DOLAR 32,5964 0.29%
EURO 34,8083 0.09%
GBP 40,6283 -0.03%
ALTIN 2.491,770,31
BITCOIN 20642953,77%

Auguste rodin

ABONE OL
7 Ağustos 2017 11:23
0

BEĞENDİM

ABONE OL
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2023/03/alt.jpeg
https://yenibakisgazetesi.com/wp-content/uploads/2024/03/300-x-250-1.jpg

Veya en azından ben öyle düşünürüm.

Auguste Rodindir bu günkü sanat sayfamızın konuğu

12 kasım 1840 yılında orta halli bir Fransız ailesini çocuğu olarak dünyaya geldi , La Petite Ecole ( Küçük Okul ) adındaki özel yetenekli çocukların kabul edildiği bir Desen ve Matematik Okulu’ndan gelen haber hayatını değiştirdi. Okula kabul edildi ve heykeli keşfetti.

1864 yılında ilk atölyesini kiraladı. 1871’de ilk sergisini Belçika’da açtı. Gerçek boyutlu bir insan bedeniydi yaptığı. Zaten birkaç ay geçtikten sonra Tunç Çağı ismini koyduğu bronz heykelini yapmaya başladığında  Yıl 1875’i gösteriyordu

1882’de ise Adem, Havva ve Düşünen Adam adlı heykelleri yaptığında Sanat çevreleri Auguste Rodin‘den bahsediyordu.

Düşünen Adam heykeli, tüm dünyada felsefî düşüncenin bir simgesi olarak değerlendirilmektedir.

Düşünen adam heykeli, Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul

 

İşin en ilginç tarafı, daha doğrusu bir heykel sanatçısı olan Rodin’ in ilginç yanı düşünce adamı olmasıdır ve eline matkap çekiç alıp hiç taş ya da mermeri hayatı boyunca  yontmamıştır.

O tasarlamış ve araştırmıştır. (Örneğin, Balzac heykeli için 6 yıl araştırma yapmıştır). Antika eser ve belge toplamış, sürekli çizim yapmış, sonra ulaştığı sentezi, üç boyutlu kilden, alçıdan yaratmıştır.

Taşı yontmak, mermeri işlemek, bronzu dökmek atölyede çalışanların işidir.

Her eserini farklı boyutlarda, farklı ölçeklerde gerçekleştirdiği gibi, bunlar üzerine çeşitlemeler uygulamıştır.

Ve bir söyleşinde kendisini şöyle tanımlar, “Parçaları ayrıştırmaya, yeniden birleştirmeye çalışıyorum, prova yapan bir terzi gibi”

Rodin’in  heykel sanatı için yaptıkları şöyle sıralanabilir:

Heykel sanatını Akademizm’den kurtarmıştır.

Heykeli süslemelerden arındırmıştır.

Anıtsallığın yerine insancıllığı yeğlemiştir.

Heykele dramatik gerilimi katması, insan trajedisini, duyguların ve tutkuların yoğunluğunu katması farklılığıdır.

Heykelleri anlatımcıydı. Heykel sanatına özgün sorunlarla, tekniklerle, çizimlerle, biçimlendirmelerle boğuşurken, yarattığı kişiliklerden ve öykülerden asla vaz geçmemiştir.

 

 

Düşünen adam heykeline tekrar dönecek olursak  bugün hala her yıl binlerce turistin ilgisini çeken, Türkiye’de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bahçesinde de bir kopyası bulunmaktadır.

Düşünen Adam heykelinin alçıdan yapılmış olanı ilk kez  1904’te Londra’daki International Society’de, bronz versiyonu ise Salon de Paris’de sergilendi.

Düşünen Adam 1906’da Panthéon’un önüne yerleştirildi. Bugün Düşünen Adam heykeli  1922 yılında o dönemde bir otel, şimdi ise bir müze olan Rodin Müzesi’ne taşınmıştır ve hala bu müzede sergilenmektedir.

29 Ocak 1917’de Rodin ve Rose Beuret evlendi. Rose çok hastaydı ve evlendikten sadece 16 gün sonra sevgililer günü olan 14 Şubat’ta hayata veda etti. Aynı yıl, 17 Kasım’da ölen Rodin, Meudon’daki Villa des Brillants’ın bahçesine, eşi ve aşkı Rose’un yanına gömüldü.

Rodinin bir özelliği ise inanılmaz bir sabırla, yıllarca tek bir heykel üzerinde çalışmasıdır. Eserlerinde daima mükemmeli arar ve  “Bir iş bitiğinde bile mükemmel değildir.” der.

Öyle ki Cehenemmin Kapıları’nı bitirmesi yaklaşık 40 yılını alır, ancak buna rağmen onu hiç bir zaman bitmiş olarak kabul etmez.

Başarıya, bir “hayal” olarak algıladığı ilham ile değil, ancak çok çalışarak ulaşıldığına inanırdı ve bunu da hayatı boyunca savundu.

Konuyu fazla uzatmaya gerek yok Rodini, rodinin sözleri ile bitirelim

“Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel kalıyor”

“Ben hiç bir şey icat etmedim”, diye yorumlar Rodin sanatını

 “Ben sadece yeniden keşfediyorum. Sanatımın farklı veya yeni gözükmesinin sebebi, hedef ve yöntemlerimin gözden kaçmış olmasıdır. İnsanlar, antik zamanların heykel kurallarına geri dönüşü bir yenilik zannederek yanılıyorlar. Ben herşeye sembolik bir açıdan bakıyorum ve doğadan besleniyorum. Yunanlıları taklit etmiyorum. Bize bu antik heykelleri miras bırakanlar gibi düşünmeye çalışıyorum. Bugün, okullar onların işlerini taklit ediyorlar, ama önemli olan yöntemlerini yeniden keşfedebilmektir.”

Biz de yeniden keşfetmiyoruz. Sadece yaratanların eserlerini paylaşıyoruz.

ANLAYANA !!!

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ

kıbrıs reklam