DOLAR 34,2452 0.28%
EURO 37,6376 -0.37%
GBP 45,0841 0%
ALTIN 2.921,730,22
BITCOIN 21262041,44%
“SORUYORUM… ÖYLEYSE VARIM”

“SORUYORUM… ÖYLEYSE VARIM”

ABONE OL
1 Ekim 2024 09:35
“SORUYORUM… ÖYLEYSE VARIM”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

“YAPTIĞI ŞEYİ “HERKESE” GÖSTERME ARZUSU KADAR AŞŞAĞILIK BİR DUYGU YOKTUR…!!!”

“SORUYORUM… ÖYLEYSE VARIM”

Sosyal medyanın hayatımıza girmesinden bu yana insan evladının duyguları inanılma bir hızla hiçte insani olmayan bir yere evrilmiştir. Darwin yaşamış olsaydı eğer inanın evrim teorisini yeniden ve yeniden ele alırdı.

İnsanı diğer bütün canlılardan ayıran ve onu çok özel yapan şeyi pek tabi duygularıdır. O kadar çok duygularla yaşıyoruz ki, yaşamımızın her saniyesi onunlarla doludur.

Güne gözümüzü açtığımız anda duygu yolculuğumuz da başlıyor. Kimi insan bu duyguları yogun ve de belli bir bilinçle yaşarken, kimi insanda raslantısal ve adını koyamayacağı şekilde yaşıyor. Pek tabi bunun nedeni duygu farkındalığıdır. Bunun oluşmasının yegane tek yolu da yaşama dair her konuda uzman olmasak bile bir fikrimizin olması için edindiğimiz bilgidir. Yani okumalarımızdır. Okumaktan kastımız da salt yazılı bir şeyi okumakla alakalı değildir. Kastımız çok yönlü bir okumadır. Yani beş duyumuzun yanında hissiyatımızı da ekleyerek okumalarımızı bu düzeyde gerçekleştirmemizdir, işte o zaman her birimiz birer duygu imparatoruna dönüşürüz.

Bir şeye dokunurken de aslında bir okuma eylemi içindeyiz. Yeter ki dokunduğumuz şeyin veya nesnenin farkında olalım.

Bir şeyi veya bir nesneyi tadarken de aynı seyi yapmış oluyoruz.

Hatta bir şeyi dinlerken de.

Hele gözlerle bakarken edindiklerimiz muhteşem birer hazinedir. Yeter ki sadece bakmakla kalmayıp baktığımız şeyi görebilelim. Velhasıl kelam bütün bu eylemler her bireyin bir alt yapı oluşturmasını ve duygularını en iyi şekilde yaşamasını sağlar. Bunun dışındaki her duygusal eğilim bana göre birer şizofrenik vakadır. Başlıkta da belirttiğim gibi birer aşağılık komleksinden ibarettir.

Biraz sesli düşünerek başlığa göndermeler yapacak olursak, insan niye bir tatile eşi ve çocuklarıyla giderken yaşadığı her şeyi sosyal medyada gösterme ihtiyacı duyar?

Çünkü eksiktir, aynı zamanda eksik insandır. Yani gerekli edinimleri edinmek yerine kulaktan duyma bilgilerle hayatını şekillendirmiştir. Bu da içinde inanılmaz bir aşşağılık kompleksini barındırmaktadır. Yansıması da sosyal medyada tezahür eder. Hem de ayan beyan.

Geçtiğimiz gün sosyal medyada gezerken bir vatandaşın bir paylaşımı dikkatimi çekti. Diyor ki “VENEDİKTEN HERKESE GÜNAYDINLAR” bakın venedikten size yani herkese bu arkadaş günaydın diyor. Nerden? Venedik’ten. Yani 200 yıllık ömrünüz olsa ve her gününüzü Venedik’te geçirecek olsanız inanın size bir 200 yıl daha gerekecek. İşte böyle bir şehirde 3-5 günlük tatilde bile bu arkadaş size günaydın diyebiliyor. Neden? O şehrin farkında olmadığından. Yani bicez arkadaşı gitmiştir o da bunu duymuştur ve demiştir ki “yahu ….. bile venedik’e gidebiliyor, o kimdir be ama biz da gideceğiz” diyerek gitmiştir. Bundan zerre kadar

şüpeniz olmasın. Bu yöneliminde tabi duygusal bir boyutu var. Her ne kadar da aşşağılık bir duygu olsa kışkaçlığın ve riyanın en büyüğü ile karşı karşıyayız.

İşte maalesef günümüz a sosyal insanının durumu bu. Hiçbir eylem herhangi bir düşünce eksersizi olmadan ortay çıkmıyor. Çıkması da mümkün değildir. Çünkü düşünce eksersizi için edinmezi gereken bir entellekyanız olması gerekir.

1980 12 eylül darbesiyle bireyin gelişimine dayalı sosyal birey yetiştiren sistemin dönüştürülmesi ve de süreli eğitime geçilmesiyle artık türkiye Kıbrıstaki eğitim sisteminde birer yetiştirme bir yana verilen eğitimin düzeyi üniversiteler de dahil 1980 li yılların orta okul düzeyinde bile değil.

Düşünün 1980 yılında doğan çocuk bugün 44 yaşındadır ve de bom boştur. Sistem bunu dayatıyor ve siz de buna uymak zorunda kalıyorsunuz. Kalmanızın nedeni de bu sistemin sizi eksik brakarak sorgulama yetinizi elinizden almış olmasından dolayıdır.

Maalesef günümüz dünyasında yetişen her birey artık sistemin ön gördüğü şekilde yaşayan ve etrafındakilere karşı kayıtsız kalıp, kocaman kalabalıklar içinde iliklerine kadar yalnızlığı yaşayan ve de bunun farkında olmayan biat kültürüne sahip bireylerdir.

Biat etmek inanca dayalı bir eğilimdir ve insan beyninin de en büyük zehiridir. Biliyorsunuz dinler de böyledir. İnanıyorsunuz vede sorgulamaktan vazgeçiyorsunuz. Halbuki bunu yerine şüpe duymamız lazım. Süpe soru sormamızı ve yenide ve yenide bilgiye ulaşmamızı sağlar. Bilimde de cevaplar işte bu soruları sorarak bulunur. Sormayı bırakmak bireyi her türlü aşşağılık ve onursuzlukla karşı karşıya bırakır.

İşte günümüzün yani yüzyılımızın da açmazı bu noktada başlar ve bu da HOMO SAPIENSIN SONUNUN BAŞLANGICIDIR.

KENDİ KENDİNİ FETHETMEYEN İNSANIN YAŞAMI BOŞUNADIR… BU DA İNSANIN KENDİNİ BİLMESİNDEN GEÇER… “KENDİNİ BİL” STOACILIĞIN TEMELİ….

Varoluşun temeli de aslında bu noktada başlar.

KENDİNİ BİL…

Ne kadar nostalcik değil mi?

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam