıldığınızı söylediniz. Ela’nın ilk öğrencilerinin bugün belki de 18 yaşını doldurduklarını görebiliyorsunuz. Onlarla hiç karşılaşıyor musunuz ya da görüyor musunuz onları?
O.T: Evet zaman zaman gördüklerim de var, duyduklarım da var. O günkü ekipten hala daha bizimle olanların bahsettikleri ve bizimle tanıştırdıkları da var. Çok mutlu oluyorum. Bazıları Ela ve aileleri sayesinde kendi bağımsızlığını kazanıp mutlu bir şekildeki hayatlarını sürdürüyorlar. Bu bizim için büyük mutluluk başka da söyleyeceğim bir şey yok.
Ç.D.: Ailelerden ve çocuklardan bahsederken çok hassas olduğunuzu görüyorum. Genel olarak özel eğitimden de izlemem buna muhtaç kişilerin aldığı eğitim anlaşılmalıdır. Fakat hassas ve bebeğin nerede olduğunu biliyoruz. Ebeveynlere yönelik ne gibi çalışmalarınız var?
O.T.: Şu anda Ela artık sadece bir özel eğitim kurumu değil aynı zamanda rehabilitasyon merkezi olarak da faaliyet veriyor ve tüm hizmetleri bir araya topladığımızdan dolayı ailelere rahat bir ortam sunuyoruz. Merkeze geldikleri zaman çocuklarının eğitim ortamlarında onları izleyebiliyorlar. Sınıflarımız özel olduğu için, çocukların sınıfa girdiği zaman ailelerde başka bir bölümden oturup rahatça çocuklarının nasıl eğitim aldığını görebiliyorlar. Buda aslında kendilerine bir artıdır. Çünkü evlerinde de çocuklarıyla nasıl ilgileneceklerini, nasıl eğitim vereceklerini, nasıl oyunlar oynayacaklarını öğrenebiliyorlar. Aslında aileyi de bir nevi eğitiyoruz diyelim…
Ç.D.: Çocuğu eğitimi alırken, ailenin bunu izlemesi aslında eğitimi evinde nasıl devam edeceğini ve çocuğuna nasıl katkı sağlayabileceğini sizden öğrenmiş oluyor bir anlamda. Peki, ailelerden bu konuyla ilgili size nasıl dönütler var?
O.T.: Evet aileler gerçekten çok memnun. Ve tabii ki mutlu…
Ç.D.: Kaç kişilik bir ekibiniz var Osman Bey?
O.T.: Şu anda yaklaşık 30 kişilik bir ekibimiz var. Öğretmenler, terapistler, yardımcı ablalar ve diğer çalışanlar.
Ç.D.: Siz de okulda bizzat görev yapıyor musunuz?
O.T.: Tabii ki… Her zaman için ben okuldayım. Ailelerin okul hakkındaki olumlu ve olumsuz görüşlerini, eğitimlerimizle ilgili beklentilerini, düşüncelerini ve gözlemlerini dinliyorum. Eğer sıkıntıları varsa onları gidermeye çalışıyorum. Okulda herhangi bir sorun ya da müdahale edilmesi gereken teknik meseleler olduğunda onlarla ilgileniyorum. Aklınıza gelebilecek eğitim hariç her konuda tüm gün okulda emek veriyorum. Yani evet burayı ben yaptım şeklinde bir masanın arkasına oturup beklemekle o işyerinden hedeflediğiniz verimi almanız mümkün değil. O nedenle her dün daha iyi bir şeyler yapabilmek için aktif dinamik olmak şart. Bazen temizlik bazen yanmış bir ampulün değişmesine kadar okulun her şeyle ilgilenirim…
Ç.D.:2008’den bu yana Ela’nın özel eğitim alanında gerçekleştirdiği bu serüvende nasıl karşılandınız?
O.T.: Bunun bir yatırım olarak düşünülmemesi gerektiğini söylediler. Böyle bir yatırımın bu ada da evet gerekli olabileceğini ama yatırım bazında, kazanç bazında hiçbir zaman başarılı olacağını düşünmediler. Ben buna rağmen cesaretimi korumak istedim ve kişiliğimdeki bir takım özelliklerden ve her zaman girişimci olmayı sevdiğimden dolayı bunu demek istedim. Aslında yurtdışında yaşarken de bu konuya oldukça çok ilgim vardı ki İngiltere’de özellikle otizm alanında eğitim veren bir kurumda bulunma fırsatım oldu. Bu kurumun sistemini, nasıl çalıştığını,nasıl bir düzen olduğunu gözlemlerdim. Hem özel hem vakıf olarak çalışan bir kurumdu. Oradaki çocukların velilerini yaklaşık 10 sene gözlemledim. Sanıyorum buraya geldiğim zaman bu alanla ilgili çalışmamın bununla da bir ilgisi var.
Ç.D.: Yani çok önceden beri ilgi duyduğunuz bir alan… Peki şu anda geriye dönüp baktığınızda, sizce ne kazandınız?
O.T.: Çok şey kazandık. Mesela yalnız olmadığımızı gördük. İlk başlayacağımızda ailemiz vardı… Şimdi Ela ailesi var. Ve biz Ela Özel Eğitim Kurumu olarak gerçekten büyük bir aileyiz. Ve bir kişi için büyük bir aile kazanmak dünyanın en güzel en büyük mutluluğu herhalde.
Ç.D.: Çocukların gözlerine baktığınızda ne görüyorsunuz?
O.D.: Çocukların gözlerinde her zaman mutluluk var. Işıltı var. Bunları aslında gerçekten görmeniz yaşamanız gerek. Ailelerin de bunu görmesi inanın bizim için çoğu zaman yeterli olabiliyor.
Ç.D.: Aslında cümleleriniz çok alçakgönüllü duyuluyor kulağa bu biraz şaşırtıcı… Çünkü yapılan yatırımın boyutuna, amacına baktığımızda da çok hoş görünüyor.
O.T.: Bizim bir prensibimiz var. Ela’nın asla reklamı olmaz. Ailelerimiz zaten bizi biliyorlar biz de ailelerimizle biliyoruz. Biz canla başla çalışırken ailelerle akraba gibi oluyoruz ve kan bağı ile bağlı gibi hissediyoruz kendimizi. Aslında bu konular çok derin konular ve bundan çok fazla bahsetmek istemiyorum.
Ç.D.: Kıbrıs’ın kuzeyinde başka bir birey, başka bir yatırımcının da böyle bir kurumu açmak istediğini varsayalım. Tecrübeli birisi olarak ne
önerirsiniz?
O.T.: Öncelikle kendilerine gerçekten kolay gelsin. Böyle demeliyim. Yani çok zor bir şey… Yılmamak gerekiyor. Her zaman için kendinize güvenmeniz gerek. Ki sonunda yapacağınız şey sizin için değil toplum içindir. Siz düşerseniz arkanızda dört gözle sizin başarınızı bekleyen insanları da düşürmüş olacağınızı unutmamanız gerekiyor. Onlara böyle bir hayal kırıklığını yaşatmanın hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum.
Ç.D.: Sadece paranızın olması, bu iş için yeterli değil diyorsunuz yani?
O.T.: Tabii ki değil. Bu işi yapabilmek için sabır, deneyim ve doğru ekip önemli.
Ç.D.: Ela ÖZEL Eğitim Kurumu’nda sizi en gururlandıran ya da mutlu eden ne var?
O.T.: Ela’da her zaman yapmak istediğimiz bir şey vardı. Ela’nın öğrencilerinin bir yıl sonu etkinliği yapmasıydı. Şarkılarla danslarla özel kostümleriyle etkinlik gerçekleştirmek istemiştik. Yani okullardaki müsamere etkinliğe gibi düşünebilirsiniz… Tabi Ela yeni merkezine geçtikten ve müzik terapi eğitimleri de başladıktan sonra yurtdışından gelerek bizlere eğitim veren bizim eğitmenlerimize eğitim veren Sayın Hakan Sezgin Hoca’mızın da yüreklendirici sözleriyle bize cesaret verdi. “Neden Ela’nın bir yılsonu etkinliğini olmuyor?” Şeklindeki bir sorusu; dans derslerimize giren Muazzez Hoca’mızın da katkılarıyla ve diğer tüm öğretmenlerimizin girişimleriyle bu etkinliği yaptık. Gerçekten çok güzel bir gece oldu. Bu anlamlı geceyi yaptıktan sonra Ela’nın ilk anlamlı gecesi olduğunu düşündüm. Ailelerin yüzündeki o anlamlı sevinci gördüğüm zaman inanın dünyanın en mutlu insanı hissettim kendimi. Çocuklar o kadar çok eğlendiler ki o gece inanamazsınız. Her çocuğun kendine özgü bir stili var zaten ve sahneye de etkinliğe de bunu taşıdılar. Ve en önemlisi kendilerine verilen görevi sahnede başarıyla gerçekleştiren çocuklarımız o gece hem mutlu oldular hem bizi gururlandırdılar. Bu çocukların başarısıydı. Herkes geceden çok mutlu ayrılmıştı. Kesinlikle her sene bunu tekrarlamayı düşünüyoruz. Haziran ayında meyvelerini toplayacağı bir hasat gibi devam edecek.
Ç.D.: Bundan sonra Ela’ya katmak istediğiniz ne var Osman Bey?
O.T.: Tabii ki çocuklarımızın kamplara gitmesini çok istiyoruz. Başka ülkelerden çocuklarla bir araya gelebilmelerini çok istiyoruz. Buna benzer düşüncelerimiz var
Ç.D.: Bağlantılarınız var mı?
O.T.: Evet şu anda Türkiye ile bağlantılarımız var. Ela’nın başaracağı bir serüven olacağından hiç kuşkum yoktur.
Ç.D.: Başka ülkelerden çocuklarla bir araya gelmeleri sizce çocuklara ne katacak?
O.T.: En başta çocuklarımıza bir değişiklik olacak. Başka ülkelere gitmeleri ya da başka ülke çocukları ile bir araya gelmeleri şansını her zaman yakalayamayan bu çocuklarımıza karşılıklı sosyalleşmeleri farklı kültürleri tanımlayabilmeleri görebilmeleri öğrene bilmeleri açısından onları geliştiren bir şey olacağına inanıyorum. Çocuklara olan katkısının büyük olacağını düşünüyorum.
Ç.D.: Ela Özel Eğitim Kurumu’nun adını duyduğumuzda ne düşünelim? Yeni Bakış okurları bu ismi gördüklerinde ne düşünsünler?
O.T.: Huzur, güven, evleri gibi bir ortam ve büyük bir aile.
Ç.D.: Yurdumuzda üniversitelerde de özel eğitimciler, artık yetiştiriliyor. Ve bir anlamda onlara iş imkânı da sağlıyorsunuz… Ki ülkemizde işsizlik gibi büyük bir sorun varken, bir grup insana umut oluyorsunuz. Bununla ilgili, üniversitelerle bağlantılarınız var mı? Varsa nasıl bağlantılarınız var?
O.T.: Üniversitelerden gerek özel eğitim gerekse de fizyoterapi alanında stajyerler kabul ediyoruz. Bunlar hep dayanışmalıdır. Yani kurumumuz açısından da iyi bir şeydir bu; onlar açısından da iyidir. Dilerim ilerleyen zamanlarda bu işbirliği daha da artıp çocuklarımıza sunulacak hizmetler ve eğitimler konusunda daha da ilerleyebiliriz.
Ç.D.: Osman Bey, son olarak bir şey gerçekten çok merak ediyorum. Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan özel eğitim kurumları arası ilişkiler nasıl?
O.T.: Bu soru çok iyi bir soru. Çünkü gerçekten bu adadaki büyük bir eksiklik… Neredeyse hiçbir özel eğitim kurumunun başka bir özel eğitim kurumuyla ilişkisi yok. Aslında olması gerekiyor. Yani birbirimizi hem desteklemeliyiz, hem bilgi alışverişinde bulunmalıyız.. Yani şunu kabul etmek gerekiyor ki Ela Özel Eğitim Kurumu adadaki kendi alanında hizmet veren okulların en donanımlısıdır. Biz tüm özel eğitim kurumlarına her zaman yardım ve destek sağlamaya açığız. Ve unutulmaması gerekir ki bu özel eğitim almakta olan çocuklara da çok şey katacak bir süreç olacaktır. Kurumlar arası ilişkiler bir özel eğitin ağının oluşması anlamına gelir ki birlik olmak güçlü olmayı sağlar. Bu birliğin oluşması hem çocuklara hem de toplum büyük katkı sağlayacaktır. Sizce?
Ç.D.: Burada gülüşmeler ve kahkahalarla birlikte) soruları ben sorarım Osman Bey…
O.T.:(Gülerek) pardon
Ç.D.: Tabi ki böyle olmalı. Birlik sayesinde kazanılacak güç günün sonunda hizmet alıcılara yarayacaktır. Bize verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.
O.T.: Ben teşekkür ederim.