Yusuf
KISA
Ada’nın Kuzeyi’nde sular yavaş yavaş ısınmaya
başladı. Sn Akıncı Cumhurbaşkanı seçildiği zaman Kıbrıs’ta bir çözüm umudu yıllar sonra yeniden bir nebze olsun yükselmişti. Aradan geçen
zamanla çözümün suya düştüğü artık ayan beyan netleşmeye başladı. Siz bakmayın
Cenevre konferansı söylemlerine. Anastasiadis zamana ve türbine oynuyor. İşte
bu gerçekler ışığında iş dönüp dolaşıp yine evin içini toparlamaya geldi.
İşte tam da bu noktada bilmem farkındamısınız “Uyanık” siyasetçilerimiz o köy senin bu köy
benim, arsa vaadi, Kobi kredisi veya “biz gelirsek neler neler yapacağız” söylemlerini en
radikalinden dillendirmeye başladı bile. El altından işe almalar ihalesiz
kıyaklar, peşkeş çekilen sit alanları, sahiller. Gelinen aşamada dağıtmadıkları
bir boş mezarlar kaldı herhalde.
Yıllarca bu halkı okus pokusla uyutanlar ve
satın aldıkları kalemşörlerle
vatandaşın gözünü boyayanların bu
saatten sonra foyası iyice ortaya çıktı. Yani takke düştü kel göründü. Seçim ve
seçilme telaşına düşenlerin attıkları her adım ve verdikleri her demeçte
aslında ufuktaki sandıktan ne kadar korktukları belli oluyor. Olmayan
kaynaklarla hala “Bu insanları nasıl kandırırımın” hesabını yapıp ülkenin
geleceğini de ipotek altına alanların sadece ve sadece koltuklarını kaybetmeme
arzusunda olduğunu bu halk her geçen gün biraz daha net anlamakta.
Yıllardır Anavatan Türkiye’nin gönderdiği
paralarla “Hovardalık” yapan bu sözde siyasetçiler, son yıllarda bu kaynağın da
arzu ettikleri şekilde akmaması karşısında geleceğimiz olan çocuklarımıza
kalacak mirası pazarlamaya başladılar. Tarihi değermiş, Kültürel varlıkmış,
Doğal zenginlikmiş kimin umurunda. “Bu
değerleri verelim ki günün sonunda bize oy veya sıkıştığımızda kredi olarak
dönsün” mantığıyla hareket eden bu zihniyet, gözünü kör eden siyasi ihtirasla ne yaptığını bilmez
halde ülkeyi peşkeş çekmekte.
Kendilerini hep açıkgöz bu halkı da en kibar
deyimiyle “Saf” olarak görmeye alışmış bu mantalite, o kadar kendini kaptırmış
ki bu oyunların artık modasının çoktan geçtiğini bile fark etmekten
çok uzakta. Teknoloji çağı olarak nitelendirilen günümüz koşullarında bilgiye
ulaşmak, iletişim kurmak ve en önemlisi bir şeyleri hasır altı etmek o kadar
zorlaştı ki, vatandaş her an her konuda istediği bilgi ve kaynağa
ulaşabilmekte. İşte bu koşullar altında klavye kahramanlarının yaldızlı balon
haberleri de işe yaramamakta.
Başa dönecek olursak Kıbrıs konusu bir başka
bahara ertelenirken evin içindeki temizlik çalışmalarına artık ramak kaldı
diyebiliriz. Vatandaş süpürgelerini çoktan eline almış durumda ve ilk seçimde
hangi partiden olduğuna bakmaksızın siyaseti rant ve geçim kaynağı olarak
görenleri arenanın dışına süpürmeye şimdiden hazırlanmış durumda.
Bu saatten sonra yıllardır insanımız uyutanların gözüne uyku girmeyecek.
Halkın okları yayından bir kere çıktı bunun bu saatten sonra geriye dönüşü yok
ve olmayacak. Yıllar sonra Kıbrıs Türk Siyasetinin tarihçesini yazacak bilim
insanları eminiz bu değerli şahsiyetlerin adının altını kırmızıyla çizerek
yanına da bir parantez açıp (Çok açıkgözdüler ancak halkı ne yaptılarsa
kandıramadılar) diye yazacak.