‘Hastalıklara bilerek çözüm üretilmiyor’

Avukat Barış Mamalı, sağlık sektöründe promosyon adı altında doktorlara rüşvet vererek, kendi ilaçlarının mümkün olduğu kadar daha çok reçetelere yazdıran ilaç ve medikal alet üreten firmaların politikacılar ve sorumlularla yakın ilişkilere girerek devlet ihalelerinin kazanılmasını sağlamanın en çok uygulanan yolsuzluklardan olduğuna dikkat çekti

 

Kolesterol seviyesini yeniden belirleyen panele katılan danışman, araştırmacı gibi uzmanların dokuz tanesinden sekizinin konferansta konuşmaları için ilaç firmalarından para aldığını söyleyen Mamalı, yine firmaların iç içe olduğu profesyonel grupların doktorlar olduğunu ifade etti.

 

 İlaç firmalarının, kendi ilaçlarını reçetelerine yazıp hastalarına önermeleri için doktorları yakın takibe aldığının da altını çizen Mamalı, promosyon adı altında doktorlara el altından rüşvete varıncaya kadar birçok destek sağlandığını iddia etti

 

Özlem ÇİMENDAL

İlaç piyasasındaki en büyük sorunlardan birinin sektörün tam olarak denetlenememesi ve etiket üzerinde ilaçların olumlu etkilerinin abartılması, bilerek ve bilmeyerek yan etkilerinin eksik yazılması olduğunu savunan Mamalı, “Amerika’da piyasaya çıkan her beş ilaçtan bir tanesi yan tesirlerinden dolayı insanları daha çok hasta yaptığı ve ölümlere sebep olduğu için piyasadan geri çekilmektedir. Amerika’da 1998 yılında iki milyondan fazla kişi hastanede aldığı ilaçların yan etkisinden tekrar rahatsızlanmış, bunlardan 100 bin tanesi de hayatını kaybetmiştir” şeklinde konuştu.

 

 

“Teknoloji ilerliyor ama hastalıklara bilerek kalıcı çözüm bulunamıyor”

İlaç üretimi ve tüketiminde tartışmalı bir diğer konunun da teknolojinin hızla ilerlemesine rağmen hastalıkları kesin tedavi edici ilaçlar yerine hastalığı kontrol altında tutan, ömür boyu alınması gereken ilaçların çoğalması olduğuna da dikkat çeken Mamalı,Bu tip ilaçların ilaç firmalarına daha büyük kazançlar getirmesi birçok şüpheyi de beraberinde getirmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)’nın güvenirliği konusu oldukça münakaşalıdır. FDA’nın büyük ilaç ve gıda firmalarının etkisi altında olduğu, verdiği kararların genellikle bu büyük firmaların çıkarları doğrultusunda alındığı, denetlemelerini yapması için yeterli eleman ve finansa sahip olmadığı konusu sık sık makalelere ve gazetelere yansıdığı gibi bu konuda kitaplar da yazılmıştır. FDA’nın içinde dönen rüşvetler, üzerindeki politik baskılar, insan sağlığı için tehlikeli ürünleri onaylaması, bazen büyük şirketlerin menfaatleriyle çatışacağından faydalı ürünleri onaylamaması, yetersizliği, finansal güçsüzlüğü açıkça bilinen ve yazılı olarak da açıkça dile getirilen olgulardır” dedi.

 

 

Birçok medikal ürün insan hayatını riske atıyor

Mamalı, 30 Mart 2009’da Adalet ve Demokrasi Merkezi (Center for Justice & Democrazcy)’nin bu konuda bir rapor hazırlayarak kalp hastalıkları ile ilgili olarak vücuda yerleştirilen suni kalp kapakçıkları, stentler, pacemaker, defibrilatör gibi kalp ritmi düzenleyici aletlerin, bir yandan hayat kurtarırken diğer taraftan da insan sağlığı için çok büyük risk taşıyan ve sonradan değiştirilmek zorunda kalınan medikal cihazlardan biri olduğunu ortaya koymasının oldukça düşündürücü olduğunu dile getirdi. Mamalı, ayrıca bu çalışmanın, bozuk olarak insan vücuduna monte edilen bu aletlerin bozuk oldukları için tekrar vücuttan çıkartılmasının da büyük risk taşıdığını, insan hayatını ikinci defa tehlikeye attığını ortaya koyduğuna da değindi.

 

 

“Reçeteli ilaçlar Kanada ve Amerika’da kanser, kalp krizi ve beyin kanaması riskini artırıyor”

 

ABD, Chapel Hill’deki North Carolina Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nortin Hadler’in 30 yıl süresince ABD’deki doktorların tıbbi uygulamalarının istatistiklerini incelemesi sonucu başta bel, by-pass gibi kalp ameliyatlarının ve anjiyoplasti gibi uygulamaların birçoğunun gereksiz yere yapıldığının tespitinin de gerçekleştiğinin altını çizen Mamalı şöyle konuştu: “2000 yılı raporuna göre, Amerika’da yılda 106 bin hasta ilaçların yan etkisinden hayatını kaybederken, yanlış teşhis ve yanlış medikal müdahale Amerika’daki ölüm sebeplerinin üçüncü sırasında yer almaktadır. 2008 yılında Florida Medikal Araştırma Komisyonu (Florida Medical Examiners Commission)’nun yaptığı araştırmaya göre; Amerika’da reçete ile alınıp kullanılan ilaçlar, illegal satılan ilaçlar, esrar, eroin, gibi uyuşturucular ve kokain gibi uyarıcıların toplamının sebep olduğu ölümlerin üç katı daha fazla insan ölümüne sebep olmaktadır. Reçeteli ilaçlar Kanada ve Amerika’da kanser, kalp krizi ve beyin kanamasından (inme) sonra ölümlere sebep olan dördüncü büyük medikal nedendir.”

 

 

Hastalık olmamasına rağmen “kolesterol hastası” diyorlar

Amerikalı kimyager bayan Shane Ellison’un kolesterol ilaçları konusundaki açıklamasını da aktaran Mamalı şöyle konuştu: “Bir ilaç kimyageri olarak kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili ürkütücü kanıtları keşfettim. Kimyasal olarak bu ilaçlar statinler olarak biliniyor. Ticari olarak bilinenlerin bazıları, Lipitor (atorvestatin), Lescol (fluvastatin), Mevacor (lovastatin), Pravachol (pravastatin), Zocor (simvastatin) ve Crestor (rosuvastatin)’dir. Bu ilaçların kalp hastalığını önlediği inancı kesinlikle yanlış hatta daha da önemlisi tehlikelidir.”

“Sağlığa zararlarından bahsedenler engellenmeye çalışılıyor”

Büyük Pazar payı olan ürünlerin insan sağlığına zararlı olduğunu ortaya koyanların engellendiğini baskı altında yaşayarak ya işlerinden olduklarını ya da çalışmalarının geniş kitlelere ulaşmadığını söyleyen Mamalı, “Kolesterol aslında bir kan yağıdır ve sağlığımız için oldukça yararlı etkileri ve görevleri vardır. Bütün hücrelerin yapısında kolesterol bulunuyor. Hücre zarında yapı taşı olarak bulunan yağların %30’unu oluşturur. Kolesterol olmadan ve erkeklik hormonu testosteron ne de kadınlık hormonu östrojeni salgılanır. Neticede yeni nesilleri de üretemezsiniz. Kolesterolün çok büyük bir tehlike olarak gösterilmesi en büyük hatalardan biridir. Kötü kolesterol olarak gösterilen düşük yoğunluklu lipoprotein LDL’in bile belli oranda vücutta bulunması gerekmektedir. LDL’ye kötü kolesterol demek de doğru bir ifade tarzı değildir” ifadelerini kullandı.

 

 

“Doktorlar büyük gelir elde ediyor”

Kolesterol seviyelerinin standartların (bu standartlar da şüphelidir) biraz üstünde olması, insanların iyi kolesterol (HDL) seviyelerinin yüksek olup olmadığı fazla göz önünde bulundurulmadan insanlara hayat boyu alacakları kolesterol ilaçları yazıldığından da bahseden Mamalı, “Doktorlar, bu ilaçlardan ilaç firmalarının lobileri, promosyonları ve pazarlama taktikleriyle büyük yan gelirler elde ederken ilaç firmaları ise milyar dolarlar kazandılar. Bunu yanında gereği olmadan birçok kişi de hasta kategorisine sokuldu” dedi.  

 

 

 

“300 milyar dolar kazandılar”

Yıllardır margarin üreticilerinin, topluma “tereyağında kolesterol var sağlığa zararlıdır” haberlerini yayarak sağlığa aslında çok büyük zararı olan margarinlerin satışlarını arttırmayı başardıklarını ifade eden Mamalı, “Total Kolesterol 200 mg/dl’den düşük, LDL Kolesterol 130 mg/dl’den düşük (bazı görüşlere göre 110 mg/dl’den düşük), HDL Kolesterol’ün de 40 mg/dl üzerinde olması gerekmektedir. Toplam kolesterol matematiksel bir değer ifade ediyor. İyi kolesterol, kötü kolesterol ve trigliserit isimli yağın beşte biri toplandığında elde edilen değer toplam kolesterolü gösteriyor. (LDL k + HDL k + Trigliserit).  Dünyaca ünlü kolesterol uzmanı Philippe Even, "kötü kolesterol"ün ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan olduğunu iddia etti. İlaç şirketlerinin son 15 yılda "kolesterol yalan"ı ile 300 milyar dolar kazandığı belirtildi. Fransa ve dünyanın en ünlü kolesterol uzmanlarından biri olarak gösterilen Profesör Philippe Even "Kolesterol sanıldığı gibi öldürücü değil, damarları tıkamıyor", "Kötü kolesterol ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan" dedi. Even, kolesterolün kesinlikle sanıldığı gibi insan sağlığı için zararlı olmadığını, damarları tıkamadığını, kalıtsal ve aşırı olanları dışındakilerin ölüme yol açmadığını tam tersine vücüt için kesinlikle gerekli olduğunu savunuyor. Profesör Even kolesterol düşürücü olarak kullanılan ve statin olarak tanınan hapların da vücüt için yaşamsal öneme sahip olan kolesterol üretimini engellediğini ve bu nedenle yüksek dozda alınması halinde bünye için olumsuz sonuçlara yol açacağını belirtiyor. Fransız uzman, kolesterolün zararları üzerine bilimsel makalelere imza atan bilim insanlarının da "ilaç endüstrisi hesabına çalıştıklarını" iddia ediyor. Geçmişte Fransa'nın en ünlü tıp fakültesi olarak bilinen Necker'de yıllar boyu dekanlık yapmış olan Profesör Even, şu anda Necker Tıp Enstitüsü'nü yönetiyor. Kolesterolün sağlığa zararlı olmadığı tezi sadece Profesör Even'e tarafından değil dünya genelinde ilaç endüstrisinden bağımsız çalışan çok sayıda bilim insanı tarafından savunuluyor. Bu bilim insanları 2002 yılında "Kolesterol Şüphecileri" (Thincs) adı altında dünya genelinde bir şebeke oluşturmuştur” diye konuştu.

 

 

“İlaçlar insanların ömür boyu alacağı şekilde formüle ediliyor”

İlaçların, kesin çözüm getirme yerine insanların hayat boyu alması gereken şekilde formüle edildiğine işaret den Mamalı, “Böylece daha çok para kazanılmaktadır. Özellikle dünyada hızla artan bir pazar payına sahip olan kolesterol ilaçları bu sınıfa girmektedir. İşin kötü tarafı, bu ilaçları alımı bırakıldığında kolesterol kısa sürede yükselip tavan yapmaktadır.  1980’li yıllardan önce kolesterol seviyesi 240 üzerindeyse riskli kabul ediliyordu. 1984 yılında yapılan konferansta (Cholesterol Consensus Conference) bu değer 200 seviyesine düşürüldü. 2000’li yılların başında da 180 seviyesine indi. Şimdi ise kolesterol seviyeniz bu rakamın daha da altında (çok düşük) olsa bile eğer kalp krizi geçirmişseniz kolesterol düşürücü ilaçlar tavsiye edilmektedir” ifadelerini kullandı.

 

 

“İlaç şirketleri, uzmanları para karşılığı konuşturuyor”

2004 yılında toplanarak kolesterol seviyesini yeniden belirleyen panele katılan danışman, araştırmacı gibi uzmanların dokuz tanesinden sekizinin konferansta konuşmaları için Pfizer, Merck, Bristol-Myers Sguibb, Novartis, Bayer, Abbot, Astra Zeneca, Glaxo Smith Kline gibi dünyanın en büyük ilaç şirketlerinden para alan kişiler olduğunu da ifade eden Mamalı, “Öncellikle bilmemiz gerekir ki, aklı başında bağımsız birçok doktorun da ileri sürdüğü gibi kolesterol tek başına bir hastalık veya öldürücü bir zehir değildir.  Alman Bayer, İngiliz İsveç ortaklığı olan Astra Zeneca, Amerikan Pfizer ve Merck ilaç firmalarının piyasaya sürdükleri kolesterol düşürücü ilaçlar pazarda tekel haline dönüşmüştür. Lipitor, statin türevleri içinde piyasada en çok satılan kolesterol düşürücü ilaçtır. Pfizer firmasının ürettiği Lipitor, 2006-2007 yılı itibari ile senede 13 milyar dolarlık satışa ulaşmaktaydı (Pfizer’in toplam cirosu 2007 için 15 milyar dolardır)” şeklinde konuştu.

 

 

Sağlık sektöründeki paranın %10-25’i rüşvete harcanıyor

İlaç üreten firmaların, hastalıkları tam ve kesin şekilde iyi eden ilaçları değil, hastalıkları kontrol altında tutan ve devamlı alınması gereken ilaçları üretip insanları hayat boyu ilaç bağımlısı yapma politikasını gizlice uyguladığını söyleyen Mamalı, “Yapılan araştırmalar; birçok ilaç şirketlerinin doktorasını yapmış uzmanları maaşa bağlayarak kendi ilaçlarının yan etkilerini saklayarak, bu ilaçların etkilerini öven abartılı makaleler yazdırttığını ve kendilerine hayalet yazarlar (ghost writers) denilen kiraladıkları doktorların ismini koyarak bu makaleleri medikal yayın organlarında yayınlattıklarını göstertmiştir” dedi.  

 

 

“Promosyon adı altında doktorlara rüşvet veriliyor”

Sağlık sektöründe promosyon adı altında doktorlara rüşvet vererek, kendi ilaçlarının mümkün olduğu kadar daha çok reçetelere yazdıran ilaç ve medikal alet üreten firmaların politikacılar ve sorumlularla yakın ilişkilere girerek devlet ihalelerinin kazanılmasını sağlamanın en çok uygulanan yolsuzluklardan olduğuna dikkat çeken Mamalı, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün raporuna göre; dünyada sağlık sektörünün tedavi için yaptığı harcamaların %10-%25 arası manipülasyon, rüşvet gibi çeşitli yollarla boşa harcanıyor. İlaç firmalarının diğer iç içe olduğu profesyonel grup doktorlardır. İlaç firmaları, kendi ilaçlarını reçetelerine yazıp hastalarına önermeleri için doktorları yakın takibe almakta ve promosyon adı altında doktorlara el altından rüşvete varıncaya kadar birçok destek sağlamaktadırlar. Amerika’nın kuzeydoğusunda, Kanada sınırındaki Vermont eyaletinde Eylül 2008 yılında çıkan bir yasaya (Sunshine Act) göre; 2009 yılından başlamak üzere bütün ilaç ve medikal alet yapan firmalara kendi şirketleri dışında çalışan uzman ve doktorlara promosyon amacıyla ödedikleri para, yemek, tatil, hediye gibi giderleri bildirme zorunluluğu getirildi. Vermont eyaletinde çıkartılıp uygulanmaya konulan kanun örneğinde olduğu gibi bütün dünyada bu konuda ilaç firmaları ile doktorlar arasındaki bu çıkar ilişkisini tam olarak önleyemese bile en azından kısıtlayacak ve kontrol altına alabilecek kanunların bir an evvel çıkartılması gerekmektedir. Bu, insan sağlığını koruma açısından da zorunludur” ifadelerini kullandı.