Beslenmenizi yavaş yavaş düzene sokun!

Özlem ÇİMENDAL

Diyetisyen Eda Kurtoğlu, danışanın bir an evvel kilo vermesini sağlamakla iyi bir diyetisyen olunamayacağına dikkat çekerek, “Danışan bir an evvel 10 kilo vermek istiyorsa hemen ona bu kiloları verdirmek iyi bir diyetisyenin yapmaması gereken bir davranıştır” şeklinde konuştu.

“Şok diyetlerin zararları danışana anlatılmalı”   

Sadece bir an evvel zayıflamaya yönelik yazılan diyet listelerinin danışanın sağlıklı yaşam için uygulayacağı hayat felsefesi haline gelemeyeceği uyarısında da bulunan Kurtoğlu, bu tarz uygulamalarla danışanların hayatları boyunca sağlıklı beslenmenin ne demek olduğunu öğrenemeyeceğine de işaret etti. Kurtoğlu: “Eğer herhangi bir hastalık öncesi acil kilo verdirilmesi gerekiyorsa danışanın, yani şok diyet bile uygulanacaksa bunun sonucunun ne olacağı danışana anlatılmalıdır.”

“Ne kadar yavaş kilo verilirse, geriye dönüşü de o kadar geç olur”

Zayıflamak için başvurulan yöntemlerde ne kadar yavaş kilo verilirse o kadar geç geriye dönüş gerçekleşeceğine de dikkat çeken Kurtoğlu, şok diyetlerin daha sonra tekrar kilo alma riski taşımasının yanı sıra sağlıklı bir zayıflama yöntemi olmadığına işaret etti. Kurtoğlu, “Aslında her şey kafada bitiyor. Psikolojik olarak danışana da bunu açıklayarak anlattığınız zaman, sağlıklı beslenmenin bilincine varıp, bu beslenme şeklini hayat felsefesi haline getireceklerdir” dedi.

“Hiçbir diyetisyen danışanı görmeden diyet listesi çıkarmamalı”

Hiçbir diyetisyenin danışanı görmeden gerekli tahlilleri ve ölçümleri yapmadan sadece danışanın söyledikleri ile yola çıkarak herhangi bir diyet programı çıkarmasının mümkün olmadığının da altını çizen Kurtoğlu, “Danışanın söylediklerinden yola çıkarak, program hazırlayamazsınız. Kilosunu boyunu, yağını doğru bilmeyebilir. Bu da aslında diyetisyenin sağlıksız bir diyet yazmasına neden olabilir” ifadelerini kullandı.

“Her diyet kişiye özeldir”

Her diyet listesinin kişiye özel çıkarıldığına dikkat çeken Kurtoğlu, zaman zaman sosyal medyada vatandaşların ya da spor hocalarının diyet paylaşımları yaptıklarına değinerek, toplumun yanlış ve sağlıksız yönlendirilmesi tehlikesine işaret etti.

“Kişide var olan hastalıklar da belirleyicidir”

Danışanın hastalıklarının da dikkate alınmasının önemine değinen Kurtoğlu, “Mide rahatsızlığı olan bir danışana biz normal bir bireye yazdığımız diyet menüsünden daha farklı bir menü yazmamız gerekir. Sadece hastalık değil, kalori bazında da danışanı iyi tanımalıyız” dedi. 

“Kilo verdirmek yerine kilo aldırabilirsiniz”

Danışanla bire bir diyaloğa girmeden, gerekli test ve ölçümleri yapmadan uzaktan veya online yapılan diyet listelerinin sadece zayıflamaya yönelik listeler olacağı hatta zayıflamanın da ötesinde bazen kilo bile aldırabilecek listelerin ortaya çıkabileceği uyarında da bulunan Kurtoğlu, “Bu durum da sağlıksız bir diyet sağlıksız bir beslenme şekli ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

“Her şey gıdalardan geçiyor”

İnsan hayatında gıdaların önemine dikkat çeken Kurtoğlu, “Her şey gıdalardan geçiyor. Bazen strese girdiğimizde çareye ya yemekte ya da yememekte buluyoruz. Gıda zehirlenmesinden, metabolizma sorunlarına kadar geniş bir yelpazeyi etki alanına alan bir olgu gıda konusu” diye konuştu.

Diyet yapmanın bir yaş sınırı olmadığını çocuğa ve yetişkine uygulanan diyet biçiminin tamamen birbirinden farklı olduğuna işaret eden Kurtoğlu, “Yetişkin ve çocukların diyet hesaplama yöntemleri farklıdır” dedi.

“Oruç tutanların metabolizması tüm gün açlığa alıştı”

Ramazan sonrası beslenmeye de değinen Kurtoğlu, “Ramazan sonrası oruç tutanların metabolizma tüm gün boyunca bir şey yememeye, akşam ve gece yemeye alıştığı için, aşırıya kaçmadan üç ara üç de ana öğün ile beslenme yavaş yavaş düzene sokulmalı. Bizim kahvaltılarımız da oldukça az olduğu için bunlara dikkat edilmeli. Bayram dolayısıyla da her davete gidildiğinde şekerli gıda tüketiminde artış söz konusu olacaktır. Ancak her gittikleri evde tatlıları yemesinler kendilerine bir kriter koysunlar ” dedi.

“Mangalcılar kebapları sınırlayıp, salata ile desteklemeli”

Kıbrıs kültürünün olmazsa olmazı neredeyse her hafta sonu yakılan mangalın zararlarına da dikkat çeken Kurtoğlu, beslenme alışkanlığının bir kültür olduğunu ve aslında anne karnında başladığını söyledi. Kurtoğlu, “Çocuk için anneyle birlikte değişim başlamalı. Sadece anne-babayla da bitmiyor aslında. Değişim küçük yaşlarda başladığı için okullarda, gazete ve radyolarda sağlıklı beslenme ile ilgili açıklayıcı ve bilgilendirici bazı etkinlikler ya da farkındalık oluşturacak girişimlerde bulunulabilir. Mangal alışkanlığı olanlar da 3 şiş et değil de 1 şiş ile sınırlandırıp yanında bol salata ile destekleyebilirler” diye konuştu.

“Günlük et tüketimine de ihtiyacımız var”

İnsan metabolizmasının günlük et tüketimi ihtiyacı olduğunun da altını çizen Kurtoğlu, “Bu da kişinin kalorisine göre değişen bir miktardır. Herkesin günlük et tüketim miktarı farklıdır. Bu sadece kırmızı et değil, tavuk, balık da olabilir. Yine sebze-meyve ve tahıllar için de aynı şey geçerlidir” dedi.

“Hamileler için de diyet programları var”

Hamile kadınlar için de hamileliğin ilk aylarından itibaren kişiye özel diyet programları çıkarıldığından da bahseden Kurtoğlu, günümüzde artık annelerin çok kilo almadan da sağlıklı beslenmelerinin yanında sağlıklı bebeklerin de gelişimini sağlayabildiklerini kaydetti. Kurtoğlu, “Çıkarılan diyet programında bebeğin ve annenin alacağı kilo miktarı çıkarılır. Böylelikle çok fazla kilo alınmazken, normal doğum ise anne doğumda zorlanma yaşamaz” diye konuştu.

“Fiziksel aktivitelerimiz azaldı, basit kürlerle bunu önleyebiliriz”

Teknoloji çağı ile birlikte fiziksel aktivitelerin azaldığı ve hazır yiyeceklerin çoğaldığını da anlatan Kurtoğlu, “Aslında hep vakit yok bahanesine sığınıyoruz ama bu aslında doğru değil. Evde ya da işyerlerimizde de çok kısa sürelerde hazırlayacağımız sağlıklı kürler mevcut, hazır yemek için harcadığımız vaktimizin üçte birini bu sağlıklı kürleri yapmaya harcayabiliriz. Yeter ki isteyelim ve niyet edelim” ifadelerini kullandı.